𝙸 𝚔𝚗𝚘𝚠 𝚑𝚘𝚠 𝚒𝚝 𝚏𝚎𝚎𝚕𝚜 𝚋𝚎𝚒𝚗𝚐 𝚋𝚢 𝚢𝚘𝚞𝚛𝚜𝚎𝚕𝚏 𝚒𝚗 𝚝𝚑𝚎 𝚛𝚊𝚒𝚗

160 24 13
                                    

FLASHBACK !

Yağmur son hızıyla Seungminlerin evinin verandasına çarpıp düşüyordu. Ellerindeki çantayı büyük bedenlerine sararak koşuşturan insanlar arasında sessizce ıslanan çocuk minicik elleriyle annesinin zoruyla gidip aldığı ekmeği korurken söylendi. Tanrı onun yakarışlarına aldanmayıp yağmurun daha da hızlanmasını sağladı. Botlarını giydiği için az önce yakardığı tanrıya bu sefer şükretti. Seviyordu  fakat arada sövmekten de vazgeçmiyordu. Sorsanız dört dörtlük inançlı bir azizdi. Yakınlardaki tanıdık çiçekçi dükkanına varır varmaz karşısında ona el sallayan yaşlı Finn amcasına eğilerek selam verip yanına yaklaştı. 

''Yine mi ekmek almaya gönderdi seni?''

''Asla vazgeçmiyor. Sigara kullandığımı öğrendiğinden beridir hep böyle.''

Yaşlı adam küçük ama zehir düşünceli olan çocuğa gülümsedi. ''Herkes haylazlıklar yapar Hyunjin. Önemli olan neden yaptığın.''

''Sadece bir anda elimdeydi. Gerçekten.''

''Hoşuna gittiği için aynı hatayı yapmaya devam ettin ve sonucuyla karşılaştın.''

Küçük çocuk kafasını öne eğerek mahcupça sallandı. ''Yine de bıraktığım için ödüllendirmesi gerekiyor.''

''Ah siz gençler'' dedi yaşlı adam. Elinde bir süredir taktığı eldivenden nemli elini çıkarıp kambur beklini tutarak ayaklandı. Kokulu çiçeklerin yanına gidip minik bir tohum aldı eline. Ardından sakin adımlarla saçından gıdım gıdım su damlayan çocuğun yanına yaklaşıp, eline aldığı tohumu uzattı. '' Bu tohumun filizlenebilmesi için sürekli olarak sulamalı ve toprağının nemli olmasını sağlamalısın.'' Elindeki minik tohumu çocuğun eline bırakarak devam etti. '' Bir zaman sonra bakmışsın ki küçücük tohum çiçeğini açmış, kocaman olmuş etrafa mis kokular yayıyor. '' 

''Sence bu tohumun başarısı mıdır? Yoksa senin başarın mı?'' Yaşlı adam kahverengi camlı gözlüğünü düzelterek karşısında, minicik tohuma bakıp hayallere dalan giden çocuğa sordu. Çocuk ise ne cevabı verirse versin yanlış olacakmış gibi hissederken adama kafasını kaldırdı.

''Benim başarım.'' 

''Öyle değil mi?''

''Hem evet, hem hayır.''

''Tohum zaten bir tohumdur. Senin onu sulaman, onun zaten sahip olduğu özelliklerini gün yüzüne çıkarır. Sonucunda ise o artık senin yarattığın eserin olur.''

Küçük çocuk kafasını anlayarak salladığında az çok ne demek istediğini anlamıştı yaşlı adamın. Annesi ona ne kadar çok dikkat ederse o da dikkatli bir şekilde büyür ve öğrenirdi. Hatalı bir davranışında ise bu hem kendini kötü etkiler hem de annesini kötü etkilerdi. Yağmurun dindiğini gördükten sonra Finn amcayla vedalaşarak oradan ayrıldı oğlan. Elindeki küçük tohumuyla beraber. 

FLASHBACK END

Hyunjin, karşısındaki kapanmış dükkana bakarken gülümsedi. Finn amcası onun için öğretmen gibi olmuştu. Annesinden ne zaman dayak yese, ağlayıp koşturarak burnundaki sümükleri, yaşlı adamın aşınmış ceketinin koluna sürter. Yaşlı adam ona sıcacık kucağını asla esirgemez, ağlaması durana kadar küçük çocuğun saçlarını okşayıp sakinleşmesini beklerdi. Kafasını sağa sola sallayıp yoluna devam etti. Finn amcası vefat edeli çoktan 5 yıl olmuştu. Son görüşünden bu yana değiştiğini zaten fark etmişti o buralardan gitmeden önce. Yaşlı adam çökmüş yürüyemez hale gelmişti. Hyunjin ise onu o şekilde görmemek için son zamanlarında çok aksatmıştı. En son gittiğinde ise sadece etrafa bakar ve konuşmaz olmuştu yaşlı adam. Elinde ki küçük tohumun büyüyüp mor bir lavantaya dönüştüğünü göstermeye gittiği gün, aylardır etrafa sessizce bakan adam ufacık bir gülümseme ile sıcacık hissettirmişti Hyunjin'i. Ertesi günü gittiğinde ise, yatağında geçen gün ki gülümsemesiyle buraları terk etmişti Finn Amca.

Someone to Stay / Seungjin, HyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin