Kapı açıldı, icriye teyzem ile eşi girdi. Benim kadar gorunmuyolardi hatta hiç üzgün görunmuyorlardi. Sadece yüz ifadeleri üzgün duru. Acimı onlarla paylasabilecegimi düşündüm ama bu olacak en son şey bile değildi. Onlar için acim da benim gibi onemsizdi. Oysa ben kalbimde hep onlar içinde yer ayirmistim.
"Ogrenmissin." dedi, sanki çok sıradan bir şey gibi. Ilk defa benimle ilgilendiğini düşünmeye başladım. Sanırım bana uzuluyordu veya onlar bakmak zorunda kalacakları için uzuluyorlardi
"Acin büyük anlıyorum, yani tahmin ediyorum." Yakınımdaki koltuga oturdular. Derin nefes alıp konuşmaya devam etti. "Seninle iyi anlaşamamiş olabiliriz ama bugün farklı. Acılarımız
ortak. Yine de seni mecbur bırakacağımız şey yüzünden çok daha üzgün oldugumu bilmelisin." Ne söylemeye çalıştığını Anlamadigimi belli eder isine baktim. Beni neye mecbur birakabilirdi ki ?"Bunu söylemek çok zor ama maalesef bizimle kalamazsın. Lutfen sözümü kesmeden dinle. Bu sözlerim sana vicdansizca gelebilir ama yapmak zorundaydık. Evlatlarımız için. Sen evlatliksin! Annemle baban seni sokakta buldular. Doktor onlara hiçbir zaman çocukları olmayacağını söylediğinde çok uzulmuslerdi, bu yüzden seni yanlarına aldılar. Karşı gelsek de dinlemediler. Bir anlaşma karşılığında seni evlatlık almalarına sessiz kaldık. Baban ve annen mirastan sana hiç bir pay vermicekti. O kadar çok istiyorlardı ki seni, gözü kapalı kabul ettiler bu teklifimizi. Bu anlaşma seni sahip olduğun her şeyden alıkoyuyor! Onların hiçbiri sana ait değil."
Söylediklerini anlamaya, hazmetmeye çalışıyordum ama bu mümkün değildi. Babam bunu yapmış olmazdı. Beni öylece sokakta bırakacak bir teklifi kabul etmezdi. Evlatlık oldugumu ise yaşadığım ayrı bir şoktu. Her şey o kadar karısmisti ki ; ne düşüneceğini bile bilmiyordum.
"Ne?." diyebildim sadece. "Bütün bunlar ruya olmalı!" diye düşünmekten başka bir şey yapamadım.
"Merak etme , biz o kadar vicdansız değiliz. Seni iyi bir akademiye yazdiricagiz ve kardeşimin hatrina kayıt masraflarını biz karsilicagiz. Senden sadece bizi anlam ani ve sorun cikarmamani istiyorum. Çocuklarımız için, lowson kanı taşıyan çocuklarımız için bunu yapmak zorundaydık."
O gün beni duyduklarimi sindirebilmem için yanlız bıraktılar. Bedenim yorgun düşüp uyuyana kadar hiç durmadan ağladım. Bir hafta boyunca ağladım, doktorlar sakinleştirici verdi. Hastaneden ciktigim güne kadar ağladım. Hem ailem için hemde duyduklarım için ağladım. Burdan çıkmama bir kaç gün kala annemle babamın bedenlerini bulamadıklarını ve onlara veda etmemi söylediler. Bir kaç gün de bunun açısıyla yandı yüreğim. Hastaneden çıkacağım gün ise teyzem, daha doğrusu artık teyzem değil, beni gelip aldı e akademiye kadar götürdü. Akedemin önüne geldiğimizde bana bakip şans diledi, ben inince ise ardına bakmadan gitti. Başımı yere eğip, içimde yeşeren küçük bi umudu söndürüp giden arabaya baktim. Fonlayarak aglamaktan kızaran gozlerimi binanın tabelasına çevirdim. Yazı beni bayağı şaşırttı. Bir an yanlış yerde oldugumu düşündüm. Luis, yani teyzem bana kimsesizler akedemisine gideceğimi soylemisti oysa tabelada Özel Güçler Akademisi yazıyordu!
Hayatımda tek bir şey bile normal gitmiyordu ve ben kaldıramayacak kadar yorulmustum. Sadece huzur dolu bir gün istiyodum, başka hiçbir şey değil. Kiyafetlerimle dolu küçük bavulumu sürükleyerek kapıdaki görevlinin yanına gittim.
"Isminin?" Sert görünümlü görevli sadece konuşması gerektiği zaman şeklini oluyordu. Onun dışında heykel gibi hiç kıpırdamadan duruyordu.
"Asya, Asya Lawson." Ilk defa soyadimi söylerken içim parçalandı. Her zaman gururla söylediğim bu ad, artık bana ait degildi.
"Geçebilirsiniz." Yanında duran düğmeye basınca büyük demir kapı geriye doğru açıldı. Derin bir nefes alıp bundan sonraki hayatımın kapısından içeriye girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özel güçler okulu
Fanfictionbu hikayeyi okuduğum bi kitaptan esinlenerek yazıcam kitabin adi "özel gucler akedemisi" 2 kitaptan oluşan harika bir seri ve uygun fiyatlı okumanızı öneririm. tozkoparan iskender dizisindeki karakterler olucak