yeşimçoban : Benimle evlenir misin
çağrıaksoy: Hayır
yeşimçoban : Tamam
yeşimçoban : Yarın bir daha denerim
çağrıaksoy : Sakın herkesin içinde elinde lahmacunlarla bana evlenme teklifi falan etme
yeşimçoban : En sevdiğin şey lahmacun değil miydi me...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yorumlarınızı okuduğum, yorumlarınızı fazlasıyla sevdiğim ve 31 sayısından kurtulmak istediğim için bölümü atıyorum.
Sayıları rahat bırakın artık manyak insanlar. Nefret ediyom sizden. Ağız tadıyla wattpadegiremiyom ya. Yazmaya üşendiğim için kusuruma bakmayın efenim.
🕊️
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Çağrı gerginlikle limonatasından küçük bir yudum alırken karşısında oturan Yeşim'e yan bir bakış attı. Hiçbir zaman üzerinden çekilmeyen o elâ gözler kalbinin güm güm etmesine yetiyordu. Yanaklarının kızardığını hissederken sözcükleri ağzında yuvarladı. "Biraz başka tarafa mı baksan acaba?"
Yeşim yüzünde oluşan büyük gülümsemesinin farkında değildi. Göz alıcı gülümsemesi Çağrı'nın kirpiklerini titretiyordu. "Ben bir çiçeğim sevdicek, güneşten başkasına bakamam."
Çağrı yüzünü buruşturdu. İçtiği limonatanın zehir olmasını bile diledi. "Of Yeşim. Bu saçma sözleri nereden buluyorsun Allah aşkına?"
Yeşim büyük bir kahkaha atarken Çağrı'nın sinirli, küçük gözlerini görmek onu çok mutlu ediyordu. "Kendim uyduruyorum. Seni izlerken Anadolu'nun ozanı oldum da haberin yok."
Çağrı kırmızı yanaklarıyla elini uzatıp Yeşim'in ağzını kapadı. "Eğer susmazsan kendimi boğarım bak."
Yeşim kendini tutamayıp kıkırdarken Çağrı elini çekip karşısındaki huzur veren yüzü izledi. Denizi manzara edinmiş güzel bir restoranda sakinlik içinde oturuyorlardı. Yüzlerine vuran ılık rüzgar, Yeşim'in kahverengi saç tutamlarına serilen güneş ışıkları ve uzaklardan gelen martı sesleri huzurlu bir ortam yaratıyordu. Çağrı şu an ne hissettiğini bilemiyordu. Farkında olduğu tek şey Yeşim'i izlemenin, onunla vakit geçirmenin kendisini çok mutlu ettiğiydi. Uzun zaman sonra böylesine güzel duygular yaşadığı için ağlayabilirdi. Ah! Gözleri dolmaya başlamıştı.
