20.Bölüm: Kaderin Çizdiği Yol

132 6 3
                                    

Ho Ho Ho birileri zamanında mı yetiştirdi ne? (Bununla övünüyor olmam da tuhaf ya neyse artık idare ediverin beni de)

Bu arada bu bölümde anlatmam gereken şeylere başlayamadım bile ama tek başına bu kısım da normal bir bölüm kadar uzunmuş zaten. Hatta biraz daha uzun. O nedenle bu tekrar gibi olan kısımlar bir sonrakinde bitiyor ancak ama iyi yanından bakmak lazım, bölüm sayısı artıyor. İlk bölümü geçen yıl 4 Martta yayınlamışım. Bu da demek oluyor ki sona biraz daha yaklaştım (=hikayeye başlarken asıl yazmak istediği kısıma daha yeni geldi ama devam ederse bozmaktan da korkuyor.)

Tamam sustum.

20.Bölüm: Kaderin Çizdiği Yol

Romanların Aksine Gerçek Hayatta Kurgu Hep  Eksik Kalır - Bölüm 2

-"Ciddi misin?" Bomba dediğinde açıkçası daha başka şeyler düşünmüştüm. Evlenmek? Yurt dışına yerleşmek? Pornoya başlamak? Ama böyle bir durumda sanırım babasının daha çok sarsılmış olması mantıklı. Sonuçta adam yıllardır büyük oğlunu vazgeçirmek için çabalarken şimdi küçük oğluyla da uğraşmak zorunda kalacaktı. "Peki sonra ne oldu?" ardından masal çocuğuna dönüş yaptım.

    -"Evet, ciddiyim. O gece babam başka bir şey demedi. Sessizce masadan kalktı ve odasına çekildi. Ortalığı boş bulunca ben çektim kenara. Benimki gibi idealist bir neden bekliyordum açıkçası ama o sadece abisinin yolundan giderse yanlış yola sapmayacağını söyledi. Bu da bir bakış açısı sanırım." Son cümleyi kendisine söyler gibi sessizce söyledi. Bana kalırsa arkasında başka bir sebebi olmalı. En azından bir yan düşünce. Yıllarca aynı tartışmanın içinde kalmış biri böyle bir karar vermeden önce derinlemesine düşünmüş olmalı, değil mi?

   -"Peki sonra ne oldu? Baban kabul etti mi?"

   -"İşin komik tarafı da burası zaten. Tüm bunları üniversiteye kaydolduktan sonra söyledi. Babamın itiraz edebileceği pek bir şey kalmamıştı yani. Şimdilerde babam yeni bir çocuk lazım bana diyor, şakasına mı bilemem artık."

   Son söylediğine ikimiz de güldük. Ardından birden sessizleşti.

    -"Yoruldum. Daha söyleyeceklerim var ama. Beklersin değil mi?"

   Başımı yerleştirdiğim göğsünden ayırdım ve hafifçe yukarı kaydım. Yanağını öptüm. "Ben ninni söylemeye karar vermeden uyu biraz. Yoksa hayatının pişmanlığını yaşarsın."

   Gözlerini kapattı başını göğsüme yaslayarak bana sarıldı. Eğer bir iki saniye daha açık kalsalardı gözümden kaçan yaşları yakalayabilirlerdi. Ben eski güler yüzü istiyorum. Ben o neşeli gözleri görmek istiyorum. Ben o bir an yerinde duramayan, yorulmak nedir bilmeyen adamı istiyorum. Burada oturup ne olacak diye düşünmeyi değil. Dağları devirebilecek o özgüvenli adamın gözlerindeki endişeyi değil. Bir şeyler... Birileri...

   Ne kadar kendi mahzenimde kıvrandım bilmiyorum. Bir süre sonra içim geçmiş benim de. Gözlerimi tekrar açtığımda güneş vedalaşıyordu bulutlarla. Yavaşça doğruldum ve etrafıma bakındım. Odanın bir köşesindeki yemek tepsisine yöneldim. Yatağın yanına yemeklerle gelip yerleştiğimde artık uyandırmama gerek kalmamış olan bir hastam vardı. Tepsideki bardağı düşürmem ya da koca yatağı görmeyip kendisiyle havada buluşmamızın bunda hiçbir etkisi olmadığına eminim. Düşen bardağın peşine çığlık da atmadım. Hayır, sadece uykusunu aldığından uyandı o.

   Tuhaf bir sessizlik eşliğinde yemeğimizi yedik. Yemekten sonra esnerken yakaladığımdan ona uyumasını söyledim. O dediğim gibi yaparken ben bir daha uykuya dalamayacağımı bildiğimden hastanede dolaşmaya başladım. Ziyaret saatinin dolmasına bir saat vardı. 'Ama ben gitmek istemiyorum.' diye sızlandım içimden. Sonra sızlanmanın bir işe yaramayacağına karar verip danışmaya indim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 15, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kalbimin KanatlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin