YENİ HAYATIM

1.1K 23 2
                                    

Tüm düşüncelerimden arabanın durmasıyla sıyrıldım. Kafamı camdan kaldırıp yana doğru kaydım. İlk başta arabadan inmekte ne kadar tereddüt etsemde geriye kalan hayatımı burda geçiremeyeceğimi düşündüğüm için inmeye karar verdim. Ama tepemde benim inmemi bekleyen kadın benden önce davranıp konuşmaya başladı "hadi in kızım" deyince ilk başta midemin bulandığını hissettim. Kızım mı demişti bu bana? Yanlış duymamıştım değilmi? Gözlerimi kıstım ilk başta. Her saniye daha keskin bir bakış attım kadına. Sinirlendiğimi göstermek istercesine dişlerimin arasından konuştum "bir daha sakın bana kızım deme" . Kadın afallamış bir şekilde kafasını salladı. Benden böyle bir çıkış beklemiyordu herhalde. Bu saatten sonra kimse bana kızım diyemezdi ama merak etmesinler bende onlara anne demezdim. Bu kadın ya benden ona anne dememi isterse? Asla!! Gerçek annem dahi olsa anne demezdim. Gerçi bu saatten sonra hala gelebileceğini düşünmek ahmaklık oluyordu ya neyse. Kadının yüzünde hafif bir kırıklık oluştu. Pişmandı... Ne için pişmandı bilemiyorum. Aklımda iki tane seçenek vardı;

1-bana kızım dediği için

2-beni yetimhaneden aldığı için

Nedense bana ikinci seçenek daha cazip geliyordu. Evin önüne gelince biraz bekleyip incelemeye başladım. Koskocamandı. Bizim yetimhaneden 6-7 kat daha büyüktü. Tamam biraz abartmış olabilirim. Eve uzun süre bakmış olmalıyım ki kadın uyarıya geçti "Huzurcum içeri girelim ha? Donarak ölmeyi istemem. Hadi gel kız.. Yani şey Huzur hadi gel canım" dedi. Yine kızım diyecekti. Ama son anda pot kırdığını fark ederek lafını düzeltti. Güzel... sevdim bu kadını. Ne sevmesi ya ne saçmalıyorum ben.

İçeri girdiğimizde dışarının güzelliğini biraz fazla büyüttüğümü düşündüm. Çok fazla ihtişamlıydı. Sadece salon

normal bir ailenin tüm evi kadardı. Offf ya kendimi kaybedersem bu evde.

Yok canım saçmalama Huzur. Kadının bana seslenmesiyle kafamı o tarafa çevirdim. Kadın eliyle koltuğu işaret ediyordu. Bunlara oturuyorlarmıydı cidden? Ben olsam kara gün için saklardım. Yavaş adımlarla kadının işaret ettiği yere gittim ve oturdum. Kadının sık nefes alışından anladığım kadarıyla uzun bir konuşma olucaktı. Bu konuşmanın ilk adımınıda derin bir iç çekerek kadın başlattı "ben Serpil. Bak canım sana öyle sıradan bir konuşma olarak; işte bundan sonra bizim kızımızsın. Bu evde yaşayacaksın... Bunları sende biliyosun zaten. Seninde gördüğün
gibi bizim çocuğumuz olmadı. Evlat sevgisinden hep yoksun kaldık. Seninle bu eksikliği tamamlamak istiyoruz. Haa unutmadan bana anne demen için sana zorunluluk koşmuyorum. İstediğin gibi hitap edebilirsin bana." deyip adama döndü. Adam sırasının geldiğini anlayınca yavaşça bana döndü ve konuşmaya başladı "bende Kemal Huzurcum. Biraz yorgun gözüküyosun. İstersen odana çık ve dinlen. Sana iyi geleceğinden emin olabilirsin" dedi. Biraz daha konuşmasaydı adamı dilsiz zannedecektim. Hem ne kadar resmi bir konuşmaydı o öyle. Sanki çalışanına iş veriyordu. Hiç konuşmadan merdivenleri çıkmaya başladık Serpil Hanım'la. Sonra birşey unuttuğum aklıma geldi ve Serpil hanıma döndüm "valizim... Valizim kaldı" dedim kesik kesik. Serpil Hanım hafif bir tebessümle "artık onlara igtiyacın olduğunu sanmıyorum canım. Yarın alışverişe çıkıp çok daha güzellerini alacağız sa- ". "istemiyorum" diye böldüm lafını. Şaşkın şaşkın bana bakarken devam ettim konuşmama "ne oldu niye götürttün ki. Haa yoksa miden mi bulandı" dedim dişlerimi sıkarak. Gözlerini benden ayırmayarak sesini hafif yükseltip konuşmaya başladı " Nurgül valizi getirirmisin lütfen". Nurgül denilen kız valizi yanımıza bırakıp tekrar geldiği yere döndü. O hala benden bakışlarını benden ayırmayıp beni izlerken ben valizi alıp odamın neresi olduğunu bilmediğim halde yukarı çıktım.

Serpil Hanım hızlı adımlarla yanıma geldi ve biraz daha hızlanarak önüme geçti. İlerdeki odanın kapısını hafifçe aralayarak içeri girdi ve benim de girmem için gel işareti yaptı. Odaya girdim ve Serpil Hanım odayı tanıtmaya başladı. Şu dolaba kıyafetlerini koyarmışım,istediğim de sehpada ki çalar saati kurup erken kalkarmışım,şurdaki sepete kirlilerimi koymam yeterliymiş hizmetçiler alırmış... Off sıkıldım ama. Yarım saat böyle anlattıktan sonra iyi geceler dileyerek yanımdan ayrıldı. Elimdeki içi nerdeyse boş ama yine de uğruna Serpil Hanım'la kavga ettiğim valizi bir kenara bıraktım. Sanırım biraz uyku gerçekten iyi gelecekti...

Kapının hafifçe tıklatılmasıyla yavaş yavaş gözlerimi açtım. Serpil Hanım tüm içtenliği ile tepemde öylece bana bakıyordu. Nedendir bilmem, sanki kadın hayattan hiç tekme yememiş, bütün ömrünü mutlu mesut geçirmiş, hiç kırılıp dökülmemiş gibi. Benim tam aksime...
"Huzurcum günaydın. Aşağıda misafirlerimiz var. Rica etsem kalkıp gelebilirmisin?" dedi tüm içtenliğiyle. Hiçbirşey söylemeden sadece hafifçe kafamı salladım. Sonra Serpil Hanım yüzünde ki gülümsemeyi bir tarafa bırakıp hem üzüntü hem pişmanlık içeren yüz ifadesiyle başladı konuşmaya
"Bak Huzurcum aşağıda olanlardab dolayı inan çok üzgünüm. Beni yanlış anlaman en son isteyeceğim şeylerden birtanesi. Midemin bulandığından falan değil; sadece artık onları istemezsin diye düşünmüştüm. Çok özür dilerim". Ne kadar da içten bir konuşmaydı o öyle. Hiçbirşey söylemeden yine gözlerimin içine bakınca artık gitmesi gerektiğini anlayıp ayağa kalktı"bizi bekletme canım" dedi ve odadan çıktı.

Her insan gerçekten bir değilmiş. Benim şu ana kadar karşıma çıkanların hepsi yaralayıp gittiler. Bir de şunlara bak ne kadar da mutlular. Demek ki hayatta adamına göre muamele yapıyormuş...

Odama hafifçe göz attığım da herşeyin özenle seçilmiş olduğu göze çarpan ilk detay oluyordu. İki kişinin çok rahat sığabileceği bir yatak, Bir mağazayı içine doldurulmuş bir dolap, bütün hepsinin her renginden olan bir makyaj seti ve üzerinde bulunduğu makyaj masası, yatağımın hemen yanındaki üzerinde çalar saatten başka hiç birşey bulunmayan bir sehpa...

Asıl dikkatimi çeken dolabın dolu oluşuydu. Benim bedenimi bilmiyordu hem bilse bile ne ara sipariş ettirmişti bu kadın bunları. Aaaa bir dakika yolda giderken Serpil Hanım telefonla konuşyordu. Belki de o zaman sipariş ettirmişti. Daha fazla oyalanmadan aşağıya indim. Masada 5 kişi vardı. Serpil Hanım'la aynı yaşlarda bir kadın , Kemal Bey'le koyu bir sohbet içerisinde olan bir adam ve arkası bana dönük olduğu için yüzünü göremediğim benim yaşlarım da bir çocuk. Koyu sohbet içerisinde olan Kemal Bey ve yanında ki adam sohbetlerini bırakıp bana döndüler. Serpil Hanım'la yanında ki kadın kadın bana hala ısrarla gülümseyerek bakarken ben tüm ev halkı üzerinde göz gezdiriyordum. Allah Aşkına ben nereye düşmüştüm böyle??!!

Benim pek içime sinen bir bölüm olmadı ama umarım beklentilerinizi karşılayabiliyorumdur. Birdaha ki bölümde görüşmek üzere... Huzur'umuzu inşallah beğenmişsinizdir. Hoşçakalın!!!!

SENSİZ YAPAMAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin