Hazırlık

857 27 6
                                    

Multimedya: Buğra

Etraftaki bütün çirkef bakışların hedefi olan ben şu an ölmeye razıydım. Allah'ım onlar nasıl bakışlardı öyle? Alt tarafı okula Berk'le beraber girmiştik. Ne vardı ki bunda bu kadar abartacak? "Senin yüzünden karizmam yerle bir oldu. Ne vardı sanki okula beraber okula gelecek"

"Benmi zorladım seni beraber gelelim diye. Hem merak etme olmayan şey çizilmez" dedim bende ona inat olsun diye. Kafasını bana çevirip kaşlarını çattı. "Olmayan şeymi?" dedi alayla hafif gülerek. "Cidden karizmamın olmadığını mı düşünüyorsun? Beyninin kıt olduğunu bir kez daha gözler önüne serdin. Tebrik ediyorum seni"

"Sensin kıt beyinli" diye hafif sesimi yükselttim. Etraftakiler nedenini bilmediğim bir kahkaha koyuverdiler. Ben şaşkınca etrafa bakarken bulundukları yorumlar doldurdu kulağımı.

" Bu kezban bizim meteor Berk'e mi diyor kıt beyinli diye? Ah çıldırmış olmalı"

"Birde karizman yok demez mi boğasım geldi bu kızı"

"Bu kız kesinlikle kör kiminle konuştuğunun farkındamı acaba? Berk'le ben konuşuyor olsaydım heyecandan düşer bayılırdım herhalde"

"Asıl kıt beyinli kendisi. Hem kıt beyinli hem kezban hemde çirkin"

"Üçü bir arada yani" dedi ordan konuşmaya daha önce dahil olmayan çocuğun birisi. Sanki söyledikleri çok komikmiş gibi anında bir kahkaha da patlattılar. Ardından bir daha ve bir daha...

Boğazımda bir yumru oluştu. Resmen nefesimi kesiyordu. Gözlerim buğulandı hemen ardından. Eskiden bu kadar çok ağlayan birisi değildim. Her ne olduysa buraya gelince olmuştu ya zaten. Eski Huzur gitmiş yerine şimdiki Huzur gelmişti.

Eski Huzur; etrafındaki insanlar üzerinde hakimiyeti olan, sert bakan bir kızdı. Asla kendini ezdirmeyen çetinceviz bir kız. Kalbinde tek bir sevgi tohumu dahi bulundurmayan sert bir kızdı işte. Şimdiki Huzur ise daha çok rzik tabirine uyuyordu. Her an ağlamaya hazır gözlerle bekleyen çelimsiz bir kız...

Ve ben bu yeni Huzur'u hiç sevmemiştim...

Kafamı yerden kaldırdım hemen. Etraftakileri sert bakışlarımla süzmeye başladım. Kahkahaları hala durmamıştı. Bu benim sinirlerimi hat safhaya ulaştırmış olacak ki kendimi daha fazla tutamadım. "Kesin sesinizi!!" diye bağırdım. Hiçbir şeye aldırış etmediler. Bu kez daha yüksek sesle " size kesin sesinizi dedim!" dedim. Etraftaki gülüşme sesleri yerini meraklı bir bekleyişe bırakmıştı. Çıt çıkmıyordu kimseden. "Sizin o aptal sesinizi duymak zorunda değilim. Ve aynı şekilde sizinle uğraşmak zorunda da. Kıt beyinliymiş" deyip 'hıh' diye bir ses çıkartıp  alaylıca güldüm. "Siz kendinize hiç baktınız mı? O boktan beyninizde ne kadar boktan bir hayat yaşadığınızın farkında bile değilsiniz. Asıl kıt beyinli olan sizlersiniz. Ben değil" deyip önümdeki kişilerin omuzlarına çarpa çarpa okul merdivenlerine yöneldim. İşte tamda şu an da iliklerime kadar rahatlamış hissediyordum kendimi. Benim hakkımda ne düşündükleri arkamdan ne söyledikleri umrumda bile değildi. Şu anda tek odaklanmam gereken şey 4. saat olacak olan matematik sınavımdı.

Sınıfa çıktığımda kimsenin olmaması benim için bir avantajdı. Sırama geçip oturdum. Kulaklığımı çıkartıp telefonumla birlikte masaya koydum. Çantamı düzenlice koyup daha rahat bir şekilde sıraya yerleştikten sonra kulaklığı telefonuma takıp telefonun tuş kilidini açtım. Şarkılardan herhangi bir tanesi açarak kafamı masaya koyup kollarımıda kafamın etrafında birleştirdim. Mümkünse bugün bana kimse konuşmasın.

Ne kadar süre geçti bilmiyorum. Birden kolumun dürtülmesiyle hemen kafamı kaldırdım. Bana endişeli gözlerle bakan Selin iki kaşınıda havaya kaldırdı. Sonra dudaklarını hareket ettirdi. Ona göre konuşmuş oluyordu aslında. Ama benim kulağımda kulaklık olduğu için sadece dudaklarını hareket ettiriyormuş gibi geliyordu. Kulaklığımı çıkartmak yerine dudaklarını okumayı tercih ettim.

SENSİZ YAPAMAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin