Zengin Aile Çocuğu(!!)

662 23 0
                                    

Yüzümde hissettiğim elle aniden gözlerimi açtım yani sabah yüzümde dolaşan bir elle uyanmayı bende beklemiyordum herhalde. Titrek bir hareketle kendimi geri çektim. Karşımda oturan Serpil Hanım şaşırmış olacak ki iki kaşını da havaya kaldırdı. Sinirlendiğimi görmesi açısından dişlerimin arasından konuştum "sakın bir daha bana dokunayım deme" dedim. Hemen oturduğu yatağımdan kalkıp yüzüme bakmayarak "özür dilerim. Seni korkutmak istememiştim. Kahvaltı hazır. Seni bekliyoruz. Lütfen aşağıya inermisin" dedi. Sanırım ağlıyordu. Yüzüme bakmamasının sebebi de muhtemelen ağladığını görmemi istemediğindendi. Bunları söyledikten sonra odadan çıktı. Serpil Hanım'ı anlamak cidden güçtü. Yüzsüzmüydü? Yoksa fazla mı sevecen di? Daha dün söylediklerimi ne çabuk unutmuştu. Dün söylediklerimin Serpil Hanım'ı kırmış olmalı ki arkamdan hiçbirşey söylememişti. Tamam buna biraz da ben fırsat vermemiş olabilirim ama söylememişti sonuçta.

Aklıma gelen şeyle hemen yataktan fırladım. Kahvaltı...

Aşağıya indiğimde sevgili ailem beni masada gülen yüzleriyle bekliyordu. Ahh ne şanslı veletmişim de haberim yokmuş. Şuna bak koskoca Kemal-Serpil CİHANGİR'in veliahtıydım. Eminim şu anda dünyada benden şanslısı(!!!) yoktur. Kimbilir yerimde olmak isteyen kaç çocuk vardır?!?!

Kahvaltı sırasında Serpil Hanım kafasını hiç kaldırmamıştı. Kemal Bey bunu fark etmiş olacak ki "Serpil, canım iyimisin" diye sordu. Serpil Hanım sadece bir anlığına kafasını kaldırıp cevap verdi "i-iyiyim Kemal bir şey yok" . Sadece bu konuşması bile onu ele veriyordu. Serpil Hanım normal de çok akıcı konuşan birisiydi. Kekelemek hiç ona göre değildi. Karşımda kırmızı gözler ve silmekten yara olmuş burnuyla oturuyordu karşımda. Benim yüzümden ağlamıştı ya... Ne bileyim değişik hissettiriyordu işte. Ama kesinlikle bu his pişmanlık ya da üzüntü değildi. Hiç olmadığım kadar emindim bundan...

Kahvaltımı bitirdikten sonra odama çıktım. Pencerden dışarıyı izlemeye koyuldum. İnsanlar... Mutluydu... Bana ve benim gibilere rağmen mutluydular. Sonra yaşadığım tüm acılar birer birer film şeridi gibi geçti gözümün önünden. Bir damla yaş sol gözümden akmaya hazırlandı. Yavaşça süzülmeye başladığın da elimin tersiyle sildim gözyaşımı. Çok sık ağlamazdım. Nadiren olurdu böyle. Çok fazla içimde biriktiğinde... O da uzun zaman alırdı zaten. En son ne zaman ağladığımı hatırlamıyorum. Gerçi hatırlasam da pek birşey ifade etmezdi. İnsan hergün kendine 'acaba en son ne zaman ağladım' diye bir soru sormuyordu herhalde. Acaba bende mi bir anormallik var???

Kapının hafifçe çalınmasıyla kafamı o tarafa çevirdim. Serpil Hanım ürkek ceylan edasıyla odama girdi. İlk başta konuşmakta tereddüt etsede konuşmaya başladı"Huzur gerçekten bugün olanlar için üzgünüm seni kırmak istememiştim. Özür dile-"
"Yeter artık özür dilemeyin benden. Şu lanet olası dünya da kimseden özür dilemeyin. Eğer benden biraz daha özür dilerseniz gerçekten bana değer verdiğinizi düşünücem" dedim onun lafını bölerek. Serpil Hanım'ın yüzünde bu sefer pişmanlık ve üzüntü değil kızgınlık ve kırgınlık vardı. "Sana değer veriyoruz zaten. Sende bunu gör artık. Bize böyle davranmana anlam veremiyorum. Kendine gel lütfen" dedi ve odadan çıktı. Serpil Hanım odadan çıktığında afallamış şekilde kendimi yatağa bıraktım. Onlara bu kadar çabuk güvenmemi beklemiyorlardı herhalde. Aa doğru ben yanlış yapıyorum daha geldiğim gün boynuna atlayıp 'anne' diye haykırmam gerekiyordu değilmi. Pardon ya unutmuşum.

          

           Ertesi Sabah

Baş ucumda duran aptal saatin ötmesiyle hemen kafamı yastıktan kaldırıp elimi çalar saate geçirip çalar saat için acı sonu gerçekleştirdim. Sanırım sevgili çalar saatim artık mefta olmuştu. Kafamı tekrar yastığa gömdüğümde aklıma gelen şeyle aniden yataktan fırladım. Okul!!!

Formamı üzerime geçirmek için harekete geçtim. Bana göre kısa ama Serpil Hanım'a göre gayet normal olan eteğimi giydim. Ardından gömleğimi de giyip saçlarımı herzaman ki gibi at kuyruğu yaptım. Makyajdan hiç hoşlanmadığım için makyaj masasına hiç uğramadım bile. Pahalı olduğu her halinden belli olan kırmızı converslerimi de ayağıma geçirip aşağı indim. Merdivenlerin yarısına gelmiştim ki çantamı ve montumu unuttuğum aklıma gelince tekrar odaya koştum. Çantamı ve kısa kırmızı montumu da giyip aşağı indim. Her zaman boğulana kadar kahvaltımı yapan ben; bugün tek lokma dahi koymamıştım ağzıma. Okul için heyecanlımıydım? Galiba biraz heyecanlıydım. Hep okumak istemişimdir. Ama yetimhane de olunca böyle bir şansı olmuyor insanın. En büyük hayallerimden di okuyup avukat olmak. Gerçi küçükken en büyük hayalim annemi bulmaktı ya neyse. Avukat olup her yere adalet dağıtmak isterdim. Bize hiç uğramayan adaleti...

Kapıya doğru ilerlerken Serpil Hanım'ın ince sesiyle yönümü o tarafa çevirdim . Elindeki küçük kutuyla bana doğru geliyordu. Yanıma ulaştığında elinde ki kutuyu bana uzattı. İlk başta şaşırsam da sonradan elinde ki kutuyu alıp açtım. İçinde bir telefon vardı. Telefon baya bir pahalı olduğundan "ben bunu kabul edemem " dedim ve kutuyu Serpil Hanım'a uzatırken Serpil Hanım eliyle tekrar kutuyu bana doğru itti "Huzurcum bu telefon senin" dedi. Hafifçe kafamı salladıktan sonra telefonu montumun cebine koydum. Bu seferde Serpil Hanım bana elindeki ikiye katlanmış parayı uzattı daha doğrusu elime sıkıştırdı. Tam ağzımı açacakken Serpil Hanım olumsuz anlamda kafasını salladı. Ben kafamı hafifçe sallayıp arabaya doğru ilerledim. Serpil Hanım arabayla gideceğimi söylemişti. Off ne büyük facia ama!! Okula gittiğimde herkes benim zengin züppe olduğumu düşünecek. Gerçi züppe erkekler için kullanılıyor ama neyse idare edin artık. Arabaya binip okula doğru gitmeye başladık.

Yol boyunca dışarıyı izlemiştim. Araba durunca hemen aşağı indim. Okulun kapısından adım attığım anda çoğu gözü üzerimde hissedebiliyordum. Bakalım yeni okulumda başıma neler gelecek...

Bu bölüm diğerlerine göre biraz geç geldi farkındayım ama benimde nedenlerim var. Biraz halsiz ve yorgundum kendimi iyi hissettikçe yazmaya çalıştım. İnşallah beğenmişsinizdir.
Multimedya: Huzur
Yeni bölümde görüşmek üzere Hoşçakalın

SENSİZ YAPAMAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin