S1:C15

842 145 156
                                    

"Korumazsan ölecek bir kelebek."

Beline sarılı ellere baktı. "Düşeceğimden mi korkuyorsun, korkma." Kendisine anlamaz gözlerle bakan adamı çenesinden kavradı. "Buradan düşsem bile ölmeyeceğim hem. Ama sen olmazsan öleceğimi biliyorum. Bu yüzden..."

"Bu yüzden benden başkasına bakmasan iyi edersin." Dudaklarını diğerininkilerin üzerine kapatmadan önce son gördüğü şaşkınlıkla genişlemiş bir çift göz bebeğiydi. Dolgun pembe dudakları çekiştirilse de karşısındaki adam dona kalmış, bedenini bir inç olsun oynatmıyordu.

Çok geçmeden Jisung geri çekti kendisini, kahve gözlerini adamın üzerinde gezdirdi."Öpüşmeyi bilmiyor musun?"Kıkırdadı.

"Bekle öğreteceğim sana, bak şimdi, beni taklit etmelisin." Bağdaş kurmuş, adamın kendisini tutan ellerini itmişti. Kollarını diğerinin boynuna dolayıp dudaklarına yapışacağı sıra üzerine bir ağırlık çöktü, daha fazla dik kalmayı başarma gücünden yoksun düşmüş başı adamın omzunu buldu.

Diğeri çevik bir hareketle yakaladı küçük bedeni. Açık kahve saçlarının dağılan tutamlarını eliyle düzeltti. Ardından salyalarını çıplak omzuna akıtmakla meşgul çocuğu kucaklayıp ayağa kalktı. Sırtını ağacın gövdesiyle buluşturduğunda kucağındakini olabildiğince az sarsmaya çalışarak yavaşça yere çömeldi, Jisung'u bacaklarına yatırıp yorgun gözlerini kapattı.

-

Yaprakların arasından sızan gün ışığı gözlerini ateşe vermeye çalışır gibi vurduğunda kolunu gözüne siper edip mırıldanarak diğer yana döndü Jisung. Evinde, yatağındaymış gibi hissediyor, bacağını yorganının üzerine attığını düşünüyordu. Onun yerine vücudu boşlukla karşılaşıp dengesini kaybettiğini hissedince telaşla gözlerini açtı.

Yere kapaklanmadan önce dalı yakalamayı başardığında adrenalinden tekleyen kalbinin sesini görmezden gelmeye çalışarak aşağı çevirdi başını. En az altı metre yüksektelerdi, düşseydi kaç kemiği kırılırdı hesaplayamıyordu bile. Yutkunup önüne döndü. Kendisini zar zor yukarı çekerken dalın üzerinde gezinen birkaç böceği fark etti. Çığlık atmamak için alt dudağını ısırmak zorunda kaldı, var gücüyle kendisini yukarı çekerken zayıf kollarına küfretti.

"Eğer ki bunu yaşayacağımı bilseydim tüm hayatımı kol çalışmaya adardım." Dalın üzerine çıktığında soluk soluğa konuştu kendi kendine. Hemen sonrasında tüm gece bacaklarını yastık olarak kullandığı adam mırıldanmaya başladı. Gözlerini ondan tarafa çevirdiğinde gün ışığında bile güzelliğini koruyan her bir detayına karşı yutkundu Jisung. Şekilli dudaklarını birbirine bastırmış, güneşten rahatsız olduğu için gözlerini sıkmıştı.Dün geceyi hatırlayınca eli kendi dudaklarına gitti daha genç olanın.

Yediği her ne ise başı hâlâ hafifçe ağrıyordu, dün gece etkisini çok daha fazla gösterdiğinden kendisini kaybetmişti. Aklına dün gecenin anısı tüm detaylarıyla dolunca yanaklarının kızardığını hissetti.

Bir eliyle adamın yüzüne düşmüş yapraklardan birini alıp aşağı süzülmesine izin verirken fısıldadı."Hatırlıyorum da, bir anlığına bile olsa hoşuna gittiğini ümit ettim." Açık kahverengi gözlerinden bir hüzün belirtisi geçti, hemen topladı kendisini. "Ama sanmıyorum, beni geri öpmedin bile."

Dolan gözyaşlarını hissettiğinde burnunu çekti, göz bebeklerini yukarı çevirip ikonik bir hareketle sildi göz yaşını. "Öpüşmeyi bilmediğin için olsa iyi olur, başka türlüsüne ihtimal vermiyorum bile."

Change the world || MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin