-𝘞𝘦 𝘢𝘭𝘭 𝘯𝘦𝘦𝘥 𝘴𝘰𝘮𝘦𝘰𝘯𝘦 𝘵𝘰 𝘴𝘵𝘢𝘺-

149 14 21
                                    


''Bunu yaptığına inanamıyorum. Senden nefret ediyorum baba.''

''Ve sende öyle anne. Asla bana inanmadın. Bizim için en iyisi bu değildi.'' 

''Sakin ol oğlum lütfen.''


Nefes nefese uyandığım rüyadan bir süre karanlıkta oturarak beklemiştim. Alnımdan akan terler ise bunu desteklemek için hazırdı. Bilinen şeyleri kafamda tekrara sarmaktan yorularak aşağıya indim.

''Babam nerede?'' Annem bana kuşkuyla bakana dek her şeyin normal gittiğini sanıyordum. 

''Normalde babanı sormazdın. Ama sana cevabını vereyim. Erkenden çıktı evden.'' Önüme tabak iliştirip tostla göz göze gelmemi sağlayarak kafamı okşadı. ''Şimdi o yemeğini bitir ve naş naş.''

-

Seungmin kapıdan çıkarken annesine el sallayarak yola çıktı. Bugün hava diğerlerine göre daha bir sıcak daha bir loştu. Günün en güzel saatini Hyunjin'i görmeye adayan genç tekrar ışıklarda sarışınla karşılaşmayı ummuyordu. Olsun, Tanrı biliyordu. O da Hyunjin'in ne kadar güzel olduğunu biliyordu işte. Sessiz sakin arkasında beklemeye başladı. Saç uçlarının, incecik ensesini kavrayışını, okul hırkasının, uzun omuzlarını nasıl örttüğünü inceledi. Mükemmel bir uyum içindeydi Hyunjin, Arkasındaki genci tekrar kendine aşık edecek kadar hem de.

''Harika görünüyorsun.''

Arkasına döndüğünde tanıdık olan çocuğun kendisine mi yoksa başkasına mı seslendiğini anlam veremeyip bekledi. Karşısındaki ise sadece kafasını başka yöne çevirip hızla karşıdan karşıya geçmek için öne atıldığında kolunu tutan çocuğun suratına bakmamaya yeminliydi.

''Tanrım Seungmin, arabalar geçiyor görmüyor musun?''

''Öylemiymiş? Baksana sen şu işe hahahaa, nasıl olabilir yoktu oysaki (!)''

Kafasını kaşıyan çocuk hala kolunu tutan ele odaklandı. Hyunjin apar topar elini kolunu çekip, üstünü başını düzelttiğinde yeşil ışığın yandığını gösteren alarm ile ilerlemeye başladılar. ''Şu dün tanıştığımız Minho hyung.'' 

''Senden epey etkilenmişe benziyordu.'' Seungmin hızla başını çevirdiğinde inanamamıştı. Kendisiyle bile yeni yeni konuşmaya başlarken nasıl olurda bir başkası hakkında bu kadar rahat konuşabilirdi ki?

''Öyle olduğunu nereden çıkardın?''

''Kim bilir belki de düşüncelerini okumuşumdur. Ne dersin?''

''Ne saçmalıyorsun sen Hyunjin? Çocuk olmayı bırakmadın mı hala?'' Uzaktan gelen Jisung elini kolunu sallayarak Hyunjin ile çoktan alay etmeye başlamıştı. Sabahın erken saatlerinde bu kadar olayın içinden çıkagelmesi Seungmin'i biraz olsa rahatlattığından sessizce uzaklaştı yanlarından. Kendi arkadaş grubuyla zaten eğleniyordu, orada bulunursa ortamın tadı tuzu kalmayacağını düşündüğünden kendini tekrar soyutlamaya karar vermişti. 'Nasıl olsa bir gölgeyim.' Bu cümle gerçeği her seferinde yüzüne tokat gibi çarpmaktan başka hiçbir şeye yaramıyordu. Zaten Hyunjin'in onunla bu denli sohbet etmesi mahcup hissettirirken kendini aştığını düşünüp sessiz olmayı seçmek en doğru karardı. Sırasına geçip kafasını tekrar dışarıya çevirdi. Güneş yukarıdan parlamaya devam ederken, yanındaki hareketlilikle gelenin Jeongin olduğunu gördü. Sabahın bu saatlerinde yüzündeki gülümseme bir hayli kırıktı. Seungmin'in onu izlediğini biliyordu dolayısıyla bir şey yokmuş gibi el sallayıp üstüne çullandı. 

''Günaydın. İyi uyudun mu?'' 

''Hmhm. Peki ya sen?'' 

''Eh. Sanırım fazla korku filmi izledim.'' 

Someone to Stay / Seungjin, HyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin