Çarşıdan eve geldiğimde annem yemek yapıyordu. Hemen yanına gittim.
-Kolay gelsin hanım hatun.
-Hoşgeldin prenses,nerelerdeydin şimdiye kadar? Ben size çok gezmeyin demedim mi?
-Ya kızlar yemekten sonra biraz dolaşıp mağazalara falan bakalım dediler,ben de kıramadım.
-İyi peki bir daha bu kadar geç kalma ama.
-Tamam tamam sultanım sen yeter ki iste.
-Yağ çekme,hadi git biraz ders çalış. Sınav haftası sabahlama.
-Yardım edeydim?
-Ben yaparım başka zaman yardım etmezsin ders çalış deyince mi yardım edesin tuttu?
-Yok canım ne alakası var? Aman neyse yardım da istemiyorsun ben gidiyorum.
-Telefonu masaya bırak. Tableti kapatıyorsun.
-Ay anne iyice dikdatörleştin ha.
-Siz bundan anlarsınız ancak. Abin de böyleydi gevşek bırakınca kitap yüzü açmaz oldu.
-Abim ne ara girdi sohbete ya? Hem anne abimin de hakkını yeme ikinci sene çok çalıştı ve bak şimdi Marmarada işletme okuyor.
-Aman hemen de abini koru zaten. Bak yine lafı dolandırıp ders çalışmayacaksın değil mi? Betül,kızım bak sende abin gibi bir sene kayıpla başlama üniversiteye şimdiden çalış ki seneye daha az konu açığın olsun.
-Tamam anne ben gidiyorum.
-Yemek yiyecek misin?
-Ne zaman yersiniz?
-Yatsıdan sonra işte.
-Yerim birşeyler.
Odama giderken sınav haftasına bir hafta kaldığı geldi aklıma. "Ooff kesin İngilizce'den çakıcam ya." "Dersi dinlemezsen çakarsın tabi,git bari konulara bak." kendi kendime konuşup cevap verirken hepten sıyırdığımı düşünüyordum. Hayır yani niye iç sesim annem gibi konuşuyordu?
Masamın üzerine kimya kaynak kitabını soru bankasını defterimi ve ders kitabını koydum ve iyice yayıldım. Öyle ki biran kendimi masaya sarılmak üzereyken buldum.
Birkaç konuya çalışınca beynim hata vermeye başladı. Bu daha çok internete bağlanamadığımda "Çevrimdışısınız" sözü gibi. Beynime bağlanamıyorum.
Yemek için çağırınca annem hemen kalktım masadan. Kurumuşum resmen. Sofrayı mutfaktan oturma odasına taşıdık. Babam da gelmiş.
-Hoşgeldin baba,ders çalışırken duymamışım geldiğini.
-Hoşbulduk,çıkmıyorsun ki o odadan.
-Ders çalışıyordum.
-İyi neyse dersler nasıl?
-İyi idare ediyoruz.
-Sınavların sonuçları belirleyecek ne kadar idare ettiğini.
-Çalışıyorum valla.
Yemekten sonra yine biraz daha çalıştım. Sonra da yarın okulun olmasına üzülerek yattım.
Gece biranda gözlerim açıldı. Sanki ölmüşüm de tekrar uyanışım gibi. Saat daha bir buçuk gibiydi. Odanın kapısının hemen yanında asılı olan saate yansıyan ışık saati görmemi sağlarken,annemlerin de hala uyumadığını gösteriyordu. Bu saatte niye ışıkları açık bunların?
Ses çıkarmamaya çalışarak odadan çıktım. Lavaboya gltmekti amacım ama annemin sesi biran duraksamama sebep oldu.
-Yine aradı Abdullah. Hep aynı şeyi söylüyor. Korkuyorum çocuklara birşey olur diye.
-Korkma,birşey yapamaz Allah korur onları inşAllah.
-İnşAllah,ama ben sürekli huzursuzum.
-Zaten o da senin huzurunu kaçırmak için böyle yapıyor.
-Bazen sesi çok farklı geliyor. Delirmiş gibi. Ah nasipsizim benim. Ne kadar uğraştıysam olmadı.
-Onun kalp gözü kapanmış,hadi uyu artık.
Sesleri burada iyice kısılmış duyulmaz olmuştu. Ben de onlara farkettirmeden odama geri döndüm. Lavabo falan hikaye olmuştu. Şuan asıl önemli olan annemi kim arıyor ve korkutuyordu? Üstelik babamda bu kişiyi biliyor ama birşey yapmıyordu. Kendine değil de bize bir zarar gelmesinden korkan anneme farkettirmeden bunu öğrenmek istiyordum. Ama nasıl. Acaba ben mi çok saftım? Yine aradı dediğine göre daha önce de aramış ve ben hiç rast gelmedim. Bunları düşünerek ve plan yaparak uyuya kaldım. Yarın bazı şeyleri öğrenmeliydim. Bu durumun annemin ailesiyle bir alakası olduğu ihtimali gözlerim kapanmak üzereyken aklıma geldi,bunu sabah hatırlamayacaktım.
Sabah alarmın sesiyle uyandım. Kalkıp hazırlandım. Okulun kıyafeti serbestti. Bir tunik-pantolon-şal üçlemesiyle çantamı alıp mutfağa gittim. Birkaç birşey atıştırırken yine geceki konuşmayı düşünüyordum. Annemin telefonundaki işlem kayıtlarına bakmalıydım. Birşey yapacağımdan değil ama merak işte. Öğrenmek istiyordum.
Okula gittiğimde kızlar şaşkınca bana bakıyordu. Servisi kaçırmadım ya ondan. Haftada üç gün servisle geldiysem bir gün kaçırıyor,bir günde zar zor yetişiyordum. Aslında okul bize yakındı ama babam yollarda sürünme diyerek servise vermişti. Yürümeyi seviyordum ama kışın okulun etrafı toprak olduğu için çok sorun olurdu.
İlk ders matematikti ve uykum vardı. Kafamı sıraya koydum ama birkaç dakika içinde hocanın gelip kaldıracağını biliyordum. Nitekim öyle de oldu.
-Zeynep,uykunu almadın herhalde gece?
-Pek uyuyamadım.
-Kaçta yattın?
-Erken yattım ama uyuyamadım.
-Bir sorun mu var?
-Yok hocam.
-İyi o zaman teneffüste uyu,şimdi dersi dinle.
Kafamı sallayıp tahtaya baktım. Geometri güzeldi de şu denklemler falan labirent gibiydi. Çıkamıyordum bir türlü içinden.
Matematik bittiğinde ayılmıştım. Normal bir okul gününden sonra eve giderken servis o kadar yavaştı ki tekrar uykum geldi. O derece ki kafamı cama yasladığımda çarpmıyordu. Telefonum titreyince biraz ayılıp mesaja baktım.
Gönderen:Elif apa
-Betül bize gel annen de bizde gün var sıkıldım.
Gün var. Bu demek oluyor ki annemiz yaşında teyzeler var. Bu da bu teyzelerin gelin bakıyor olma olasılığına çıkıyor. Çok tehlikeli. Ama bir de şöyle bir yön var;Elif abla süper pasta tatlı yapar ve ben açım. Evet karar verildi: tüm tehlikeleri göze alıp o pastaları yiyeceğim.
Zaten çarpraz apartmanda oturuyorlar servisten inince direk oraya geçtim. Kapıyı Elif abla açtı.
-Çok kadın var mı?
-On kişiler.
-Kaçı gelin arıyor?
-Tam sayı veremem ama üçü baya belli etti. Yalnız iki tanesinden de çok şüpheliyim.
-Kurtlar sofrasına kuzu davet ettin ha abla?
-Ben de kuzuyum. Belki seni daha çok beğenirler.
-He beni yiyorlar hazır Betül de arada kaynasın dedin? Hiç yakıştıramadım.
"Betül! Kız neredesin gel bir içeri."
Sevilay teyze çağırınca kurtların önüne kuzu kuzu çıktım.
-Esselamun aleyküm hanımlar.
-Ve aleykümesselam.
-Hoşgeldin.
Selamımı alıp da hemen şöyle bir röntgenimi çeken kadınlardan birinde takıldım. O da takılmıştı. Yandığımın resmidir. Bu dünkü kadındı. Hani görmeye gelip de Elif ablaya yolladığım.
-A Betül kızım?
-Efendim Zehra teyze?
-Siz tanışıyor musunuz?,diye soran Sevilay ablaya döndüm.
-Dün sizin evi bulmaya çalışırken tanıştık.
-Evet sağolsun kızım,yanlış eve gidecektim az kalsın.
-Ya,neyse kızım sen git bir çay getir bana.,diyerek bana bakan annem 'Yanlış eve mi,yoksa bize mi geliyordu?' türü bir bakış attı. Hiç kusura bakma anacım turşumu kuracaksın benim.
Mutfağa gidip annemin çayını doldurdum. Çayı verirken birkaç kadının şöyle bir baktığını da kaçırmadım. Ya hu okuldan geldim be. Okuldan! Okuyorum ben! Hani lise,daha reşit bile değilim.
Tekrar mutfağa dönüp tüm bu bakışları göze aldığım pastalara gömüldüm.
-Eline sağlık,yine döktürmüşsün. Ee kayınvaliden beğendi mi? O değilde onun burada işi ne?
-Afiyet olsun. Dün annemle muhabbeti baya ilerlettiler annem de bugün buraya çağırdı. Ve o benim kayınvalidem değil. Çok istiyorsan..
-Aman kalsın. Zaten bu bakışlara sırf bu pastalar için katlandım.
-Haha bak ben diyorum bu kadının bende değil sende gözü var.
-Babam vermez ki,diyerek sırıttım.
-He ya,gerçi beni de abimler vermez babamdan önce.
-Valla benim abimin haberi yok bu iki olaydan. Yoksaaa. Aman neyse. Ee nasıl gidiyor?
-Valla ne diyeyim? Bir yandan üniversiteye hazırlanıyorum bir yandan da ciddi ciddi arttı şu görücüler.
-Birine annen he demeden önce kazan da okuyorum de bari.
-İşte daha aylar var,korkuyorum.
-Abilerine söylesene.
-Nasıl söyleyeyim? Abi bana görücü geliyor mu diyeyim. Önce beni döverler sonra isteyeni.
-Seni niye dövüyorlar?
-Bilmiyorum. Ama bir daha dışarı çıkmama izin vermezler öğrenirlerse.
-Yok artık.
-Ya işte bir garipler ya.
-Aman neyse. Kısmetse kazanır kurtulursun.
-İnşAllah.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMTİHAN
Teen Fiction"Hemen oradan kalk minik yobaz! Yoksa ilk günden hayatta unutamayacağın kötü şeyler yaşamak zorunda kalırsın." Şaşkınca Ona bakarken zaten yaşayabileceğim kadar kötüsünü yaşadığımı ve Onun bana daha fazlasını yaşatamayacağını düşünüyordum da O bilmi...