Hızla eve doğru giden Chloe'nin ardından bakıyordu Jaden. Elbisesi ve saçları yağmurdan sırılsıklam olmuş, çıplak ayaklarıyla ondan kaçıyordu. Gitmeden önce ki o son bakışını unutamıyordu genç adam. Gözlerinde acı vardı sanki. Aslında Chloe'nin gözleri adeta genç adamın bakışlarını yansıtıyor gibiydi. Olmaması gereken hislerini bastırmaya çalıştığı için, içinde patlama noktasına gelen duygularını yansıtıyordu. Genç kızın bu hisleri öğrenmesinden öylesine korkuyordu ki, onunla tanıştığından beri daha da içe kapanık olmuştu. Jaden'ın da canı yanıyordu. Hele Chloe'nin kendisine karşı olan yakınlık kurma çabalarını gördükçe daha çok yanıyordu. Ama Bradley'in dostluğuna ihanet edemezdi. Her zaman birbirlerinin yanında olmuşlardı. Bu güveni sarsmak istemiyordu.
Ellerini cebine sokarak eve doğru yürümeye başladı. Yağmur oldukça hızlanmıştı ama genç adam umursamadı. Chloe'nin sözleri canını acıtmıştı evet, ama aynı zamanda öfkeliydi Jaden. O hizmetliyi öldürmemek için kendini zor tutuyordu. Chloe'ye sarıldığını düşündükçe içinde volkanlar patlıyordu! Kendisi ona dokunamıyorken bir başkasının dokunması..onu delirtiyordu adeta.
Eve vardığında bir hizmetlinin kapıdaki uşağa bir şeyler söylediğini gördü. Yüzünde endişe var gibiydi ve hareketlerindeki telaş Jaden'ın gözünden kaçmamıştı. Yaklaştıkça konuşmalar netleşiyordu.
"..Acil olduğunu ve çabuk gelmesi gerektiğini söyle."
"Tamam Clara."
Genç adam meraklanmıştı. Uşak hızla yanından geçip giderken Jaden kıza yaklaştı.
"Bir sorun mu var?"
Kız gerçekten endişeliydi.
"Chloe hastalandı. Yağmurda çok kalmış olsa gerek. Doktora haber yolladık." Biraz duraksadıktan sonra devam etti. "Siz de ıslanmışsınız, üzerinizi değişseniz iyi olur. Hizmetlilere odanıza banyo için sıcak su getirmelerini söyleyeyim."
Jaden hızlanan kalp atışı sebebiyle onun konuşmalarını duymuyor gibiydi. Kulakları uğulduyordu sanki. Duyduğu tek şey Chloe'nin hastalığı olmuştu. Korku tüm vücudunu kapladı. Yağmurda kalmasının sebebi Jaden dı ve onun yüzünden genç kız hastalanmıştı. Ne yapacağını bilemeyerek bir süre telaşla uzaklaşan hizmetlinin ardından baktı. Ellerini ıslak saçlarının arasından geçirirken sıkıntılı bir nefes vermişti.
Durumu nasıldı acaba? Çok mu kötü olmuştu? Bradley'in onunla iyi bir şekilde ilgileneceğine emindi fakat yine de genç kızı görmek istiyordu. İyi olduğunu kendi gözleriyle görmeliydi. Bunun çok zor olduğunu biliyordu fakat onu görmek istiyordu.
Odasına giderek üzerindeki ıslak kıyafetleri çıkartmaya başladı. Birkaç dakika sonra odaya hizmetliler girmiş ve banyoyu hazırlamışlardı. Genç adam keyif yapacak bir halde olmadığı için hızlı bir duş aldı ve kuru kıyafetler giyerek koyu renkli perdelerin çevrelediği büyük pencereye doğru yaklaştı. Evin girişine göz attığında kimseyi görememişti. Doktor ne zaman gelecekti!? Gözleri kenardaki saate kaydığında saatin beş olduğunu görmüştü. Gecikmese iyi olurdu!
Odada ne kadar süre volta attığını bilmiyordu fakat birden gözleri evin önünde duran at arabasına takıldı. Hızla pencereye yaklaştı ve Bradley'in arabadan inen orta yaşlı adamı karşıladığını gördü. Doktor olmalıydı. Kendini sakinleştirmeye çalıştı genç adam. Bu kadar endişelenmesini gerektirecek bir durum yoktu belki de ama engel olamıyordu. Böyle bir endişeyi en son ne zaman yaşadığını hatırlamıyordu, çünkü yaşamamıştı. Kadınlarla fazla diyalog kuran biri değildi. Zaten genel olarak insanlardan uzak kalmayı tercih ediyordu. Birileriyle konuşmaktan hoşlanmaz, hele ki birinin ona dokunmasına asla müsaade etmezdi. Fakat neden bunlar Chloe için geçerli değildi? Belli etmemeye çalışsa da, onunla sürekli konuşmak istiyordu. Aslında sadece onun, içini ısıtan sesiyle kulaklarını doldurmasını istiyordu sürekli. Narin ve yumuşacık elleriyle ona dokunsun istiyordu. Sarılsın istiyordu. İstiyordu ama bu isteklerine kendisi de şaşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucize
Ficção Históricaİki inatçı kişi! Genç adam inkar edip uzaklaşmaya çalışıyor, genç kız ise tam tersi daha çok üzerine gidiyordu. Onun inadını kırıp ilgisini kazanmak adına her türlü mücadeleyi vermeye kararlıydı. İlk olarak kendisiyle alay ettiği için ondan intikam...