27

623 44 41
                                    

Mavi gökyüzünden yere usulca damlayan çiğse Çağrı'nın siyah saçlarının arasında kayboluyordu. Genç oğlanın yüzü, ameliyathanenin önünde bekleyen bir adamınki kadar endişeyle kasılmıştı. Derin bir soluk çaldı sonbahardan. Yere düşen kahverengi yaprağa bakarken içinde büyüyen hüzne engel olamıyordu. Çok büyük bir hata yapmıştı değil mi?

Küçük, siyah gözlerini sıkıca kapadı. Elleri pantolonunun ceplerinde yumruk olmuştu. Çantasının fermuarına takılı, Yeşim'in hediyesi olan, küçük kedi figürü kumaşa sürtündükçe kulak kaşındırıcı bir ses çıkarıyordu ama bu Çağrı'yı rahatsız etmiyordu.

Genç oğlanın göğüs kafesi yükselirken ne kadar dert sahibi olduğu bir kilometre öteden belliydi. Asıl sorunu neydi? Gelecek endişesi mi yoksa kaybetme korkusu mu? Yutkundu.

Yeşim'e her baktığında küçük kız kardeşi gözlerinin önüne geliyor ve o derin gamzeleriyle gülümsüyordu. Kalbi bazen buna dayanamayacak gibi olur, okuldan kaçmak isterdi. Kısa kahverengi saçları, her daim içi gülen çocuk gözleri... Kız kardeşinden farksızdı. Ondan soğumak için küçük bir hareketini bekliyordu ama o hiçbir zaman çocuksu ve nazik davranışlarının dışına çıkmamıştı. Korktuğu zaman ağzından kaçırdığı küfürler bile ondan soğumasını sağlamamıştı. Yeşim küçük, narin bir periden farksızdı.

Ondan hoşlanıyordu. Onunla güzel bir gelecek dahi düşünebiliyordu ama yine de korkuyor ve kabuğunu kıramıyordu. Ya Yeşim'e bir şey olursa? Ya kendisine bir şey olursa? Ya her şey alt üst olursa? Ya değişirsek... Bu dünya da hiçbir şey aynı kalmıyordu. Hiçbir zaman sonsuz mutluluğu yakalayamıyor ve her zaman ölüm ile burun buruna yaşıyordun. Hâlleri böyleyken nasıl Yeşim ile beraber olup ilerideki acılara göğüs gerebilirdi ki? Kendisine de itiraf ediyordu. O dünya üzerindeki en korkak insandı. Her şeyi anlık gelişen hayata ayak uyduramıyordu. Kafasını pencereden çıkaramıyordu.

Narin bir kelebeği titreyen avuçlarında tutamazdı.

Gözyaşları siyah hârelerine bir yıldız gibi serpilirken dudağını dişleyip gökyüzüne baktı ve minik damlaların yüzüne düşmesine izin verdi. Yumuşak bir rüzgar siyah saçlarını karıştırarak yoluna devam ediyordu. Yeniden tüm dünyayı içine çekip yok etmek istermiş gibi derin bir nefes aldı. Hayat bu kadar tehlikeliyken bir ceylanla nasıl yol alacağını bilmiyordu. Bu onun suçu muydu? Artık hiçbir şey bilmiyordu.

Ege dudaklarındaki küçük gülümsemesiyle arkadaşının yanına gelip elini omzuna koydu. "Ağlama korkak tavuk. Her şey olacağına varır."

Çağrı hızlıca bakışlarını yere eğip sulu gözlerini saklamaya çalıştı. "Bari bu sabah beni yalnız bıraksaydın."

Ege somurtup kafasını iki yana salladı. "Kötü gün dostu olduğum için ayaklarıma kapanman gerek. Benim gibi dostlar için insanlar her gün dua ediyor dua."

Çağrı burnunu kıvırdı. "Bende en az senin kadar iyi bir dostum aptal. Bana attığın kazıkları sineye çekmem bunun yeterli bir kanıtı."

Ege gözlerini kısıp yalancı bir gülümseme takındı. "Sağol bir tanecik dostum. Hakkını nasıl ödeyebilirim?"

Çağrı omuzlarını silkti. Ege'nin gelmesiyle beynini ağrıtan düşüncelerden kurtulmuş, rahat bir şekilde yoluna devam ediyordu. "Sadece susman yeterli."

Ege dudaklarına hayali bir fermuar çekip bir buçuk dakika kadar sustu. Ardından dayanamayıp kafasını kurcalayan soruyu dile getirdi. "Oğlum animelerdeki gibi korkusuz, özel güçlü havalı kahramanlar olsaydık her şey çok güzel olmaz mıydı?"

Çağrı bu soru üzerine düşünürken Ege kaldırımın ortasında zıplayıp uçan tekmeler savuruyor ve yumruklarını sallıyordu. Yine bir hayali karaktere tutulduğu belliydi.

Okula gelene kadar Çağrı cesur, güçlü bir süper kahraman olarak uçurumun kıyısında, çatının kenarında, ormanın derinliklerinde Yeşim'i kurtarıyor ve mutlu mesut bir hayat yaşıyorlardı ama tabii bunun ancak bir masal olabileceğinin farkındaydı. Yine de Yeşim'in hayranlıkla dolu, tüm endişelerden arınmış elâ gözlerini hayal etmek çok güzeldi.

Bahçe kapısından içeri girdiklerinde biraz ileriden kendilerine doğru yürüyen Yeşim ile karşı karşıya geldiler. Genç kız evde unuttuğu için bir resim defteri alacaktı. Gözleri sevdiği oğlanın siyah gözleriyle kesişince kalbinin göğüs kafesinin içinde nasıl attığını hissedebiliyordu. Kemikleri sızlıyordu. Derin bir nefes aldı. Her zamanki gibi kocaman gülümsemek yerine düz bir ifadeyle kafasını eğip selam verdi ve yanlarından geçip gitti. Arkasında dumura uğramış iki şaşkın oğlan bırakmıştı.

Ege, Yeşim'in arkasından koşarken Çağrı hareket etmekte zorlanıyordu. Yeşim'in buz gibi soğuk, elâ gözlerini görmek en son bekleyeceği şey bile değildi. Alaska'da buz tutmuş bir gölün en derinindeymiş gibi hissediyordu. Bu hiç iyi değildi. O beyaz kelebeğinin narin gülümseyişine alıştığından şimdi gördüğü ifadeden yoksun dümdüz surat kalbini ortadan ikiye çatlatmıştı.

Elini kalbinin üzerine koydu, başını eğip yürümeye devam etti.

🐣

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🐣

Yeşim nasıl bu çocuktan vazgeçmeye çalışırsın?

İmkansız buuu

Gökyüzü'nün Arkadaşları |texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin