Özgür= Seni dostlarından ayırmak gibi bir niyetim yok ama hazirlanmalisin. Ailemin misafirleri var ve seni onlarla tanıştırmak istiyorlar. Güzel bir şeyler giyinmeni tavsiye ederim.
Abim çıktıktan sonra,dolabımi incelerken kiminle tanusacagimi düşündüm. Ne tarz kıyafet giyecegime kara veremedim. En niyahetinde buraya geldiğim ilk gün bana verilen mavi elbiseyi giyindim. Ayakkabi olarak altin sarisi bir topuklu giydim. Saclarimi tarayip acik biraktim ve hafif bir makyaj yaptim. Odamdan cikip salonu aramaya basladim.
salonun olduğu koridorda bir tek kapı vardı o da salona açılıyordu. Salon o kadar büyüktü ki; başka odaya yer kalmamisti. Kapiyi açıp iceri girdiğimde, çok güzel bir olayla karşılaştım. Salonun bir koşesinde ortalama yirmi kisinin oturabilecegi kadar buyuk bur masa, diger kosesinde somine ve koltuklar, yedi tane buyuk pencere vardi. Yemek masasinda oturuyordu.
Kralice= Tuana buraya gel.
Bana ismiyle seslenmemisti. En azından npbe alişana kadar boyle seslenmeyecegini saniyordum (sanmaya devam et). Sinirlenmeme rağmen reverans yapıp beni içi ayrılan yere, abimin yanina geçtim.
Annem (bi dakka anne dedi kraliceye anne dedi) misafirlerini göstererek.
Kraliçe= Peri Krallığı Kraliyet Ailesi'yle tanış Tuana.
Aklım karışmıştı! Bildiğim kadarıyla biz tek kralliktik. Partilerin gerçek olmadığı, olsa bile bunlar hiç çizgi filmlerdeki gibi olmadığı ortadaydı. Bu sarayda kaldigi her saniye, daha saçma ve karmaşık bir hal alıyordu.
Kralice=Kral Jorge, Kralice Eliz, Prensesler; Natali,Sophie ve Anna, Prens Leonard. Diye tanitti Kralice. Ardından
Kralice=Tuana kayıp kızımız
Kralice Eliz= bulmamıza sevindim
Bu kadında beni tedirgin eden bir sey vardi! Kralice Eliz, umrunda değilmiş gibi bakıyordu. Bakışları da kendi gibi urkutucuydu. Onlar sohbet ederken bazen gülümsüyor ve basit soruları cevapliyordu, yemek yiyor ve hepsini tek tek inceliyordum. Kral Jorge hafif kiloluydu ve saçları beyazlsmays başlamıştı. Kralice ise normalden genç duruyordu. Aşırı derecede makyaj yapmıştı. Prensesler birbirinden guzeldi. Henüz çocuk olmalarına rağmen,üzerlerinde ağır bir yük vardı. Sanki çocuk değil de robot gibi yetistirmislerdi. Prens benimle yasit olmaliydi veya birkaç yaş daha büyük. Leonard'in bana baktığını görünce gozlerimi başka yöne çevirdim. Bakışları beni rahatsız etmişti.
Daha birkaç lokma almadan.
Kralice= Tuana, Prenseslere sarayı gezdirir misin?
Abim beni durtene kadar benden bahsettiğini anlamadım. Bu isme alışmak zordu. Kendimi Tuana gibi hissetmiyordum. Ama sofradan bi an önce kalkabilecegim için mutluydum. Isim garip kismi; ben Sarayı tam anlamıyla gezmemisken, misafirleri nasıl gezdirecektim!
Sırf sofradan kalabilmek için ve kaybolmak için en iyi yol, bahçeyi gezdirmekti. Prenseslerle birlikte sofradan kalktık. Reverans yapıp birkaç adım gittik ki Kraliçe Eliz'in Leonard kardeşlerine eşlik et. Yanlız kalmasınlar dediğini duyduk. Hep birlikte bahçeye doğru ilerledik. Leonard'dan olabildiğince uzak yurumeye çalışsam da, bir şekilde yanima geliyordu. Bahçeye çıkınca, prensesler çimlerin üzerinde koşmaya başladılar. Bahçe çok büyüktü. Küçük bir golü vardı. Golun karsisinda, oturmak için minderler ve yaninda agaca bağlı salıncak vardı. Minderlerden birine oturdum, yakinimdaki mindere ise Leonard oturmuştu. (Daha çağan bile oturmadı lan sen kimsin.) Gole bakip dusuncelere daldim.
Leonard=lütfen bana eşlik edin
Karşımda ayakta duruyordu. Nereye gideceğimizi bilmiyordum ama kabul ettim. Ayağa kalktim,beraber bahçede yürüdük. Ileride bizi bekleyen birkaç adam ve önlerinde duran büyük sandıklar vardı. Şaşkın bir ifadeyle yuruyordum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özel güçler okulu
Fiksi Penggemarbu hikayeyi okuduğum bi kitaptan esinlenerek yazıcam kitabin adi "özel gucler akedemisi" 2 kitaptan oluşan harika bir seri ve uygun fiyatlı okumanızı öneririm. tozkoparan iskender dizisindeki karakterler olucak