17|"Önce umutların sonra hayallerin sonra sigaran ve en son hayatın.."

2.8K 264 1.3K
                                    

Selaaaam minik kelebeklerimm, ben geldim nasılsınız bakalım??

Artık dört günde bir bölüm atma nedenim bölümleri daha da uzatmış olmam bu bölüm şimdiye kadar ki en uzun bölüm oldu (sekiz bin kelimecik kadar znbxbxx) o yüzden sizi azıcık bekletiyorum bir de fantastik bir fic yayınlayacağım onu yazıp düzenliyorum öyle yaniii nxbsnnsns

Bir de kitaba karşı olan ilginizi mi kaybettiniz? Yorum yapanlar yapmayı bıraktı eğer kitabı seviyorsanız lütfen bunu belli edin snxbsnns yoksa yazma şevkim gelmiyor, bilirsiniz uzun bölüm yazmak zordur ve ben sizin için uğraşıp vakit ayırıyorum buna, daha önce istemedim ama yorum yaparsanız beni çok çok çok mutlu edersiniz ( ˘ ³˘) fazla konuştum ben kaçar

Şimdilik bu kadar size keyifli okumalar diliyoruuuum 💜

-------------

Dudaklarımı, dudaklarından ayırdığımda, gözleri şişip, kızaran dudaklarımdaydı. Baş parmağını dudaklarıma bastırıp okşamaya başladı. Sıcak nefesi ciğerlerime nüfus ediyor, kalbimin odacıkları durmaksızın kan pompalıyordu. Sessizliği paylaştığımız saniyeler yerini dakikalara bıraktığında cesaret kanımdan çekildi ve utanç duygusu dalga dalga gün yüzüne çıktı.

"Bunu anın büyüsüne kapılıp yaptığını biliyorum. Normal şartlarda beni öpmeyeceğini de.... Şimdi kendini kötü hissetmene gerek yok. Böyle bir an yaşanmamış gibi yapabiliriz." dedi kısık bir sesle. Öyleydi. Anın büyüsüne kapılıp, önünü ardını düşünmeden öpmüştüm onu. Yerden destek alıp ayağa kalktım.

"Şey..... Çalışmalarını gösterecektin bana." dedim konuyu değiştirmek için. Yanaklarım ala boyanmıştı. Ayağa kalkıp elini belime koydu. Beni beraberinde odadan çıkarırken "Geç oldu artık, uyu sen. Başka bir zaman gösteririm." dedi. Asansöre doğru ilerlediğinde elimi koluna koydum. "Merdivenlerden inmek istiyorum."

"Kapalı alan korkun mu var senin?" diye sordu.

"Yoo. Sadece hareket etmek istiyorum." dedim, kaçamak bakışlarla inanıp inanmadığını kontrol ettim. Yüzünde şüpheci bir ifade vardı.

"Gel." dedi merdivenlerden inerken. On sekiz basamağı inip alt kata indik. Kaldığım odanın önüne geldiğimizde kapıyı açıp girmem için geri çekildi. Odaya girdiğimde gözüme çarpan şey yatağın sol yanında duran mini buzdolabıydı.

"İçecek falan var. Canın bir şey istediğinde söylemiyorsun malum. Hazır tost falan da var. Geceleri acıkırsan yersin." dedi. Çekiniyordum birilerinden bir şey istemeye. Yatağın üstündeki birden fazla markaya ait sigara paketi, çakmak ve bir paket vardı. Bu kadar ince düşünmesi hoşuma gitmişti.

"Hangi markayı içtiğini bilmediğim için her birinden aldım."

"Beni, benden iyi tanıdığını söylemiştin?" dedim ima ile. Hala beni uzun zamandır takip ettiği gerçeğini kabullenemiyordum. Saf biri değildim asla. Bana karşı boş değildi. Aşık değildi ama beni önemsiyordu. Güzel sevmeyi beceremiyordu ama deniyordu. Jeongguk ne yapmaya çalıyordu?

"Dışarıda içmezdin hiç. Evinin içini de gözlemedim herhalde."

Doğru, sigara kokusu üstüme işlemesin diye dışarıda içmeyi sevmezdim. Evde içip gün sonunda duşa girip temiz hissederdim kendimi.

"Bu durumu kolay kolay kabullenemeyeceğim galiba. Neden en başından anlatmadın?" diye sordum yanaklarım kızarırken. Yatağa oturmuş, onun da oturması için yatağa elimle iki kere vurmuştum. Vücudum çok üşümüştü fakat içim alev alev yanıyordu.

"Söyleseydim ne yapardın?" diye sorumu soruyla cevapladı.

"Soruma cevap vermedin?" dedim usulca.

Moarte | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin