AAA OKULUM?!??

534 23 0
                                    

Bana dönen gözlere genellikle küçümseyici ve merak dolu bakışlar hakimdi. Neler fısıldaşdıklarını az çok duyabiliyordum. Kimisi 'şuna bak Cihangir'lere evlatlık geldiği yetmiyormuş gibi bide kolejde okumak için gelmiş' derken kimisi 'Cihangir'ler evlatlık olarak bunu mu almışlar. Yazık onlara' diyordu kimisi de olaydan habersiz -ki onlar okulun ezik olarak nitelendirdiği gurup oluyordu- 'bu kim ya. Bundan sonra bizim okulda mı olacak' diyordu. Umrumdamıydı? Tabi ki hayır. İnsanların düşüncelerini önemsemeyi yıllar önce bırakmıştım. Hakkım da ne düşündüklerini önemsememeyi öğretmişlerdi bana. Onun için bu kaltakları tabi ki de umursamayacaktım.

Sırf kafam dik olsun diye önüme bakmadan yürürken ayağıma birşeyin takılmasıyla yere yapıştım. Off bu ne ya gelir gelmez rezillik diz boyu. Çok güzel ya kendimi daha ilk günden etrafa malzeme etmeyi başarmıştım. Ne kadar becerikliyim değilmi?

Ben ayağıma takılan şeyin taş falan olduğunu düşünürken görüş alanıma bir çift ayağın girmesiyle tereddütle kafamı kaldırdım.

Hayır ya... Olamaz!! Off bu çocuk benim karşıma çıkmak zorundamıydı. Ulan şans yine benden yana değilsin. Zaten ne zaman oldun ki...

Bulunduğum duruma bakınca hemen ayağa kalktım. Çünkü tam şu anda Berk küçümseyici bakışlarını üzerime dikmiş beni izliyordu. "Sen salak mısın ya? Neden çelme takıyosun bana? Hangi hakla yapıyosun bunu? Babanın çiftliği mi burası?" deyince tok bir kahkaha atıp kafasını hafif sola çevirdi ve sonra küçümseyici bakışlarını tekrar takınarak arkadaşlarıyla yanımdan uzaklaştı. Az önce Berk'in kafasını çevirdiği tarafa çevirdim. ÖZEL HAZNEDAR KOLEJİ

İşte tamda o anda ne kadar büyük bir aptallık yaptığımı farkettim. Burası gerçektende Berk HAZNEDAR'ın babasının çiftliğiydi...

Etrafatakilerin delici bakışlarından biran önce kurtulmak için hızlı adımlarla içeriye girip müdürü aramaya koyuldum. Burdaki herhangi bir öğrenciye müdürün odasını sormak gibi bir aptallık yapmayacaktım tabi ki de. Çünkü biliyorum yeni öğrenciye ilk gün şakası olarak başka bir yere göndereceklerdi. Gerçi benim gönderilme amacım yeni öğrenci şakası olmazdı. Bunu hep beraber görmüştük zaten.

Ben etrafa bakınırken birisinin "Yeni öğrenci sensin galiba" demesiyle ona döndüm. Boynunda ki ipi takip ettiğimde en sonunda ki kartta Nöbetçi Öğrenci yazısını görünce biraz rahatladım. Ama tabi ki gülmedim. Herzaman ki somurtkanlığım vardı yüzümde.
"Müdire seni bulmamı istedi. Hadi yanına gidelim bekletilmekten pek hoşlanmaz" dedi çelimsiz kız. Hafifçe kafamı sallayıp yürümeye başladım. Nöbetçi öğrenciyle beraber müdirenin odasına çıktık. Odaya girip kapıyı kapattım. Müdire diğer bütün müdireler gibi kalın çerçeveli gözlükleriyle oturuyordu karşımda. Gözlüklerinin üzerinden bakarak beni iyice bir süzdü. Sert bir ifade vardı yüzünde. Yanından bir kağıtla kalem alıp "adın soyadın" dedi. "Huzur Yıl-" lafımı tamamlayamadan büyükçe bir yutkundum. Sonra "Huzur Cihangir" dedim. Kadının yüzündeki sert ifade anında kayboldu. Hafifçe gülümseyerek eliyle koltuğu işaret etti "gel Huzurcum otur" dedi. Aslında hiçte şaşırmamıştım. Nede olsa burda da zengin fakir olduğuna bakılıyordu. Ama anlamadığım bir konu vardı. Nöbetçi öğrenci müdire seni çağırıyor demişti. O zaman bu kadının benim kim olduğumu bilmesi lazımdı.

Kapının çalınıpta açılmasıyla sorumun cevabını aldım. İçeriye beni getiren kızla her halinden fakir olduğu belli olan orta boylu bir kız girdi. Tabi ya beni o kız zannetti. Soyadımın Cihangir olduğunu öğrenince hemen sevecen olmaya çalıştı. Ah şu insanoğulları!! Paranın kokusunu alınca nasıl iyi oluyorlar...

Sınıfımı öğrendikten sonra müdirenin yanından ayrıldım. Sınıfımın olduğu kata çıkıp sınıfımı buldum. Kapıdan sınıfa baktığımda hocanın sınıfa girmiş olduğunu fark ettim. Kapıyı tıklatarak sınıfa girdim. Sınıftaki tüm gözlerin bana dönmesi eşliğinde sınıfa girdim. Hoca beni yavaşça süzüp sınıfa döndü. Sanırım bu hareketi boş yer aramak içindi. Ve bilin bakalım o boş yer kimin yanıydı? Tahmin etmek çok zor değil cidden. Berk!!

Hoca"Berk'in yanına geç " dedi. Kafamı hocaya çevirip melül melül baktım. Hoca anlamamış olacak ki "Ne bakıyosun yerine geçsene yavrum" dedi. "Hocam ben oraya oturmasam" dedim. Hoca kafasını iki yana sallayıp "neden" dedi. Ben cevap vermek için ağzımı açmıştım ki Berk'in sesi doldurdu kulağımı "bence de hocam gelmesin o benim yanıma" dedi. Aslında bu söylediğine biraz sinirlenmiştim. O an ki sinirle "korkma yemem" dedim. Söylediğim şeyin farkına vardığımda gözlerimi hızlı hızlı kırpıştırdım."Belki yersin" dedi. Berk'in bu söylediği kafamı hemen geri kaldırmama sebep oldu. Yoo böyle birşeyi cidden beklemiyordum. Bu çocuk benim burnumdan solumama sebep oluyordu. Gözlerimi gözlerine dikip "birini yiyecek olsam sana mı bakarım" dedim. Erkeklerden gülme ve 'ooo' lama sesleri yükselirken kızların bazıları bana çirkefçe bakıyor bazılarıda kıkırdıyordu.

Hoca bize daha fazla dayanamamış olacak ki "Hadi uzatma da geç yerine" dedi bıkkın sesiyle. Tereddütle sıraya doğru ilerledim. Çantamı bırakıp rahatsızca oturdum. "Kendini tanıtmak istermisin" diye sordu hoca. Yavaşça ayağa kalkıp "Ben Huzur... Huzur Cihangir" dedim ve yutkunduktan sonra devam ettim "Bundan sonra bu sınıfta olacağım. İyi anlaşacağımızı umuyorum" dedim.
"Sen Cihangir'lerin kızımısın" dedi hoca. Ne yani söylediklerimden sadece soyadıma mı takılmıştı aklı? Tam ağzımı açmış cevap verecekken söylediği tek kelimeyle beni yakıp kül eden Berk'e döndüm
"Evlatlığı"

Merhaba bölüm için heyecanlı olduğumdan bugün iki bölüm birden yayınladım.
                Hoşçakalınn!!!!

SENSİZ YAPAMAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin