"Bugün dünün aksine fazla göz kamaştırıcısın."
Bu lafıyla öylece kalakalmıştım. Ne dediğini gayet iyi duymuştum. Ama duymamış gibi yaparak "Anlamadım" dedim. O da duyduğumu biliyormuşcasına sırıttı ve gitti. Tuna Güner bana iltifat mı etmişti ? Hem de bana bu kadar gıcık olmuşken. Şaşkın şaşkın sınıfa ilerliyordum. Birisi koluma girmişti. Bu Ayça'ydı. Bizim sınıftan değildi. Samimi de değildim. Şaşkınlığıma bir şaşkınlık daha eklendi.
-Kantinde Tuna Güner'le konuştuğunu gördüm. Tanışıyor musunuz?
-Çok değil. Kuzeni sıra arkadaşım. Neden sordun ?
-Sevgilisi var mı acaba yaaa... Çok taş çocuk. Dibim düştü.
"Sınıfa gitmem lazım,ders zili çaldı." Diyerek kolundan çıktım. Şu kızları anlamıyordum doğrusu. Nesini beğeniyorlardı Tuna Güner'in. Tamam karizması fazla iyi ama çok havalı ve sinir bozucu. Ona kimse katlanamaz.
#
Sınıfa girdiğimde ders zili çalmıştı. Öğretmenden özür dileyerek yerime geçtim. Nilay'a suyunu uzattım. Uraz da suratına hiç gitmeyen bir ifade takınarak "nerede kaldın?" Diye söyleniyordu. "Önüne dön hoca kızacak şimdi." Diyerek onu susturdum. Gizem diğerlerine çaktırmadan "telefonuna bak" işareti yaptı.
Petito'm: bir şey mi oldu lan?
Ben: birazcıcıkcık :)
Petito'm:çıkışta eve gitmek yok bizim cafede takılıyoruz ona göre sonradan mızıklama.
Ben: kızım abartma be çok önemli bir şey değil.Tuna'nın bugün bana yakın davranması bende bay bilinmeyen numara konusuyla ilgili şüphe uyandırmıştı. Bu düşünceleri aklıma getirmeyecektim. Ama istemsizce aklıma geliyordu işte. Belki de Tuna'nın o afişe adının yazıldığından haberi yoktu. Ya da biri bilerek onun adını vermişti. Tuna'yla uğraşmak isteyen biri...
Çıkışta Gizem'in zoruyla Komşu Cafe'ye gittik. İkimizde birer kahve söyledik. Benden hemen olanları anlatmamı istedi. Bende anlattım. Ağzı kocaman açıldı. "Senden etkilendi bence." Ne saçmalıyordu bu kız. "Saçmalama kızım ne etkilenmesi daha dün nasıl davrandığını gördün ?" Daha sonra konuyu değiştirerek Uraz'la ilgili sorular sormaya başladım. Nilay'ın gelişi canını sıkmışa benziyordu. Uraz'ı seviyordu ama kendine bile itiraf edemiyordu. "Ben bir ara sizin aranızı yapacağım" dedim kendi kendime. Bende Gece Yalın'sam bu işi halledecektim. Burak'la ben kavuşamamıştım bari onlar kavuşsunlar diye düşünüyordum.
Bir müddet daha cafede oturduk. Bugün Gizem'in dershanesi vardı. O benden ayrılıp dershanesine gitti. Bense son sınıf olmayı zerre umursamıyordum. Nasıl olsa başaramam diye daha çalışmaya başlamamıştım bile. Dershaneyi ekip duruyordum. Haftaya giderim diyerek kendimi kandırdım. Tam artık gitmeliyim diye düşünürken içeriye Tuna Güner girdi. Şaşırmıştım. Onun daha havalı mekanlarda takılmasını beklerdim. Zengin olduğu her hâlinden belliydi. Üstelik okula arabayla gelen sayılı kişilerdendi. Beni gördüğünü düşünmüyordum ki bana doğru göz kırptı. Surat ifadem hoşuna gitmişti sanırım. Hafifçe sırıttı. Kalabalık bir grubun olduğu masaya gitti. Benimde bakışlarım masaya yöneldi. Yaklaşık 15-20 kişi vardı. Erkekler kızlardan fazlaydı ve çoğu yakışıklılıktan ölecek dereceydi. Kızlarda çok güzeldi. Tuna'nın geldiğini görünce sarışın bir kız ayağa kalktı. Sarıldı ve boynuna bir öpücük kondurdu. Tuna ise ifadesiz bir şekilde duruyordu. Erkeklerin hepsiyle tokalaştıktan sonra baş köşeye oturdu. Anlayamıyordum. Bu çocuk Ankara'dan İzmir'e yeni gelmemiş miydi ? Ne ara bu kadar çok arkadaşı olmuştu ? Hepsini tanıyor gibiydi. Bu çocukla ilgili kafamda bir çok bilinmeyen şey vardı. Her şeyi öğrenmek ve kurtulmak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Islak Kelebek
RomanceYüreğim ilk defa böyle sevmişti. İlk defa böyle kırılmıştı. Ve ilk defa çaresizliği tam anlamıyla tadıyordu. Sonra o geldi. Tek tek sardı tüm yaralarımı kendi yaralarıyla birlikte.