S1:C11

794 166 186
                                    

Büyükannesiyle olan anılarını aklının bir köşesine def ettiğinde dağılan bulutlara verdi dikkatini.

Şuan yol yorgunu olabilirlerdi ama her ne olursa olsun oraya düşen şeyi çevredeki kabilelerden daha önce bulmak zorundaydı. Tanrı ona ne göndermişti bilmiyordu ama şuanda yapılabilecek tek şey olan yemek yemekten çok daha ilgi çekici olduğu kesindi.

Halkına işaret verip Jisung'un düştüğü noktayı gösterdikten sonra mağaranın girişine yöneldi ve karanlık koridorda yok oldu. O şeyin ona neyi getireceğini bilmiyordu, hayra alamet olmaması durumunda tüm bu insanları korumaya hazırlıklı olmalıydı.

-

( Şuana geri dönüş )

Jisung'u kollarının altından ve diz kapağının arkasından kavrayarak gelin pozisyonunda kucağına aldığında çocuk çırpınmaya başladı.

"Şimdi mi yiyeceksiniz!"

"Ben vallahi de doyurmam sizin karnınızı, dişinizin kavuğuna dahi yetmem! Sesimi çıkarmadan otururum şu köşede, nolur yeme beni"

Adam suratını ne debeleniyorsun der gibi buruşturdu, Jisung karaya vurmuş balık gibi kıpraşmaya devam edince vücudunu saran kollarını sıkılaştırdı.

"Shh"

Jisung debelenmeyi kesti. Az önce konuşmuş muydu o?

"Sen biliyor muydun konuşmayı?" Hiçbir tepki vermeden yürüyen adamın gözlerine baktı, sanki cevap oradaymış gibi.

"Niçin konuşmadın o zaman bunca zaman?"

Diğerinin kendi bedenini saran elleri üzerinde hafifçe doğrulup adamın yüzünü elleri arasına aldı.

"Gerçi shh konuşmak sayılır mı? Geçen a da demiştin. Gelişme var gibi ha?.."

"... Cevap ver bana, sana diyorum shh!"

Adam kucağındaki söylenirken çoktan mağaranın kendi kaldığı kısmına gelmişti, Jisung'u kurumuş ot ve geniş yapraklarla kaplı bir yığının üzerine bırakırken son çıkardığı sese dikkat kesildi.

Demek ortak bir kelimeleri vardı, shh

Jisung'un yüzünü elleri arasına alıp iki yandan sıktı, ufak dudaklarının büzüşmesine sebep oldu.

"Shh!" dediğinde Jisung meraklı gözlerle izliyordu.

Gördüğü ifade ona bir şeyi anımsatmış gibi aniden gözleri parladı, odadan hızlı adımlarla ayrılmadan önce Jisung'u eliyle işaret edip sanki buradan ayrılmaması için tehdit eder gibi parmağını iki yana salladı.

Kısa bir sürenin ardından elinde bir istavritle gelince Jisung tip tip bakmaya başladı. Adam küçüğünün önüne oturup balığı diğerinin yüzünün yakınına getirdi. Bir eliyle de tekrar Jisung'un dudaklarını büzdüğünde kahkahaya boğuldu.

Bir balığa bir kendisine bakıp yarılan adamı görünce kaşlarını çattı."Ne, ne gülüyorsun!?"

Adam avcundaki balığı işaret etti. "Balığa mı benziyorum?" Jisung sinirle sorduğunda adam gülmeye devam etti. Elini yere vurarak haykırıyordu.

Jisung onun böylesine bir benzerliği bu denli komik bulmasına gülse miydi yoksa balığa benzetildiği için ağlasa mıydı bilemedi.

Adamın elindeki balığı ani bir hareketle kapıp odanın diğer ucuna fırlattı. Şuan üzerinde oturdukları bir çeşit yatağa benzer yığın dışında odada hiçbir şey yoktu, bu yüzden balık çıplak duvara çarptıktan sonra yeri boyladı.

Jisung çatılan kaşlarıyla kafasını odanın hava alması için var olan tek boşluktan tarafa, pencereye benzer bir hali olan deliğe çevirdi. Kollarını önünde birleştirip diğerine sırtını döndüğünde adam gülmeyi kesip Jisung'u belinden yakaladı.

Jisung inat etmiş bir hâlde kütük gibi yerinden kımıldamayınca diğeri bu sefer gıdıklamaya başladı.

Elleri altındaki genç dayanamayıp kahkahalara boğulunca triplenmeyi kesip adama sarıldı.

Bu hareketin ne manaya geldiğini bilmiyordu ama Jisung'un bunu yapmaktan hoşlandığını biliyordu. Göldelerken de kollarını kendisinin etrafına dolamıştı. Hissettiği sıcaklık kendisini mutlu hissettirdiği için genç adamın teklifini geri çevirmeyip o da Jisung'un beline sardı.

Birkaç dakika içinde ufak olan diğerinin omzunda uyuklamaya başlayınca adam onu yavaşça yapraklardan oluşan şiltesinin üzerine bıraktı.

Tüm gün yemek yemek için fırsatı olmamıştı, açlığın habercisi olan ses odayı sarmalayınca kamp ateşinden tarafa yol aldı. Gece nöbeti için birileri dışarda olmalıydı, yiyebileceği ne vardı bir bakacaktı.

-

Jisung bir tıkırtı sesine dikkat kesilip uykulu gözlerini açtığında pencereden süzülen ay ışığı gözlerini kamaştırdı.

Birisi odanın girişinde çömelmiş, başını hafifçe öne uzatmış halde kendisini izliyordu. Jisung'un doğrulup gözlerini ovuşturduğunu farkettiğinde hızla gözden kayboldu.





 Jisung'un doğrulup gözlerini ovuşturduğunu farkettiğinde hızla gözden kayboldu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Change the world || MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin