𝚆𝚒𝚕𝚕 𝚢𝚘𝚞 𝚏𝚒𝚡 𝚖𝚎 𝚞𝚙?

104 16 1
                                    




''Anne?'' Seungmin mutfakta yemek yapan annesinin arkasından sarıldı yavaşça. Annesi bir şey istediğini anlar gibi gözlerini kıstı. ''Dökül bakalım.'' Her şeyi anlayan annesine gülümseyip yanağına öpücük kondurduktan sonra yemek masasına oturdu. ''Şimdi şöyle ki anneciğim. Okulumuz kamp düzenliyor 3 günlüğüne ve yarına kadar formları doldurmamız istendi. Pazar günü de yola çıkacağız. Bende düşündüm ki babamla aramın limoni olduğunu biliyorsun. İkinizin konuşacakları olabilir sonuçta, bu yüzden gitmeme izin verir misin?''

Kadın biraz düşünüp tencerenin kenarına tahta kaşıkta kalan kalıntıları düşürmek için vurup arkasına döndü. ''Benim için sorun yok fakat babana sorman gerektiğini düşünüyorum. '' Seungmin biraz surat asıp annesine döndü. ''Ama anne benim velim sadece sensin.'' Kadın derince nefes verip arkasına döndü. ''Seni tek başıma mı yaptım ben? Annen bile olsam bir babanın olduğunu da unutmaman lazım. Seni büyütürken de tek değildim unutma.'' Seungmin öfleyip pöfleyip annesinin önüne koyduğu sıcak patates yemeğini yemeye başladı. ''En sevdiğim yemeği yapmışsın bakıyorum? Sanırım tek söylemek istediği olan kişi ben değilim.'' Kadın huzursuzca yerinde kıpırdanıp oğluna baktı. İkisi birbirine çekmişlerdi, en ufak hareketlerinde ne istediklerini seziyorlardı. ''Hadi bekliyorum.''

''Seungmin şöyle ki biz babanla-'' Çocuk demek istediğini az çok anlamıştı. Kendisini düşünmeyi bırakmış annesinin gözlerinin içine baktı. ''Bugün mü?''

''Evet bugün konuştuk.'' Annesinin bilmediği gerçeği kendi içinde taşırken epey zorlanıyordu. Ona rağmen annesine asla söylememişti. Üzülür, kendini yetersiz hisseder diye saklamıştı bunca zaman. En korkacağı şey çoktan başına gelmişti. ''Nasıl mutlu hissedeceksen anne.'' Seungmin annesine yapmacıkça gülmüş yemeğine devam etmişti. Çocuğun titreyen dizlerini ne annesi görebildi ne kendisi fark etmişti. Hayır demek istese bile yine sustu yine içine attı. O adamın masum olmadığını biliyordu. Kafasını kaldırıp önünde rahat rahat yemek yiyen annesine baktı. Seungmin'in ses çıkarmasından korktuğu için içindeki yükte kalkmıştı nede olsa. Masadan kalkıp tabaklarını özenlice yıkadıktan sonra annesine dışarı çıkacağını söyleyip sokağa attı kendini. Akşam saatleri bile olsa ayaklarının götürdüğü yerden korkmamıştı. Karşısında Finn Amcasının mezar taşına bakıyordu. ''Merhaba Finn Amca. Bugün nasılsın?''

''Bana sorarsan biraz yorgunum. Büyümek biraz canımı sıktı. Hem sende yoksun buralarda zaten. Kime anlatsam içimdekileri bilemiyorum. Biliyordun ya hani. Babamın meselesini. Annem bugün tekrar birlikte olmak istediğini söyledi Finn Amca, kendisini aldatan insanla tekrar birlikte olmak istediğini söyledi. Keşke, keşke bana verdiğin aklın birazını ona da verseydin. Onun bir suçu yok diyorsundur şuanda evet evet, her neyse. Değişmiş midir babam? Gerçekten affetmeli miyim?'' Mezarın yanına çöküp toprağa oturdu çocuk. ''Söylesene Finn Amca, acıdın mı bana hiç, veya kızdın mı? Böyle bir gerçeği annesine söylemeyip yalandan mutlu eden bir insandan nefret ettin mi hiç? Ben ettim, ediyorum. Sanırım bu duygu kolay kolay peşimi bırakmayacak. Keşke yaptığım ve yapacaklarımdan pişman olmamayı öğrensem.''

''Pişman olmayı öğrenecek misin bilemem ama ölü birisine nasılsın diye sorulmamasını öğrenebilirsin ilk olarak.'' Seungmin karşısında dikilen Sarışına bakıp şaşırmıştı. Duymuş muydu acaba tüm söylediklerini? ''Ne zamandır buradasın?'' Hyunjin saçlarını arkaya atıp korkan çocuğa sırıttı. ''Senden önceden beri.''

''Ne kadarını duydun?''

''Ne kadarını duymamı istediğin kadar.''

Çocuk yerinden kalkıp üstünü başını silkeledikten sonra ona döndü. ''Tanıyor muydun?''

''Yaşlı Finn i kim tanımaz?'' Mezarına bakıp gülümsedi Hyunjin. ''Uzun zaman oldu ama hala inanasım gelmiyor. Sürekli yardım için çağırır zorla iş yaptırırdı bende molada kaçardım. Şimdiyse kendi isteğimle geldiğim tek yer. Şaka gibi.'' Kafasını mezardan çekip çocuğa odakladı. ''Sen ne iş?'' Seungmin de gülümseyerek yanıtladı. ''Lavantalarım dökülmeye başladığı için, bu sefer nerede hata yaptığımı soracaktım.'' Karşısındaki kafasını anladım der gibi sallayıp ellerini ceketinin cebine soktu. ''Yürüyüş yapmak ister misin?'' Seungmin çoktan adımlamaya başlayan çocuğun arkasına yetiştiğinde ikisi beraber neredeyse karanlığın sardığı parkta yavaşça ilerledi. ''Zor olmalı.'' Çocuk soluna bakıp ay ışığında parlayan Sarışına göz gezdirdi. Ne demek istediğini anlasa bile cevap vermek yerine sadece hımlayarak önünde döndü. ''Senin canını sıkan neydi?'' ''Canımı sıktığını söylemedim.''

''Yüzünden düşen bin parça Hyunjin, öt bakalım.''

''Sadece karar veremiyorum, hiçbir şeyde. Yeterince iyi miyim? Üstesinden gelebiliyor muyum?'' Derince nefesini bıraktı. ''İyisin, Hyunjin.'' Hyunjin çocuğa baktığında onunda kendisine döndüğünü gördü. '' Hangi konuda yeterince iyi olup olmadığını bilmiyorum ama bana sorarsan dansında olsun, davranışlarında olsun, yeterince iyisin. Emin ol Kkami ile Finn Amca da böyle düşünüyorlardır. Yoksa kimse gecenin bu saatinde benimle kafa dağıtacak kadar uzun süre kalmazdı. Sen benim için yeterine iyi bir arkadaşsın.'' Hyunjin durup karşısında parlayan gözleriyle içini ısıtan cümleleri kuran çocuğa baktı. Kendini bela makinası sanmasına karşı çocuğun söyledikleriydi. Kendini ilk defa bu kadar değerli hissetmiş şimdiyse kollarını ona sarıp ağlıyordu, mutluluktan. İnce ceketinin altında üşüyen bedenini ısıttı bir süre. Seungmin de hoşnutsuz değildi durumdan, kendisini sarılan çocuğa sarılmış saçını okşamıştı yavaşça. İyi ki dedi çocuk, iyi ki bu gece o mezarlığa gittim. Birbirlerini eksikleriyle sevecek iki insanı yan yana getirmişti ölü adam. Huzurluydu şimdi Finn.

İki genç yüzlerindeki gülümsemeyle Seungmin'in kapısının önünde vedalaşırken son kez konuştular ayrılmadan önce. ''Lavantaların hakkında,

dökülmesini önlemen için yardım edeceğim.'' Çocuk gülümseyip kafasıyla onayladıktan sonra bir kez daha sarılıp evlerine döndü. İkisi de bugün benzer duygularla odalarına gidip yataklarına yattı. Bugün o mezarlıkta iki kişi ölmekten kurtulmuştu. Yarın umurlarında değildi, ondan sonraki günde. Bugün bitmişti sonuçta. Yarını, yarın düşünmeye karar verdi ikisi de.


Hwang Hyunjin'den not:

Kırık kalbimi onardığın için teşekkürler. Bunu tekrar yapar mısın?

Someone to Stay / Seungjin, HyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin