S1:C19

740 146 102
                                    

"Bugün dışarı gitmiyor muyuz?" Jisung sorduğunda yaşlı kadın başını iki yana çevirdi. "Sadece bedenini eğitmeyeceğiz. Otur."

Genç olan söyleneni yaptığında Yovenia karşısına oturup bağdaş kurdu. "Hiç bizden olmayan insanlarla karşılaşmadın değil mi?"

Jisung başını ileri geri sallayarak onayladı. "Kendi çağımdakiler hariç."

"Buraya gelmeden önce kaldığın yer çok mu farklıydı?" Jisung'un cevap vermesine fırsat tanımadan ekledi. "Biliyordum, insan falan değilsin."

Jisung bıkkınlıkla bir nefes bıraktı. "Cadıyım zaten ben, çarmıha da gerecek misiniz beni?" Yaşlı kadın kaşlarını çatarak alnındaki derin kırışıkların katlanmasına sebep oldu. "Cadı da ne?"

"Ah, bu çağda olmayan bir şey. Gelecekte olacak ya da en azından olduğuna inananlar var."

"Geleceği gördüğünü iddia ediyorsun, hemen sonrasında ise insan olduğunu. Tutarlı mısın sence evlat?"

"Bizim çağımızda insanın yapamayacağı neredeyse hiçbir şey vardı." Çaprazladığı bacaklarını ovuşturarak konuşmaya devam etti. "Buna rağmen neden ve nasıl buraya geldiğimi bilmiyorum, inan bana."

Nasılını biliyorum ama nedenini bilmiyorum

Yovenia küçük, yeşil gözlerini şüpheyle daha genç olanın üzerinde tuttu, çenesini kavrayıp hafifçe kendisine çekti. "Sana inanmayı isterdim."

"O zaman inan bana Yovenia, doğruyu söylüyorum." Jisung göz temasını koparmadan söyledi.

"Eğer gerçekten burada mucizevi bir şekilde boy göstermiş normal bir insansan, sana niçin bakmaya devam edelim?"

Jisung alt dudağını ısırdı. "Özel güçlerim yok ama sizden biri olmaya istekliyim." Gözlerini yere çevirdi. "Sizden başka kimseye sahip değilim, nasıl hayatta kalacağımı bilmiyorum."
Gözlerini tekrar yukarı çıkardı, kadınınkilerle buluşturdu. "Eğer ki bana öğretirsen, bir ömür sana sadık olacağım."

Yaşlı kadın hafifçe geri çekildi. Çocuğun sözlerinden etkilenmişti ama açıkça itiraf etmek istemedi. "Bize sadık olmazsan her şekilde öleceksin."

Jisung yutkundu. Kısa bir sessizliğin ardından sordu. "Sizden başkaları ile neyi kastediyordun, başka bir kabile daha mı var?" Yovenia başını salladı. "Sadece bir tane değil, aslında yüzden fazla olduğunu tahmin ediyorum. Ama bizi ilgilendiren yalnızca birkaç tanesi var. En yakında ise iki tane."

"Bu iki kabileden birini görüp görmediğimi mi soruyordun demin?" Kadın gözlerini kapatıp başını hafifçe sallayarak onay verdi. "Evet. Kimler ve..." Kısa bir anlığına duraksadı. Yeşil gözlerinde artan öfkesi açıkça gözlemleniyordu. "...Hanlar."

"Hanlar mı?" Jisung surat ifadesinin içindekileri yansıtmasına engel olamadı. Kendi atalarını bu çağda bulacağını düşünmemişti. Günümüz Kore topraklarında veya yakınlarında olmalıyız diye düşündü.

"Evet, onlardan biriyle mi rast geldin?" Jisung kendini sakinleştirmeye çalışarak elinden geldiğince yüzündeki şaşırmış ifadeyi kamufle etti, kadını şüphelendirmek istemiyordu. Sesindeki tona bakarsa Hanlar ile iyi anlaşmadıkları belliydi.
"Hayır. Gözümü açtığımda ilk gördüğüm şey torunun ve yanındakilerdi." Merakla konuşmaya devam etti. "Bu insanlardan bahsederken pek mutlu gözükmüyorsun Yovenia, seni incittiler mi?"

Yaşlı kadının gözleri birkaç saniyeliğine dolar gibi oldu. Hemen topladı ifadesini. "Seni ilgilendirmeyen konular hakkında konuşma." Jisung yanağının içini dişleri arasına aldı. Bu üç kabile arasında geçeni merak ediyordu, en çok da Hanlarla ilgili olanı. "Peki ya onlardan birine rastlarsam? Nasıl davranacağımı nereden bileceğim?"

Change the world || MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin