S1:C18

728 140 61
                                    

''Sonsuza kadar öyle beklemeyi mi düşünüyorsun?''

''Nasıl yapacağımdan emin değilim.''

''Bir balığı olsun yakalayamaz mısın?" Bir nefes bıraktı."Çekil kenara, göstereceğim.'' Nehrin kenarına oturmuş, dizlerinden aşağısını suya sarkıtan yaşlı kadın ayaklandı."Ver elindekini bana.'' Jisung dizini hafifçe geçen suyun içinden çıkıp nehrin kenarına oturdu, elindeki sivrileştirilmiş dal parçasını Yovenia'ya uzattı.

O akşam Minho yaşlı kadına Jisung'u eğitmesi için onay verdiğinden beri altı gün geçmişti. İlk günden başlayarak hiçbir izin günü olmaksızın çalışması sonucu bedeni yer yer ağrıyor fakat az da olsa yeni rutinine alışmaya başladığını hissediyordu. Şuan bu insanların dillerinin de birkaç basit kelimesini ve kurdukları cümlelerin genel temasını anlayabilecek seviyeye gelmişti.

Yovenia'nın yaşlı bedenine rağmen çevik bir hareketle elindekini bir balığa saplamasını, ardından çubuğun ucundakini nehrin kıyısına fırlatıp yeni bir tanesini avlamasını izlerken şimdiye kadar öğrendiklerini gözden geçirdi. Bir ağaca nasıl çıkılacağını öğrenmişti, hayatta kalmak istiyorsa bilmesi gerekenlerden yalnızca birisini. Bunun dışında kaçamadığında geriye kalan tek seçenek olan savaşma durumunda ne yapacağını öğrenmişti. Vücudunun güçsüzlüğü ve onlara kıyasla ufak tefek kalışı sebebiyle yakın dövüş yerine uzaktan saldırı üzerine çalışmıştı, bir yayla.

Biraz ötede bugün pratik yaparlarsa diye getirdiği yayına ve yanına sıraladığı oklarına baktığında yayın sahibi Elena'yı son gördüğü zamanın zihnini doldurmasına engel olamamıştı.

O gün Minho'nun odasından yeni ayrılmış, ellerini göğsünde kavuşturmuş birkaç adım ötesinde ilerleyen Yovenia ile beraber şuanda kaldıkları yere, yaşlı kadına ayrılmış kısma gitmektelerdi. Kadının adımlarını takip ederken başına ne geleceğini düşünüyordu Jisung. Minho'nun onu tehlikeye atmayacağı düşüncesi ile yüreğini rahatlatmaya çalışırken ikili aniden duydukları bir ses yüzünden yürümeyi bırakmış, kamp ateşinin etrafındaki birkaç kişi de dahil olmak üzere herkes başını sesin geldiği tarafa çevirmişti.

Başta karanlık bir silüetten daha fazla detayı yansıtmayan beden biraz daha yaklaştığında onun vücudu yer yer kesiklerle kaplı, karnı kızıla boyanmış Elena'dan başkası olmadığını anlaşıldı. Yaşlı kadın hızlı adımlarla aralarına yeni katılan bedene ilerlemiş, kötü haldeki kadını belinden kavrayarak tutmuştu.

Genç kadın birkaç saniye soluklandıktan sonra yalnızca onu hiçbir yerde bulamadığını söyledi, kötü haline rağmen demin bir duyguyu yansıtmayan gözleri o an söyledikleriyle dolmaya başlamıştı. Minho'yu gerçekten sevdiğini düşündü Jisung. Onu ne olarak görüyordu bilmiyordu ama kendisini ona adadığını açıkça görebiliyordu.

İlk tanışmalarında ve sonrasında kadının bakışlarındaki kabalıktan rahatsız olsa da içten içe güzelliğine imrendiği bal rengi gözlerinin beyaz kısımları kan çanağına dönüşmüş, ağır nefes alışverişlerinden o an çok acı çektiği belli olan haline baktığında içinin acıdığını hissetti. Elini öne uzattığında vücudu ateş içinde yanıyor olsa da kadın tutmak yerine Jisung'un elini itmişti.

Kalan son gücüyle Yovenia'nın önünde eğildikten sonra ağrıyan bacaklarının kontrolünü daha fazla sağlayamadı, doğrulamadan daha fazla taşıyamadığı bedeni yere yığıldı. Yaşlı kadın endişeyle yere eğilmiş, diğerlerine Jisung'un adını anımsayamadığı bir şeyler getirmesi için bağırıp çağırırken yüzünü Elena'ya çevirdiğinde sesini alçaltarak ne olduğunu söylemesini fısıldıyordu. Elena karnının üzerindeki eli oynatıp sahip olduğu derin kesiği gösterdiğinde yaşlı kadın alt dudağını ısırmış, yeşil gözlerini akmak için çırpınan göz yaşları kaplamıştı.

Change the world || MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin