Hatırlatma (çünkü diğer bölümü bende unutmuştum)
Alkış sesi yankılandı salonda. Çağan bize doğru yaklaştı "Bir kıza mi yenildin James?"
"Sıradan bir kiz değilim. Seni kolaylıkla yene bilirim"dedim kendimden emin bir tavırla
(Şuan aklıma kopyala yapıştır olduğu aklıma geldi hemen gidip yapicam)
"Büyük konuşma güzelim, acemisin. Sonra pişman olursun."
"Emin misin?"
James düdüğünü otturup bizi susturdu. Bize kuralli bir şekilde savasabilmemiz için teklif sundu. Hiç düşünmeden kabul ettim.
"Akşam görüşürüz Tuana"
"Görüşelim bakalım çağan"
Odama gidip akşam oluncaya kadar dinlendim ...
Hatırlatma son
Zaman gelmişti. Hazırlanıp sahaya doğru ilerledim. Sahaya çıkmadan önce guclerimizi kullanmamızı engelleyen ignelerden yapıldı. Böylece yarış adaletli olucakti. Öncellikle Çağanla ben dövüsecektim, ardından kazanan diğer takımla dovusecekti. İkinci kısımla suanlik ilgilenmiyorum çünkü aklımda bir tek Çağan'a yenilmemek vardı.
Dövüş başlamıştı. Sahaya çıktığında alkışlar eşliğinde bizi izleyen kalabalıkla karşılaştım. İçlerinde elinde patlamış misiriyla Deniz yanında büyük tezahürat eden Defne ve "ben niye burdayım" gibi bakan Leya vardı.
Çağan'in o güzel gözlerine yumruk attığımda içim acıdı. Gerçi o da bana karşı hiç nazik değildi. Tekme ve yumruklarin ardı arkası kesilmiyordu. Hemen hemen her hamlesinden kurtuluyordum. En son bileğinden yakalayıp beni kendine çekti. Bedenlerimiz birbirine değiyordu,yuzlerimiz çok yakındı. İçimden sürekli üçüncü kuralı tekrarlıyordum.
"Özür dilerim" diye fısıldadım. Ne olduğunu anlamamıştı. O harekete geçmeden,dizimle kasigina vurdum.
"Senin yüzünden çocuğum olmıcak" dediğine gülüp "o zaman yapmana yardım ederim" "sözümü aldım hatırlatırım" dedi tam o sırada doktorlar geldi ve James benim kazandığımi ilan etti.
" Kıza mi yenildin Çağan?" James intikamını almıştı. Çağan'ı gördükten sonra sahaya adı David olan yeni rakibim gelmişti. Kaşlarını görünce gözüm korkmuştu! Dışarıdan bakınca bayağı güçlü duruyordu.
David her hamlemde bir şekilde beni yere sermeyi başardı. Sanki yenilmez bir zırh vardı üzerinde. Dışarıdan güç alamiyordum ama vücudundan alabilirdim. Suyun bana verdiği güçle kalkabildim. Tekmelerle dikkatini dağıtıp James'te kullandığım hamlenin aynısını yaptım. Ama bu onu yenmem için yeterli olmadı. Yeniden kalktı ve saldırmaya başladı. Üzerine tırmanıp kafasına tekme attım ve beklemeden ayağını kaydırarak dengesini kaybetmesini sağladım. Yere düşmüştü,kalkamadı. Alkış seslerini duyabiliyordum. Ben kazanmıştım ama her yerim ağrıyordu. Burnum kanıyordu, dudağım patlamıştı, bacaklarımda ve kollarımda kesik izleri vardı. Belime aldığım darbeler başımı döndürüyordu. Ayakta durmam çok zordu. Daha fazla dayanamadım. Kazandığım onans edilirken yere düştüm. Tek gördüğüm, seyircilerin arasından geçip duvardan atlayarak yanıma koşan Çağan oldu.
.....
Gözlerimi açtığımda her yerim, özellikle de belim çok ağrıyordu. Kolumda serum takılıydı. Uyandığımda yanımda Çağan'ı göreceğimi sanıyordum ama yoktu. Hemşire gelip genel kontrolleri yaptı. O gittikten sonra zor da olsa yatağin yanındaki şişeyi alıp birkaç yudum su içtim. Ağrıların da suyla birlikte akıp gittiğini düşünüyordum. Ancak böyle işe yarıyordu. Basit yaralar gitmişti ama büyük yaralar sadece iyileşme evresine girmişti.
Serumu kolumdan çıkarıp ayağa kalktım. Aniden kalktığım için biraz sendeledim ama toparlaninca devirden çıktım. Kapıdan çıkarken duvardan destek alıyordum. Dengemi bir türlü bulamadım. Arkamdan gelen sesle durdum. Sesi duyar duymaz heyecanlanmıştım.
"Dikkat et güzellik. Sakatlanmani istemem." O olduğundan emin olmak için arkamı döndüm. Burdaydi. Sevinçten ne yapacağımı sasirmistim. Onu o kadar ozelemistim ki; koşup sarılmak istiyordum ama ağrılarım yüzünden kosamıyorum.
(Aslında surda bitirmek vardı ama şerefsizlik yapmiyacam o yüzden devamkee)
"Matt. Seni şapşal nerelerdeydin?" Bana fırsat vermeden kendisi koştu ve bana sıkıca sarıldı. Dokunduğu yerler agrısa bile sevinçten umursamadım. Gözlerim mutluluktan doldu. Beni bırakmadan gözyaşlarımı kirpiklerim den uzaklastırdım çünkü aglamami hiç sevmezdi. "Neler oldu? Hepsini anlat?
"Tamam odana gidelim anlatırım." Kolunu bana doğru uzattı. Koluna girip bütün ağırlığını ona verdim. Her zamanki gibi beni kurtariyordu. "Seni görmek için evine gittim ama teyzen öyle şeyler anlattı ki inanmadım. Başına gelenleri duyar durmaz buraya geldim ama burda değildin. Bana saraya gitmememi söylediler. Ne yazık ki kaderin oyunu burda bitmemişti. Saraya gittiğimde orda da değildin. Kral'la konuştum. Seni tanıdığım için, bana güç vermeyi kabul etti. Senden başka kimsem olmadığı için seni koruyabilecegim her yolu kabul ederdim. Bu çabam sanırım babanın ilgisini çekti."
Söylediklerine inanmıyordum. İlk başta şaka yaptığı saniyordum ama oldukça ciddiydi. "Neden yaptın bunu? Savaş baslamak üzere. Kendini tehlikeye atıyorsun"
"O savaşın başında sen varken benim bı kenerda oturup beklememi istemiyorsun herhalde. Yıllar boyunca bunun için yanında kalmadım"
Odamın önüne geldiğimizde kapıyı açtım. Her fırsatta gözlerimi Matt'ten kaçırmaya çalışıyordum ama buna izin vermiyordu. O benim çocukluk arkadaşımdı. Özel gücü olması, böyle riskli bır savaşa gireceği anlamına gelmiyordu. Buna izin vermiyecektim.
Sanki zihnimi okumuş gibi " Eğer bu savaşta yanında olmazsam ve sana bir şey olursa, hiç beklemeden arkandan geleceğimi biliyorsun." dedi ve gitti.
Gözlerimi devirip odama girdim ve kapıyı kapattım. Başımı kaldırdigimda şok icerisindeydim. Kizlar meraklı gözlerle bana bakıyordu. Benim konuşmama fırsat vermeden Leya kolumdan tutup oturdukları yere çekti beni. Birden kendimi saçma bir sorgunun içinde buldum. Bir defne'ye bir leya'ya cevap vermekten yorulmustum. En sonunda onları susturup olanları tek seferde en başından anlatmaya karar verdim.
"Matt ile ailesini kaybettikten sonra tanıştık. Daha on yaşındaydik ikimiz de. Babam ona babalık yaptı. Onun için bize yakın küçük bir ev ayarladi. Böylece sürekli gözünün önünde olacaktı. Okul masraflarını uslendi. Matt'te karşılık olarak beni koruyordu. Başıma kötü bir şey gelmesine hiç izin vermezdi. Agladigim zaman aglatani bulur benden özür diletirdi. Kuzenlerim tarafından sevilmediğim için tek sığınağım olmuştu Matt. Çok zekiydi. Liseyi Amerika'da çok güzel bir okulda kazandı. Babamın desteğiyle oraya gitti. O gidince kendimi boşlukta hissettim."
Beni hayranlıkla dinlediler. Öyle dalmislardi ki; ben konuşmamı bitirdiğimde bile hareketsiz bakıyorlardı.
Bı dahaki bölüm Leya ve çağan'in gözünden olucak. İkisi içinde harika fikirlerim var.
Matt sizce nasıl biri?
Şimdi ben gelecekte olacakları biliyorum ya bölüm yazarken o karakterleri yazarken beddua filan ediyordum. Çağan'da çok etmiştim o zaman şuan seviyorum onu
Görüşürüz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özel güçler okulu
Fanfictionbu hikayeyi okuduğum bi kitaptan esinlenerek yazıcam kitabin adi "özel gucler akedemisi" 2 kitaptan oluşan harika bir seri ve uygun fiyatlı okumanızı öneririm. tozkoparan iskender dizisindeki karakterler olucak