Bahçedeki masada sohbet ediyorduk. Daha doğrusu beni kızları oldugumu ikna eden Kral ve kralice'yi dinliyordum. Yaptıkları büyünün sonucunda, benim kızları oldugumu düşünüyorlardı. DNA testi bile yaptirmamışken, onlara inanıp. Sarayın tatlı Prenses'i olacağımı nasıl duşunebilirlerdi ki? Daha olanlara tamamen inanmiyorken, yapılan büyünün sonucuna inanmazdım. Öfkeliydim. Gozlerim dolmustu ve konmakta zorlaniyordum.
"Özür dilerim ama inanmıyorum. Bu mümkün olamaz. Ben buraya ait değilim ve hiçbir zaman da ait olmayacagim. Kızınız bu büyü yüzünden yanınızda değil. Böyle bir büyüye ben inanmama." Kelimeler dudaklarimin arasından çıkarken sesim titriyordu. Bir damla yaş yatağından aşağıya doğru yavaşça sürüldü.
"Büyü asla yanılmaz. Zor zamanlar geçirdiğini anlayabiliyorum ama bize inanmak zorundasın. Ben seni çok uzun süredir bekliyorum. Eğer kızım olmasaydım bunu anlardim. Geldigin ilk gün içimde bir duygu degisimi oldu. Ben tanimasam da ruhum seni tanıdı. Sen buraya aitsın." Kraliçe'nin her sozü icimi biraz daha parcaliyordu. Neler hissettiğini tahmin edebiliyordum ama bu kadar ısrarcı olmaları hoşuma gitmiyordu.
Bütün sinir sistemim alt üst olmuştu. Neler hissettiğimi bile anlayamıyordum. "O lanet buyulere inanmam. Eğer büyü yapıp herkese özel güç vermeseydiniz kızınız yaninizda olurdu ve ben de yaşadığım bütün kötü anılarından uzak, ailemle çok daha mutlu olurdum. En azından yanımda olurlardı. Oysa şimdi onlardan çok uzağım."
"Onlar ailen değil."
"Siz de degilsiniz" dedim. Sandalyeden kalkıp ağlayarak uzaklaştım oradan. Arka bahçeye doğru koşmaya başladım. Kosabildigim kadar uzağa koşmaya çalıştım ama bahçenin dışına çikamiyordum. Sadece arka tarafa gidebildim. Kendimi dizlerimin uzerinde bıraktim. Gözlerindeki yaşların arasında karşımda akan şelaleyi görür görmez ilk aklıma gelen, ruyamda gördüğüm küçük kiz oldu. Ardından, konuşulanlar beynimde tekrar etmeye başladı. Gerçeklerle yuzlesmeyi planliyordum ayağa kalkarken. Şelaleye doğru bakarken ellerimle suyu hareket ettirebilmek hayal ediyordum.
Şelale birden kabarınca taşan su beni ıslattı. Pes etmedim. Islanmış olmama rağmen tekrar denedim ve bu sefer başardım. Su artık benim ellerime göre hareket ediyordu. Bunu yapmak çok eğlenceliydi ama durduramıyordum. Kontrolünden çıkmıştı. Güneşin patlattığı gökyüzü gitmiş, yerine ürkütücü karanlık gelmisti. Şelale çoktan eski haline dönmüştü, ben bu sefer gökyüzünden yağmur yağdırmaya başladım. Kiyafetlerim üzerime yapışmıştı. Yağmura güçlü bir fırtına eşlik etti bir süre sonra.
Kendi etrafımda dönerken gözüm, benim biraz uzağında durup beni izleyen Prens'e takıldı. Dudaklarını okumaya çalıştım ama olmuyordu. Gökyüzünden gelen ses yüzünden duyamadigimi düşünmeye başladım.
"Tuana!" diye bagiriyordu. Sonunda ne dediğini duyabilmistim ama van kardeşinin adıyla sesleniyordu. Nedenini anlamak içim gökyüzüne yeterliydi ama anlamak istemiyordum.
"Git burdan. Sana zarar vermek istemiyorum." diye bağırdım bütün gücümle. Kontrolünü kaybetmekten korkuyordum.
"Merak etme. Kalkan olustururum bana zarar veremezsin." Bana doğru yaklaşmaya başladı. Ben geriye adım attıkça, o bana yaklaşıyordu. Suya düşmemek için durduk zorunda kaldım. O bana doğru gelmeye devam ediyordu. Gelmemesini her söyleşisimde bana bir adim daha yaklasti. "Tuana yardim sana etmeme izin ver."
"Ben Tuana degilim." Son kuvvetimle bağırırken bir elim ona dogruttum. El hareketimle es zamanlı olarak Prens'in üzerine şimşek çaktı. Havada takla atip yere düşerken ben dönüp kalmıştım. Gözyaşlarım akıp gidiyordu ardı ardına. Sanki içimden bir parça koparmıştı o simsek. (benimde yeğenim araba carptigima öğle hissetmistim.) Iki hafta önce hissettiğim acı bir kez daha saplandı kalbime sanki. Kendime gelebildigimde hızla yanına koştum. Titriyordu. Dokunmak istiyordum ama içimden bi parça izin vermiyordu. "Özür dilerim." dedim. Akan gözyaşlarımı sildim. Gozlerimi kapatip derin nefes aldım ve sakinlesmeye calıstim. Firtina dinmiş, yerini yağmura bırakmıştı. Görevlilerle birlikte doktor da geldi, prens'i alıp götürdüler,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özel güçler okulu
Fanfictionbu hikayeyi okuduğum bi kitaptan esinlenerek yazıcam kitabin adi "özel gucler akedemisi" 2 kitaptan oluşan harika bir seri ve uygun fiyatlı okumanızı öneririm. tozkoparan iskender dizisindeki karakterler olucak