'Ne isteyecek? Ne isteyecek?' diye düşünmekten kafayı yemek üzereydim. Hoca Berk'in notunu açıkladıktan Berk bana imalı imalı bakmıştı. Sonra kulağıma eğilip fısıldayarak "Ve kazanan belli oldu. Ne isteyeceğimi bir ara söylerim" demişti. Ve bende okuldan geldiğimden beri odamda oturmuş 'Berk'in isteyebileceği şeyler' adlı listeyi oluşturuyordum. Konu Berk olunca isteyebileceği şeylerin bir türlü sınırı çizilmiyordu.
Bir ara söylerim demişti. Bir ara. Kimbilir hangi ara? Odanın içinde dolanıp dururken kapının çalmasıyla kafamı kapıya çevirdim. Gülen yüzüyle içeriye giren Serpil Hanım yavaş adımlarla yanıma geldi. Her ne kadar şu an da kimseyle konuşacak durumda olmasam da onu kovmak gibi bir aptallık yapamazdım. "Gelebilirmiyim Huzurcum?" dedi. "Buyrun, Serpil Hanım. Buyrun" dedim. "Hayırdır Huzur, endişeli gibisin?"
Anlamasan şaşardım zaten.
"Yoo, yok birşeyim. Size öyle gelmiş herhalde. Siz, birşey mi söyleyecektiniz?" dedim aynı zamanda onu geçiştirmeye çalışırken. O da sanki asıl söylemesi gereken şeyi hatırlamış gibi "haa" diye bir ses çıkartıp kafasını salladı. "Huzurcum yarın haftasonu olduğu için beraber birşeyler yapalım mı diyecektim ben"
"Ne gibi?"
"Bilmem, sen karar ver"
"Piknik olur mu mesela?"
"Tabi, neden olmasın? Ben gidip Meral'lere haber vereyim"
"Meral Hanım'a neden haber veriyorsunuz?" dedim şaşırmış halimle.
"Çünkü canım, haftasonu beraber birşeyler yapma fikri Meral'den çıktı. O istedi sana sorupta karar vermemizi. Yani bir nevi senin için düzenleniyor. Seninle daha güzel vakit geçirebilmek için"
Nefesimi bıkkınca dışarı verip kafamı salladım. Serpil Hanım odadan çıkarken aklıma Selin'i de çağırmak geldi. "Serpil Hanım" diye seslendim. Bana dönen Serpil Hanım'a "Şey diyecektim ben, Selin'i de çağırsam sorun olur mu?" diye sordum. Bu sorumdan sonra Sepil Hanım'ın yüzünde gülümseme oluştu. "Hayır canım hiçbir sorun olmaz, çağırabilirsin" deyip odadan çıktı.
Herşeye rağmen bu piknik fikri iyi olabilirdi.
***
"Aaahh" diye bağırdım üzerimdeki ağırlık yüzünden. Uykurken üzerimde hissettiğim ağırlık bu denli bir çığlık atmama neden olmuştu.
Tereddütle gözlerimi açtığımda karşımda bana sırıtarak bakan bir Selin vardı. Aceleyle onu üzerimden itip yatakta doğruldum. "Ne yapıyorsun Selin ya? Ödümü kopardın" deyip Selin'e baktım. Kahkahalarına ara veripte bana cevap veremiyordu. "Hu- Hu-Huzur, yü-yüz-yüzünün şe-şekli ç-çok ko-komik" dedi güçlükle.
Sinirle yatağımdan kalkıp banyoya gittim. Hemen arkamdan gelen Selin "Yaa Huzur, valla şaka yapmak istedim sadece. Hemen kızıyorsun" diyerek yakınıyordu. "Ya Selin korktum hem kim geldi zannettim biliyormusun?"
"Kim geldi zannettin?"
"Şey, ben şey zannettim. Kimse zannetmedim. Nerden çıkarıyorsun ki bunları?" dedim gözlerimi kaçırarak. Selin'de kurnazca sırıtıp kolunu koluma sürterken "Hadi, hadi. Doğruyu söyle kim geldi zannettin?"
"Ay Selin, kimse geldi zannetmedim. Hem üzerime giyineceğim çıkarmısın?"
"Tamam ya of" deyip çıkarken tekrar bana döndü. "Ne giyeceksin" dedi.
Ne mi giyeceğim? Allah'ım sanki Ziyagil Köşküne kahvaltıya gidiyoruz. Alt tarafı bir piknik yani.
"Selin sadece pikniğe gidiyoruz"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSİZ YAPAMAM
Romance"Gitme... bırakma beni. Boşluğa düşerim tekrar. Unutma ben SENSİZ YAPAMAM"