7.Bölüm: Gözlerin Görmediği Yerde

210 13 9
                                    

Noaki

-6 ay önce-

   “Noaki! İşte ihtiyacım olan insan. Şimdi bana dönüyorsun ve önlüğünün yanında olduğunu söylüyorsun.” Diyerek yanımda bitti en yakın arkadaşım. Ah, bu bakışı biliyorum. Kesin yine bir şeyler peşinde. Başını belaya sokmaktan hiç sıkılmıyor.

   “Dolaba kadar gelirsen yanımda var. Ama ne yapacaksın ki önlüğü? Bugün labda yok. Yoksa yanlış mı biliyorum. Geçen de aynısı olmuştu. Oturmuş amfide bekliyordum. Kimse gelmeyince işkillendim, bir bakayım dedim. Meğer biyofizik labı varmış. Şu biyofiziği de hiç anlamıyorum zaten. Bir de şu gece programını sunan adamı. Adı neydi sahi? İsimler konusunda oldukça kötüyüm, biliyorsun.” Ben kendi kendime konudan konuya sıçrarken dolapların yanına geldik.

   “Hop, ağır ol kaptan! Bazen seni takip etmekte zorlanıyorum. Hadi şu bazeni her zaman yapalım. Biliyorum, lab yok. Kız arkadaşım geçerken uğrayacak da azıcık havalı görüneyim dedim.” Gevezeliğimi yüzüme vurmasa olmaz. Ben bilmiyorum sanki!

   “Merak etme, beyninin yerini alan boşluk sağ olsun yeterince havalısın. Ayrıca sen benim konu değiştirmemden hızlı sevgili değiştiriyorsun.” Bazen bu çocuk bana neden katlanıyor anlamıyorum.

   Böylece ana amfiye, birinci sınıfların oryantasyonunun (yn/ Yönlendirme. Sene başında okulu, sistemi vb tanıtmak için yaptıkları konferans.) yapıldığı yere, yollandım. Kendi kulübümüm tanıtım broşürlerini dağıtacaktım.

***

   “Evet, aynen söylediğiniz gibi.” sabrımın sonundayım artık. Sabahtan beri bu soruyu soran milyonuncu kişi. Kendi içimde bir kez daha aynı soruyu soracak talihsiz için çeşitli işkence yöntemleri düşünürken önümden geçen küçük çocuğun etkisiyle tüm dikkatim dağıldı. Bir şeyler yapıp onunla tanışmalıyım! Ne yapsam? Ne yapsam? Ne yapsam? Ne yap- Kulüp!

   “Ah, merhaba. Ben Naoki. Kulübümüze katılmak ister misin?” içimde attığım çığlıkları yok sayıp yüzüme güven verici olmasını umduğum bir gülümseme yerleştirdim.

   “Sanırım düşünebilirim. Şunlardan bir tane alabilir miyim?” diyerek broşürlere uzandı. Yüzündeki gülümsemeyi görünce kendikimden utandım. “Bu arada ben de Toru.”

   “Güzel isim. Kulüple ya da okulla ilgili bir sorun olursa beni bul. Nerde olurum bilmiyorum ama etrafta sık dolanırım. Mutlaka görürsün. Benden sık göreceğin tek şey kampüsün kedileridir herhalde. Her öğrencinin peşinde en az bir tane var!” dedim kendi çenemi tutmaya çalışarak. Beynimle ağzım arasına fren sistemi yerleştirmeliyim. Sistemin şeklini tasarlarken birden gözlerine kilitlendim. Kendi gibi kibar ve minik gözleri var. Çok güzel. Göğsümde bir şeylerin eridiğini hissediyorum.

   Ben ona bakarken o hafifçe el sallayıp uzaklaştı.

   “Naoki! Önlüğünü getirdim. Çok işe yaradı, arada sen de denemelisin. Hey! Sen nereye bakıyorsun?”

   “Az önce dünyanın en güzel şeyini gördüm ve tam burada gözden kayboldu.” dedim onun gittiği yönü işaret ederek.

   “Oooo! İlk görüşte aşk diyorsun yani.” Dedi tek kaşını kaldırarak. Cidden bunu nasıl yapıyor? Sonra kendi şakasına gülmeye başladı. Bu arada ciğerlerindeki tüm nefesi bitirdi ve gülmekle boğulmak arasında sesler çıkarmaya başladı. Bu kadar komik olan ne?

   Başımı sallayarak cevap verdim: “İlk görüşte aşk diyorum.”

   “Bekle, sen ciddisin!” inanmaz gözlerle bana bakıyordu. Tekrar başımı sallayarak onayladım ve eşyalarımı toplayarak standı terk ettim. Şu an düşünmek istediğim tek şey o. Ve nasıl tek bakışla ona aşık olduğum.

Kalbimin KanatlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin