On Beş - Hüsnüzan

279 79 99
                                    

Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin. -Sabahattin Ali

 -Sabahattin Ali

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌫

Hastane odasının kapısını açtığımda odada gördüğüm bedenler umurumda olmadı. Hepsi bakmak istemediğim halde gözüme çarpmıştı. Hatta Elif bile dikkatimi çekmedi. Birkaç adımda görüş açımı kapatan duvarı aşıp hasta yatağında yatan Eralp ile göz göz geldim. Kömür karası gözleri beni görmenin şaşkınlığıyla dumanlandı. İs kokan kirpiklerini şaşkınlıkla kırpıştırdı.

"Eralp?" diye sayıkladım adını. Hızlı ve büyük birkaç adımda yanına ilerledim, yatağa oturdum. "İyi misin? Nasıl oldu bu?"

Yüzünü, bedenini sanki birazdan kaybolacakmış gibi incelemeye başladım. Alnının sol köşesinde bir kızarıklık vardı, kaşı ve dudağı patlamıştı, sol kolu sargıdaydı. Gözleri... Gözleri hep kıpkırmızıydı. Birazdan kan damlayacak gibi kızarmıştı yine. Soluk borum asit dökülmüş gibi yandı, yutunamadım.

"Ahu?" İsmim dudaklarından şaşkınlıkla döküldü. "Kim haber verdi sana?"

Kaşlarım çatıldı. Yüzüme düşen bir tutam saçı hemen kulağımın arkasına sıkıştırdım. "Haberim olmayacak mıydı yani? Kaza geçirmişsin. Sessiz sedasız üstünü mü kapatacaktın?" dedim sinirle.

"O yüzden değil, ceylan gözlü. Eve gidince söyleyecektim. Endişe etmeni istemedim." dedi, burada sadece ikimiz varmışız gibi soyutlandık.

Yutkunmamı engelleyen endişeler Eralp'in durumunu görünce küçüldü. Kendi gözümle görmeden asla boğazımı sıkan histen kurtulamazdım.

"Kardeşim ben söyledim, Ahu..." dedi Yasin ve hemen sustu. "Ala'ya." diye düzeltti. "Ahu kim ki? Tanımıyorum."

Eralp kara kaşlarını çattı. "Söylenmeyecek demedim mi?" Her bir kelimeye sakin ama etkili vurgular yaptı.

"Hiç bana kızma, söylemeseydim yengeyi karşıma alırdım ki kimse Ala'yı karşısına almak istemez bence." dedi Yasin, keyfi yerindeydi. Her zaman ortamı yumuşatacak bir tavır takınmayı başarabiliyordu.

"Sensin yenge." diyerek homurdandım. Kafamı hafifçe çevirdiğimde Kerim, İlayda, Nesilya ve Elif'in bakışlarıyla karşılaştım.

Benim burada olmamam gerekiyordu ama Elif çoktan gelmişti. Gözleri dolu dolu bakıyordu Eralp'e. Buna hakkı yoktu, biri bir şeyler söylesin ve o buradan gitsin istedim.

"Emrin olur, yenge." dedi ve yatağın diğer tarafından dolaştı. Ece'nin yanına geldi. "Eee, Ece? Bir çay kahve içer miyiz?"

"İçmeyiz," dedi Ece ve Eralp'e döndü. "Geçmiş olsun, enişte. İyisin ya?"

IŞIKSIZ YOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin