7

1K 76 17
                                    


Felix pov

Hyunjin'in evine geldiğimizde alışkın olduğum merdivenleri çıkıp apartmanının önünde durduk. Kapıyı açıp geçmem için yana kaydı, ne kadar da centilmendi(!)

İkimizde salona geçerken soğuk bir şekilde konuşmaya başladı.
"Sana birkaç kıyafet getiririm. Sen benim yatağımda yat, ben burada yatarım."
Koltuğu gösterdiğinde kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Ben burada yatarım Hyunjin."
"Ev benim, benim dediklerim olur."

Göz devirmemek için kendimi zor tutuyordum. O içeri giderken bende gözlerimi etrafta gezdirdim. Hiçbir şey değişmemişti her şey eskisi gibiydi.
İçeriye üzerini değiştirmiş şekilde geldiğinde odasını işaret etti.
"Yatağın üstüne koydum kıyafetlerini."
Koltuğun üzerindeki yastıkları kenara koyup kendine yatak yapmak için hazırlanırken ayağa kalktım ve kolunu tuttum.
"Hyunjin saat zaten 3'e geldi ben sabah erkenden gideceğim..."
Söylemek ve söylememek arasında gel git yapmıştım.
"İstersen gel yanına yat."
Gözleri şaşkınlıkla açılmıştı, böyle bir atağı benden beklemiyordu sanırım.
Bir süre durduktan sonra kolunu çekiştirip yatağını kurmaya devam etti.
"Sarhoş olduğun için ne dediğini bilmiyorsun, git uyu."
"Ordan bakılınca sarhoş gibi mi görünüyorum Hyunjin?"
Yüzüme bakmadan yatağını yapmaya devam etti.

"Peki sen bilirsin, ama gelmek istersen gel."
Odadan çıkıp Hyunjin'in odasına girdim yatağın üzerindeki kıyafetleri görünce kalbime bi ağrı girmişti.
Bunlar eskiden buraya kalmaya geldiğimde giyindiğim kıyafetlerdi, buraya gelip sabaha kadar muhabbet eder, sonra ise Hyunjin ile uyurduk.
Aklıma gelen anılarla gülmeden edememiştim.

Kıyafetlerimi değiştirdikten sonra yüzümdeki makyajı silmiştim.
Tekrar odaya döndüğümde biraz etrafta gözlerimi gezdirdim.
Kitaplığında hep arkadaşlarının fotoğrafları olurdu, oradaki fotoğraflara bakarken artık kendimi görememek biraz üzmüştü.
Daha fazla karıştırmamak için yatağa uzandım ve gözlerimi kapattım.
Keşke Changbin'in doğum gününe gelmeseydim.

Bang Chan pov

Arabayı hızla sürerken Jisung yanımda resmen ağlıyordu.
"Bang Chan şu arabayı yavaş sür amına koyayım sen ölmek istiyor olabilirsin ama ben istemiyorum."
Arabayı boş bi sahil kenarına çekerken Jisung'ta arabadan çıkmış çimenlere kusmuştu.
Kumların üzerine yatarken Jisung yalpalayarak yanına gelmeye çalışıyordu.
"Kalk lan yengeçler götünü ısıracak."
Onu umursamadan gökyüzüne baktım. Bugün onu göreceğim aklımın ucuna gelmemişti. O benden kaçıyordu, beni görmek istemiyordu.
Jisung'ta yanıma yatarken kafasını bana çevirmişti.

"Onu mu düşünüyorsun?"
Sorusunu cevaplamamıştım. Belli değil miydi?
"Chan senle hiç bu konuyu konuşmadık. Şu an da bunu konuşmak sırası mı onu da bilmiyorum ama sen gerçekten Felix'e ayıp ettin. Onu bile bile elinden kaçırdın. O senin için her şeyi yapmaya hazır bir şekildeydi, ama sen değildin. Bunları üzülmen için söylemiyorum ama onu suçlama lütfen. Artı olarak bu gün Wooyoung'un ona yaklaştığını görünce nasıl küplere bindiğini de görmüş olduk."
"Pezevenk Wooyoung."
Dediğime gülerken onun söylediklerini düşünüyordum.

Haklıydı, ben bile bile Felix'i kaçırmıştım ve şu an onu düşünmemin bir anlamı yoktu.
"Hadi Hyunjin'e gidelim."
Jisung yerinden kalıp söylerken bende kalkmıştım.
"Ne işimiz var olum Hyunjin de gel sana gidelim işte."
"Hadi ya lütfen lütfen."

Onun daha fazla lafını çekmemek için arabayı çalıştırıp Hyunjin'in evine doğru sürmeye başlamıştım.



Hyunjin'in apartmanının önünde durduğumuzda Jisung zile basmak yerine kapıya kafa atıyordu.
Bu çocuk iyi değildi.

Hyunjin elinde viski üzerinde ropdöşambır tam bir Nuri Alço edasıyla açarken Jisung Hyunjin'in kucağına atlamıştı.
"Hyunjin bu angut bok gibi araba sürüyor."
Beni göstererek Hyunjin'e mızmızlık yaparken onu umursamayıp içeri girdim.

Üçümüz terasa çıkıp içerken sessizdik. 7 kişilik arkadaş grubumuzda Minho, Jisung ve Hyunjin ile.
Changbin, ben, Jisung ve Seungmin ile.
Hyunjin, Minho ve Jeongin ile.
Jeongin, Seungmin ile
Jisung, ben ve Changbin'le.
Seungmin hepimizle.
Ben ise Jisung ile yakındım. Evet biraz karışıktı ama böyleydi.
Mesela Jeongin'e bir şey oluyordu hepimizden önce Seungmin'e anlatıyordu. Her toplu arkadaş grubunda vardır birbirine daha samimi olan.

Viskiyi kafama dikerken bakışlarımı Jisung ve Hyunjin de gezdirdim. Çok sessizlerdi, içerken sessizlikten hoşlanmazdım.
"Hadi karaoke yapalım."
Jisung'un aniden gelen enerji patlamasıyla içeri gidip herhangi bir şarkının karaokesini açmıştı ve elindeki viski şişesini mikrofon niyetine kullanıyordu.
"Jisung çok bağırıyorsun saat sabaha karşı 5 farkında mısın?"
Jisung onu dinlemeden daha çok bağırarak söylemeye başlatmıştı.

Hyunjin yerinden kalıp kapıyı kapatırken Jisung başka bir şarkıya geçmişti.

"Well, good for you, you look happy and healthy, not me
If you ever cared to ask
Good for you, you're doin' great out there without me, baby
God, I wish that I could do that
I've lost my mind, I've spent the night
Cryin' on the floor of my bathroom
But you're so unaffected, I really don't get it
But I guess good for you"

Bazı yerlerde bizde eşlik ederken Jisung şarkı söylemeyi bırakıp tepinmeye başlamıştı.
İşte bu yüzden Jisung'un alkol içmesini istemiyorduk.
Direkt saçma sapan hareketler yapıyordu ve bebek gibi oluyordu.

Jisung tam şarkıya devam edecekken salonun kapısı açılmış ve içeri gözleri ve dudakları şiş gözlerini ovuşturarak Felix girmişti.
"Hyunjin deprem mi oluyor?"

F U Till I F UHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin