15

812 50 97
                                    

Çağrı çantasının kollarını sıkıca tutarak sınıftan içeri yavaşça bir adım attı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çağrı çantasının kollarını sıkıca tutarak sınıftan içeri yavaşça bir adım attı. Arkadaşlarının sohbet ederken çıkardıkları neşeli kahkahaları içine bir nebze olsun ferahlık veriyordu. Gözleri sıraları teker teker tararken Yeşim ile göz göze geldi. Genç kız aklını şaşırıp sırasından aniden kalktı ardından yine oturdu. Şu an ne yapacağını bilemiyordu.

Yeşim derin bir nefes alıp her zamanki gibi davranması gerektiğini kendine telkin ederek sırasından çıkıp hızlı adımlarla Çağrı'nın karşısına geçti. Genç oğlanın yanakları kızarmış, siyah gözlerini sınıfın beyaz duvarlarında gezdiriyordu.

Yeşim cebinden çıkardığı muzlu sütü Çağrı'ya uzattı. "Günaydın Çağrıcığım."

Çağrı, Yeşim'in bakışlarına karşılık vermeden hızlıca sütü elinden kaptı. "Günaydın Yeşim."

Yeşim, genç oğlanın utandığını görebiliyordu. Bu her ne kadar çok hoşuna gitse de, Çağrı'nın kalbini kırmamak için kahkahasını içinde tutup tebessüm etti. Genç oğlanın koluna girdiğinde onu hızlıca yanında sürüklemeye başladı. Çekirdek çetesinin gözleri tabi ki de her zaman olduğu gibi yine onların üzerindeydi. Bu sefer Melisa bile olanları merakla izliyordu.

Yeşim, Çağrı ile okulun merdivenlerini hızlıca inerken genç oğlan ona ayak uyduruyor, şikayet etmiyordu. Tek yapmak istediği içindekileri dökmekti ama ne söyleyeceğini de bilmiyordu.

Bahçeye çıktıklarında Yeşim ellerini birleştirip Çağrı'nın karşısına geçti. Dudaklarında hâlâ küçük bir tebessüm vardı. "Şimdi sen benden cidden hoşlanıyor musun little boyum?"

Çağrı dudaklarını dişleyip kaşlarını çattı. Kalbi göğüs kafesine sertçe çarpıp duruyordu. "Senden hoşlanmıyorum."

Elâ gözlerdeki hüznü gördü, derin bir nefes aldı. "Yani hoşlanıyorum ama hoşlanmıyorum. Nasıl desem? Beni sevmeni seviyorum. Çünkü çok güzel seviyorsun. Çok iyi bir arkadaşsın. Yani... Şey... Ya işte Yeşim, bir şeyler, bir şeyler. Ne hissettiğimi bende bilmiyorum tamam mı? Hem... Bana öyle bakmayı keser misin?"

Bin bir duyguyu aynı anda yaşayan Yeşim gözlerini hızlıca kırptı. "Kısacası azıcıkta olsa sevgili olabilme ihtimalimiz var yani değil mi?"

Çağrı kaşlarını şaşkınlıkla kaldırdı. "Sevgili mi?"

Birkaç saniye Yeşim'in parıldayan gözlerine bakarak cümlesine devam etti. "Sen direkt evlenmek istemiyor muydun?"

Yeşim elini çenesinin altına koyup gözlerini kıstı. "Yani şimdi sana nikahı basıp dünyanın en mutlu insanı olmayı bende isterim ama biliyorsun meslekte önemli bir mesele. Biraz daha beklememiz gerek my little boy."

Çağrı derin bir nefes alıp elini alnına koydu. Gözleri Yeşim'in siyah converselerinde dolaşıyordu. "Yeşim bazen senin yüzünden aklımı kaçıracak gibi hissediyorum."

Yeşim gülümseyip kafasını eğdi ve alttan Çağrı'ya güzel bir bakış attı. Genç oğlanın siyah gözlerine baktıkça karnındaki sızı git gide daha da artıyordu. "Ne kadar güzel olduğunu söylemiş miydim?"

Çağrı şaşkınca gözlerini kırptı. Kalbi hiçbir zaman bu kadar çok hızlanmamıştı. "Tavlama numaraların gittikçe daha da seviye atlıyor Yeşim."

Yeşim sırıtıp göz kırptı. "Senin için bir şeyler öğreniyorum işte ciğerim."

Çağrı kendini tutamayıp kahkaha attı. "İçinde bir Anadolu çocuğu yaşattığını biliyordum."

İkisi birlikte kahkahalarla gülerek konuşurken Hakan, Pelin, Esma, Ege ve Derya'nın ağzı içlerine bir güvercin girebilecek kadar açılmıştı. Melisa gülerek konuştu. "Sonunda shipiniz tuttu. Bir parti verirsiniz artık. Üzerinde vişne olan üç katlı pastayı unutmayın lütfen."

Hiç kimse Melisa'nın dediklerini duyamazken Esma ve Pelin aynı anda tepki verdi. "O my Allah!"

"O my Allah!"

Esma ve Pelin çığlıklar atıp birbirinin ellerini tutarak etrafta hızlıca dönerken Derya ve Hakan büyük bir kahkaha atarak çak yaptılar. "Allah'ım bugünleri de mi görecektik? Bunun için kurban keseceğim vallahi."

Ege cebindeki peçeteyi çıkarıp bir o yana bir bu yana oynatarak halay çekmeye başladı. Dizlerini kırıp çömeliyor, hemen ardından zıplayıp hatırladığı tüm halay şarkılarını karıştırarak söylüyordu. "Şemamme şemamme, hey hey, hey hey. Bugün bizim en mutlu günümüzdür ey ahali!"

Melisa onlara akıl hastanesindeki delilere bakarmış gibi dik dik bakışlar atarken Çağrı ve Yeşim çoktan sohbet ederek gözden kaybolmuştu. Her şey çok hızlı ilerliyordu.

Derya kolunu Ege'nin omzuna atıp halay harici tüm danslara benzeyen hareketlere eşlik etti. Hakan kantinden aldığı rengarenk şekerleri karşısına çıkan her öğrenciye hediye olarak verdi. Esma ve Pelin ise mutluluk gözyaşları içerisinde Yeşim ve Çağrı'nın hayatları boyunca yaşadıkları tüm komik ve romantik anıları teker teker sohbetlerine katıp çocuklarını evermiş anne baba gibi gururlanarak anlattılar.

Bugün onlar için tarihi bir gündü ve onlar bugünü doyasıya neşeyle geçiriyordu. Ne de olsa burnu havada Çağrı'nın, 1.55 Yeşim'e gülen gözlerle bakması ve kahkahalarla sohbet etmesi 23 Nisan kadar özel ve musmutluydu.

Ee tabii matematik sınavı olmasaydı her şey daha güzel olabilirdi.

🐣

Gökyüzü'nün Arkadaşları |texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin