Bölüm 11

115 14 6
                                    

   Aradan geçen birkaç gün Chloe için oldukça zordu. Her ne kadar artık Jaden'ı sevmeyeceğini kendine söylese de, içindeki hüznünü geçiremiyordu bir türlü. Onunla aynı çatı altında kalıyor olmakta bu duruma hiç yardımcı olmuyordu. Üstelik üzüntüsünü abisinden saklamaya çalışırken ayrıca zorlanıyordu genç kız. Çünkü Bradley bir şeylerden şüpheleniyor, ne olduğunu soruyordu sürekli. Hasta olduğunu sanıp -Chloe'nin itirazlarına rağmen- doktor bile çağırmıştı! Neyse ki en sonunda onun iyi olduğuna ikna olmuş, işlerine dönmüştü. Böylece genç kız da rahat bir nefes almıştı. Abisinin gözü üzerindeyken diken üstünde gibi hissediyordu kendini.

   İnce, beyaz yazlık elbisesinin arka iplerini bağlamasına yardımcı olan Clara genç kızın dalgınlığını fark etmiş olsa gerek, merakla sormuştu.

   "Sen iyi misin Chloe? Bu aralar oldukça dalgın görünüyorsun."

   Oturduğu şifoniyerin sandalyesinden gözleri, aynadaki Clara'nın bakışlarıyla buluştu.

   "İyiyim. Sadece kafamda bir şeyleri çözmeye çalışıyorum."

   "Yardımcı olabileceğim bir şey var mı?"

   "Hayır teşekkür ederim. Önemli değil. Yani artık değil."

   Cümlenin sonuna doğru sesi kısıklaşmıştı. Durumu kendisi için önemsiz hale getirmeye çalışıyordu ama hala başaramamıştı. Neden bu kadar zordu sanki!? Birini unutmak istediğinde hemen unutsaydı insan, ne güzel olurdu.

   Saçlarını toplayan Clara'yı durdurarak "Ben hallederim Clara. Tekrar teşekkür ederim." dedi. Genç hizmetli bunun üzerine başıyla onaylayarak gülümsemiş, ardından odadan çıkmıştı.

   Bugünü kendine ayırmak, yalnız kalmak istiyordu. Kahvaltı saatinden önce kalkmıştı ve dere kenarında piknik yapmayı düşünüyordu. Biraz suya girmeye, sessiz kalmaya ihtiyacı vardı. Siyah saçlarını salık bırakarak, elbisesi gibi beyaz bir kurdeleyle arkadan tutturdu. Bugün kendini mutlu edecekti. Etmeliydi. Jaden hayatına devam ediyorsa, o da yapacaktı!

   Aşağı indiğinde mutfağa giderek, hizmetlilere sabah hazırlamalarını söylediği hasır piknik sepetini aldı. Kapıdaki uşağa abisi için yazdığı notu verdikten sonra arka kapıdan dışarı çıktı. Abisi dün gece işleri dolayısıyla geç gelmiş, bu sabahta erken gitmişti. Bu yüzden ona not bırakmak istedi genç kız. Çünkü o geldiğinde evde olmayabilirdi.

   Patika yolda ilerlerken ayakkabılarını çıkarmıştı. Kuş seslerini ve asıl güzel olan sessizliği dinleyerek yürüdü. Aklına gelmeye çalışan her olumsuz düşünceyi reddediyordu. Adeta düşünceleriyle savaşıyordu genç kız. Kafasını dağıtmak için yol boyu uzanan papatyalardan toplamaya başladı. Minik papatyaları topladıkça küçük sepetine koyuyordu. Şimdiden iyi gelmiş, daha iyi hissetmeye başlamıştı sanki. Nihayetinde dere kenarına ulaştığında oldukça acıkmıştı. Aşçısının ona harika şeyler hazırladığını bildiğinden hemen yere bir örtü sererek içindeki yiyecekleri çıkarmaya başladı. Yaklaşık yarım saat sonra ise tıka basa doymuş bir şekilde örtünün üzerine uzanmıştı. Ellerini başının altına koyarken, gökyüzünde süzülen bulutları izlemeye başladı. Buraya gelmeyeli çok olmuştu. Jaden'a -boş ümitlerle- öylesine kapılmıştı ki, kendine vakit ayırmayı bile unutmuştu. Keşke hiç tanışmamış olsalardı. O zaman bu hisleri yaşamamış olurdu. Kısa bir süre bu düşünce aklında dolaştı ama sonra böyle olmasının daha iyi olduğuna karar verdi. Çünkü sonucu her ne olursa olsun, sevginin nasıl bir şey olduğunu öğrenmişti. Heyecan duymuştu. Hemde hayatında hiç duymadığı kadar! Her ne kadar Jaden'a kızsa da, aslında biraz da kendi kendini bu duruma düşürmüştü. Öyle kararlıydı ki, genç adamın onu sevmeyeceğini kabullenerek aslında bu yola çıkmıştı. Aslında başından beri böyle olacağını bildiğini biliyordu. Sadece, kabullenmek istememişti.

MucizeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin