8

1K 65 90
                                    

"Çikolata mı yoksa Çağrı mı deseler, hiç duraksamadan Çağrı derim. İşte onu bu kadar çok seviyorum Melisacığım."

Melisa siyah şalının arasından çıkan tek bir saç telini gözlerini devirerek geri itip derin bir nefes alarak arkadaşına baktı. Okulun yemekhanesinde dört kişilik yuvarlak masada oturuyorlardı. Kendisine tost alan Melisa gıdım gıdım küçük parçalar alırken Yeşim küçük ağzına koca çikolata parçaları sığdırıyor ve dudağının kenarına bulaştıkça diliyle yalıyordu. Eğer konuları Koreli, kendini bilmez çocuk olmasaydı, ona kahkahalarla gülebilirdi.

"O salak oğlanı ne kadar sevdiğin cidden umrumda değil Yeşim. Başka bir konu aç artık."

Yeşim dudaklarını büzdü ve elini kaldırıp yavaşça Melisa'nın omzuna vurdu. "Sevdiceğimle düzgün konuşmalısın biricik arkadaşım. Ya bizim yanımızdan geçerken kulak misafiri olsa ve minicik mi minicik, güzel mi güzel kalbi kırılsa? Hm? Ne yaparız o zaman?"

Melisa baygınlık geçiriyormuş gibi sırtını sandalyesine yasladı ve elini alnına götürdü. "Nasıl bir aşktır bu Yarabbi?"

Derya kıkırdayarak bir sandalye çekip sohbete dahil oldu. Arkasından Hakan, Pelin ve Esma geliyordu. "Çok güzel ve büyüleyici bir aşk bence bu. Bak kesin diyorum, Çağrı daha fazla dayanamayıp sana aşık olacak."

Yeşim'in elâ gözleri mutlulukla parıldarken kocaman gülümsüyordu. Derya, Yeşim'in yanaklarını avuçlarına alıp iki yana salladı. "Şuna bak şuna. Resmen bir köpek yavrusu gibi. Kim buna dayanabilir ki?"

Melisa sert tavrına son verip yanakları kızaran Yeşim'e gülerken diğerleri gelmiş ve sandalyelerine kurulmuştu. Hakan sodasından bir yudum alıp konuştu. "Ah ah! Yeşim ve ben zavallı platonik aşıklarız."

Pelin ve Esma ellerindeki çekirdeği çıtlayıp poşete atarken Pelin sohbete dahil oldu. Sarı saçlarını bu sefer balık sırtı yapmış, açık mavi, yuvarlak gözlüklerini üzerindeki mavi hırkasına uydurmuştu. "Ya hadi oradan. Sen aşktan ne anlarsın? Daha geçenlerde aşk ne yeniyor mu diyen sen değil miydin?"

Hakan gözlerini kaçırıp ellerini ensesinde bağladı. Kahverengi saçları gözlerinin üzerine düşüyor, burnundan elmacık kemiklerine yayılan çilleri ona tatlı bir hava katıyordu. "O zaman yanımda aşık olduğum kız vardı. Ne yapayım? Heyecanlanıp saçmaladım."

Esma kumral saçlarını eliyle omzunun arkasına itip kıkırdadı. "Reyhan'ın buna bakışlarını görmeniz lazımdı. Resmen kız gözleriyle sülalesine küfretti anam."

Pelin, Esma, Derya ve Melisa kahkahalarla gülerken yeni dert ortağını anlayan Yeşim elini Hakan'ın omzuna koyup ovaladı. "Üzülme arkadaşım. Ben daha kötülerini de yaptım ama bak şimdi benim biricik, little boyum bana fotoğraf bile atıyor."

Dörtlü şaşkınlıkla kaşlarını kaldırırken hızla masaya eğilip hep bir ağızdan konuştular. "Çağrı sana fotoğraf mı attı?"

Melisa gözlerini devirip cevap verdi. "Sadece bunun sıkıştırmasından kurtulmak için fotoğraf attı."

Yeşim yeniden arkadaşının omzuna vurup gülümseyerek diğerlerine döndü. "Siz onu dinlemeyin sevgili arkadaşlarım. Bu sefer ki gerçekten bir gelişmeydi. Ben canı gönülden inanıyorum."

Pelin ve Esma gülerek ellerini kaldırıp çak yaptılar. "Sonunda en iyi shipimiz bir gelişme gösteriyor. Hadi hayırlısı Allah'ım."

Derya ellerini semaya kaldırıp dua etti. "Allah'ım bu günleri de gösterdin ya şükürler olsun."

Hakan ise Yeşim'e elini uzatıp kafa tokuşturdu. "Benden olmaz ama senden kesin olur Yeşim. İyi haberlerinin devamını bekliyorum."

Yeşim boynunu dikleştirip elini kalbinin üzerine koydu. "Eyvallah arkadaşım. Herkes sevdiğine kavuşur İnşallah."

Hep bir ağızdan cevap verdiler. "İnşallah."

Melisa aşk konusundan birazdan baygınlık geçirecek gibi hissediyordu. Tam ağzını açacaktı ki yan masalarına oturan Orhan ile göz göze geldi. Orhan hemen gözlerini kaçırırken Melisa sert bakışlarını onun üzerinden çekmiyordu.

Pelin ve Esma hemen durumun farkına varıp sırıttılar. İlk konuşan Esma oldu. "Belki ellerinle dövmedin ama laflarınla bütün iç organlarını yerinden söktün vallahi."

Derya kıkırdayıp önüne döndü. "Bu bad boy ayaklarınla kız tavlamaya çalışıp iğrenç egonu mu yükselteceksin aptal? Ailen seni güzel sevemedi mi ki kızların masum sevgisini kendine istiyorsun? Benimle uğraşacağına aldattığın kızdan gidip özür dile."

Derya'nın ezbere söylediği sözler Melisa'ya büyük bir şaşkınlık yaşatmıştı. "Gerçekten ezberledin mi?"

Derya omuzlarını silkti. "Tabi ki de. O kadar iyi laflar ettin ki ezberlemeden edemedim. Belki bana da lazım olur."

Esma ve Pelin kıkırdayıp kafa salladılar. Hakan ise yukarı bakıp kendi kendine konuştu. "Allah'ım iyi ki bir kızdan bu lafları duymayacak kadar iyi bir çocuğum. Şükürler olsun."

Derya kıkırdayıp eliyle Hakan'ın omzuna hafifçe vurdu. "Aferin aferin."

Pelin ve Esma ise iğneleyici bakışlar atıp dudaklarını büzdüler. Aynı anda aynı tepkiler vermek artık onların ve onları tanıyan herkesin alıştığı bir şeydi.

Yeşim çikolatasını bitirmek üzereyken yemekhaneye giren Çağrı'yı gördü. Kalbi yine hızlı atmaya, karnı ağrımaya başlamıştı. Kelebekler hiçbir zaman onu rahat bırakmazdı. Hızlıca yerinden kalkıp yüzündeki büyük gülümsemeyle seke seke sevdiceğine koştu. Melisa sıkıntılı bir nefes alırken diğerleri sırıtarak onun arkasından bakıyordu. Onlar için okulu çekilebilir kılan şey Yeşim ve Çağrı'nın eğlenceli aşkıydı.

Yeşim, Çağrı'nın dibinde bitip gözlerini hızlı hızlı kırparak gülümsedi. Ellerini önünde birleştirmiş, kendisinden oldukça uzun olan little boyuna boynunu kaldırarak bakıyordu. Bir çocuk gibiydi. "Benim küçük mü küçük, güzel mi güzel, tatlı mı tatlı little boyum nasılsın?"

Çağrı derin bir nefes alıp yanındaki baş belasına baktı. Ege ikisine dudaklarını dişleyerek bakıyor ve kahkahalarını zor tutuyordu. "İyiyim Yeşim. Sağol. Sen nasılsın?"

Yeşim beyaz dişlerini göstererek kocaman gülümsedi. "Senin küçük siyah gözlerini gördüm çok daha iyi oldum sevdiceğim."

Yeşim siyah sweatinin cebindeki, Çağrı'nın en sevdiği olan çikolatayı çıkarıp ona uzattı. "Sana aldım."

Çağrı eğer almazsa Yeşim'in üzüleceğini bildiğinden elini uzatıp çikolatayı kaptı. "Teşekkür ederim."

Yeşim kafasını omzuna eğip tebessüm etti. "Rica ederim."

Birkaç saniyenin ardından gülümsemesini bozmadı ve tekrar konuştu. "Bir kere öpeyim mi?"

Ege daha fazla kahkahasını tutamayıp kendini bir sandalyeye atarken Çağrı'dan saklanıyordu. Çağrı ise zoraki olan gülümsemesini bozup belini eğerek Yeşim ile aynı hizaya geldi. Yüzleri arasında çok kısa santimler vardı ve bu genç kızın kalp krizi geçirmesine yeterliydi. "Öp."

Çağrı'nın fısıltısı Yeşim'in göz kapaklarına ağırlık çöktürdü. Genç kız son kez sevdiceğinin pembe dudaklarına bakabildi ve daha fazla kendini tutamayıp oğlanın göğsüne doğru bayıldı. Küçük bedeni Çağrı'nın kollarına sığınmıştı.

Çağrı göğsünde bayılıp kalmış kıza bakarken zorlukla tuttuğu gülümsemesinin ardından beyaz dişleri ortaya çıkmıştı. Burnuna kiraz kokusu doluyordu. Küçük bir kahkaha atarak kafasını iki yana salladı. "Sana inanamıyorum Yeşim. Nasıl bu kadar sevimli olabilirsin?"

 Nasıl bu kadar sevimli olabilirsin?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gökyüzü'nün Arkadaşları |texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin