𝚃𝚘𝚘 𝚕𝚘𝚜𝚝 𝚊𝚗𝚍 𝚑𝚞𝚛𝚝𝚒𝚗𝚐 𝚝𝚘 𝚌𝚊𝚛𝚛𝚢 𝚢𝚘𝚞𝚛 𝚕𝚘𝚊𝚍

209 25 44
                                    

Lavantalar güzeldir. Sevmeyen az insan vardır. Mor görüntüsüyle insanı baştan çıkaracak kokusu, size farkında olmadan zarar verecek kadar güzeldir. Oysa ki dünya da birçok çeşit çiçek vardır, fakat kokusuna en aşina olduğunuz güzel gelir size. Kim Seungmin içinde aynıydı. Bazı insanlar orkide sever bazıları karahindiba bazıları ise çıtayı aşarak ismini bile bilmediği çiçeği tercih eder. Seungmin ise karanlıkta bile gümüş renkli yaprakları parlayan çiçeği tercih ederdi.  Çiçeklerin anlamını kokularından daha fazla merak eder sürekli araştırır, ama vazgeçemediği tek çiçek olarak kalırdı Lavanta. 

Okulun kapısından geçtiği anda yazın bitişini haber etmeye gelen soğuk rüzgar, Seungmin'in yüzüne vurmuştu. Yaz güzeldi ilkbahardan ektiği lavantalar yazın açardı. Şimdi ise kış geliyor, özenli bir bakım yapması gerekiyordu. Kafasında bu düşünceler ile yürürken eski ama içi sıcacık binanın kapısında sarışını gördü. Olduğu tarafa el sallayan çocuk yüzünden yanakları al al olan yüzünü saklayıp, heyecandan elini sallamaya korkmuştu. Hem ne diye el sallıyordu? Yoksa öğrenmiş miydi? Biraz durduktan sonra, öğrenmiş olsa bile bu kadar normal bir tepki vereceğini düşünmediği için utançtan eğmiş olduğu kafasını kaldırıp ona baktı. 

Kendisine doğru gülümseyerek koşup gelen çocuğu görünce eli ayağına dolanmıştı. Bu kadar hızlı olmamalı, bu kadar hızlı olmamalı, bu kadar hızlı olmamalı...diye düşünmekten başka çaresi kalmamıştı o da ona gülümseyerek elini kaldırdığında, yüzüne sadece sarışının lavantalı  şampuanının kokusu çarpmıştı.  

''Sabahtan beri dışarıda sizi bekliyorum nerede kaldınız?''

''Bugün pazartesi ve senin kantin nöbetin olmadığı için bir dost olarak, dış marketten yiyeceklerimizi aldık.''

''Okul kazanacağına sen kazan.''

Jisung'un herkesi şaşırtan Sokrates savunmasından sonra onu destekleyen Changbin'in sesini duymuştu Seungmin. İçini boşluk kaplamış kafasını kaldırmak için verdiği zorlu savaşa yine yenik düşmüştü. Zaten saçmalıktı. Hiçbir şey olmamış gibi Sarışın'ın onunla konuşması tuhaf olurdu. Bir saniyelik hevesi anında sönmüştü. Birde itiraf edecek gibi mektubu yanında getirmişti. Onunda yeri dolabının altında 6 yıldır biriktirdiği mektupların yanıydı. Gülümsedi ve düşürdüğü kafasını hiç bozmadan yere bakarak sınıfına gitti.  Seungmin binanın içinde ki uğultuları duymazdan gelip ileride ki Müzik sınıfına girdi. Ortam yine enerji dolup taşıyordu o ise asla ayak uyduramayacağı ortam yüzünden derince nefes verip arkalarda ki, en köşede pencere kenarında olan tahta sırasına oturdu ve her gün sola çevirip güneşi izlediği kafasını bu sefer sağa çevirdi. Kapının yanında ki sırada birbirlerinin saçlarını okşayan çift, sınıf dolaplarının önünde dün oynadıkları oyunun özetini geçiren, DSBOOO. Kendilerine havalı olduğunu düşündükleri için bu ismi vermişlerdi. Tabii ki bunu havalı bulan sadece kendileriydi.  Açılımı ise kısaltımı daha da çürütüyor. ''DÜNYANIN SONU BİLE OLSA OYUN OYNARIM.'' Gerçi Seungmin bunu komik buluyordu ne zaman aklına gelse güldürürdü.

Kim Seungmin

Ders matematik ve asla anlamak için çaba göstermiyordum. Sanat Okulunda matematik öğrenmek yeterince saçmaydı. Kafamda pek derste değildi zaten. Sabah ki olaylar sürekli bedenimi tetikliyordu. Rezil olmuştum....çok fena. Nasıl böyle aptal olabilirdim? Senin varlığından bile haberi olmayan birisinden bahsediyoruz. Bu yaptığım saçmalıktı. Umarım kaldırdığım eli görmemiştir. Keşke biraz bile kendime güvenim olsa, sürekli düşük not aldığı İngilizce dersinde ona yardım edebilsem. Özür dilerim lavanta kokulu mektubum bugünde kendimde onun yanına yaklaşma cesaretini bulamıyorum. 

Someone to Stay / Seungjin, HyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin