0.6

610 43 1
                                    

Carl'ın odasına girdigimizde Carl elinde bazi belgelerle bizi bekliyordu. Hepimiz oturunca konusmasina basladi. "Bu yanginin sebebini bi an once bulmaniz gerekiyor. Bilmedigimiz bu sebep ilerde çok daha büyük hasarlara yol açabilir. Önlem almak zorundayiz. Hasarı onarmamiz bir kaç günümüzü alacak. Bu sürede geri dönmüş olmanızı umuyorum Çağan daha önce gittiği için yolu kolay bulursunuz ama ben yinede size harita vereceğim."

  Carl'ın yol hakkındaki ögütlerinin ardindan hep birlikte  oradan çıkıp bizi bekleyen arabaya doğru gittik. Bizim icin gerekli olabilecek her tür eşya önceden hazırlanıp arabaya yerleştirilmişti. Siyah arabanın önüne Çağan ve Deniz geçti arkaya ise üç silahşörler olarak biz geçtik. Yola cikmadan once gucum konusunda kendimi kontrol edemeyecegimi dusunuyordum ama yolculuk başlayınca, deniz ve elementlerin arasında olduğum için daha huzurlu hissetmeye başladım. Yola akşam saatlerinde çıktığımız için kısa sürede karanlık çöktü. Önce deniz, ardından defne kafasını cama yasladi. Bir süre sonra bende kendimi uykuya teslim ettim.

  Gozlerimi açtığımda hastanedeydim. Oda çok tanıdık geliyordu. Başımda bir ağrı vardı. Bir süre sonra içeriye bir doktor girdi ve neler olduğunu açıkladı.

  "Aileniz p trafik kazasında öldü. Artık yalnızsınız." dedi. Ben neler olduğunu anlamaya çalışırken içeriye teyzem girdi. Gülümsüyordu. Bana doğru yaklaştı ve hiç beklemediğim bir tepki verip aniden kahkaha attı.

  "Zavallı şey. Kimsesiz kaldın. Ailem öldü. Artık sen bir hiçsin." Sürekli gülüyordu. Doktorlar da ona eslik etmeye basladi. Hepsi etrafimda guluyordu. Kahkahaları kulaklarımı ayrılmaya başladı.

Kafamı cama çarpınca acıyla açtım gözlerimi. Sabah olmuş güneş tenimi isitmaya baslamisti. Herkes uyanınca çağan'in uyuyabilmesi için mola verdik. Ortalama 1 saat sonra yola çıktık. Carl uzak olduğundan bahsetmişti ama bu derece uzak olabileceğini hiç düşünmemiştim.

"Neredeyiz?" dedim ortamdaki asiri sesizligi bozmak için.

Çağan aynadan bana ters bakışlar atarken "Az kaldi" dedi. Bu benim istediğim cevap değildi. Yol hakkında tek bildiğim Storrington'a gittigimizdi ama  bu benim için yeterli değildi. Ailemle yaptigim yolculuklarda her zaman telefonumdaki haritayı acar nerde olduğumuzu takip ederdim. Böylece durulması gerek guzel yer varsa önceden haberim olurdu ve babamı uyarirdim.

Çagan'ın verdiği cevabın ardından basimi cama yasladım ve gozlerimi kapatip dusuncelere daldim. "Ne yapiyorum ben?" diye sordum kendime. "Ailemin yaşını tutmam gerekirken bi akademide güç peşinde koşuyorum. Nasıl inandım bütün bu olanlara? Son kez elveda diyemedim aileme. Bir çeşit koruma yöntemi mi bu yaptigim? Belki de depresyon öncesi sendrom. Ya da beynim beni olabilecek kötülüklerden korumak adına anilarimin üzerini kapatıyor." Dusuncelerimden sıyrılıp dünyaya dönmeye çalıştım. Bu yeni bir hayatım olabilmesi için elime geçen çok önemli bir fırsattı. Ailemin de benim isteyecegi gibi kendimi toparlamalı ve beni bekleyen kaderin karşısında dik durmaliydim. Annem yaptigi la kesinlikle gurur duyardı. Her zaman güçlü olmamı ve onumdeki engelleri aşıp en mutlu yaşamın yollarını bulma mi isterdi. (Milletin annesini  istediğine bak benim ki bulaşık makaniseni boşalt diyo) Kendimi bu akademiye kabul ettirmeliydim. Eğer bir gucum varsa onu bulmalı ve mutlu olmalıydım. Babam en çok bunu isterdi.

Gozlerimde akmaya hazırlanan birkaç damla yaşı elimle silip gülümseyerek yola baktim. Storrington tabelasının ardindan boş bir arazide durduk. Neden burda durduğumuzu anlayamadım. Burada ne saray vardı ne de en ufak bir yaşam belirtisi. Sadece uçsuz bucaksız boş bir arazi vardı.

Özel güçler okulu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin