V.KAVGA

623 37 21
                                    

        Damarlarımdaki her bir kan hücresi ''akmayacağız'' diye direnişe geçmişti sanki. Ellerimin buz kestiğini hissettim. Eğer şimdi bu halimin resmi çizilseydi yüzümü bembeyaz yapmaları gerekirdi. Ted'i gözetlemeye çalışarak yanlış kabloyu kesmiştim. Patmalaya hazır bu bombanın yanında kalamayacağıma kendimi inandırıp ayaklarımı yürümeleri için haraket ettirmeye başladım. Her adımda daha da hızlandım ve koştum. Tabii ki bunlar en fazla otuz saniye içinde oldu. Ted arkadan kıyafetimin yakasının içine parmaklarını sokup formamı tutmuştu. O kısacık anda vücudum sanki mümkünmüş gibi daha da buz kesti. Ayaklarım yerden hafifçe yükseldi. O an dışarıdan çok komik görünüyor olmalıydım. Küçük kız çocukları gibi -ki hala bir çocuktum- ayaklarımı bir o yana bir bu yana sallamaya başladım. 

''Nereye gittiğini sanıyorsun?''

Başımı onun olduğu tarafa çevirebildiğim kadar çevirdim. Sadece gözlerini görebildim. Kıpkırmızıydılar. ''imdat!'' diye bağırsam biri beni duyar mıydı?

Sanki aklımı okumuş gibi ''Bağıracaksan boşuna zahmet etme bebeğim.'' dedi. Bu bardağı taşıran son damla oldu. Daha fazla çırpınmaya başladım ve ''Bırak beni seni kırmızı gözlü fare!'' diye bağırdım.

Sert bir şekilde yere düşüp şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. Bunu beklemiyordum. Ayağa kalktım ve üzerimdeki tozları silkeledim.

''Benden ne istiyorsun? Açıkça söyle.'' Yüzüne bakmaya cesaretim kalmasa da gözlerimi ona çevirdim. Çarpık bir gülümsemeyle bana bakıyordu. 

''Sen benden ne istiyorsun? Dur, sen söylemeden cevaplayayım: Bilgi.'' dedi Ted. ''Sana istediğini vereceğim ama bir şartla.''

''Hayır, yanlış düşünüyorsun. Senin bahsettiğin olay beş dakika öncesine kadar geçerliydi. Şimdi senden hiçbir şey istemiyorum.''

Bir an hiçbir şey yapmadı. Sonra gülmeye başladı. Gülme yerini kahkahaya bıraktı. Ardından yavaşça ve yapmacık bir şekilde gözündeki yaşları sildi. 

''Psikopatsın.'' dedim.

''Asıl sen salak olmalısın'' dedi ve önüne düşen saçları havalı bir hareketle arkaya attı. ''Senin ne istediğin umrumda değil tatlım , o şarta uymak zorundasın.''

Alnımdan soğuk terler dökülüyordu. 

''Benimle geliyorsun. İstediğim şey bu. Ve evet, ne kadar güçlü olduğumu gördün.''

Bu psikopat beni deneylerin falan yapıldığı bir yere götürürse ne halt edecektim? Yem ararken kendim yem olmuştum. Yaşadığım şeylere hayret ettim. Onun bunu yapmasına izin vermemeliydim. İşin ucunda hayatım vardı belki de. Hem bunları düşünüyor, hem de o konuşurken farkettirmemeye çalışarak karanlıktan zar zor görebildiğim yeri inceliyordum. Belki keskin bir şeyler bulurdum. 

''Kaçamazsın biliyorsun değil mi? Koşamazsın. Bağıramazsın. Yolun sonu. Kimseye elvada diyemediğin için beni affet güzel kız.'' diyordu Ted alaycı bir ses tonuyla. 

Görmüştüm! işte oradaydı! Ucu hafif paslanmış bir tornavida benden beş metre uzakta duruyordu. O beş metreyi de kapattım ve tornavidayı kaptım. Elimde katillerin tuttuğu gibi tehditkar bir şekilde tuttum. Amacım ona zarar vermek değildi. Belki biraz gözünü korkuturdum.

Ted'in göz bebekleri elimdekini görünce şaşkınlıkla büyüdü. ''Onunla bana zarar verebileciğini mi sanıyorsun?'' diye sordu çok da özgüven dolu çıkmayan bir tonla.

''Gayet de zarar verebilirim. Bu bir insanın böbreklerini bile deşebilir, biliyor muydun?'' 

Ted yutkundu ve tornavidayı almak için hamlede bulundu. Ben de yukarı kaldırdım. O her almaya çalıştığında ben başka yerde tutuyordum. En sonunda ucundan yakaladı ve çekiştirmeye başladı. O çekiştirirken ben de alamasın diye sıkı sıkı tutuyordum ve arada çok büyük bir gerilme kuvveti oluştu. Ama en niyahetinde, ben kızdım, o ise erkekti. Bu yüzden bu kavga kısa sürdü. Tornavidayı almayı başardı ama ortada bir sorun vardı. O tornavidayı aldığında gerilim yüzünden dengemi kaybettim ve Ted'in üstüne düştüm.

Hiçbir şey olmayabilirdi, Ted altımdan kalkıp çekip gidebilirdi ama öyle olmadı. Onun üzerine düşerken Ted tornavidayı sivri ucu karşı bakacak şekilde tutuyordu ve o paslı tornavida, karnıma saplandı. Çok keskin bir acı hissettim. Daha önce hiç hissetmediğim bir acı. Ilık bir şeyler akıyordu. Ortamı demir kokusu kaplamıştı. Ben olduğum yerde hareketsiz kalırken Ted altımdan çıkmış ve koşmaya başlamıştı. Çıkarken istemsizce beni yan döndürmüştü.

Ölecek miydim? Ailemin yanına mı gidecektim sonunda? Gözlerim yavaş yavaş kapanırken biri yanıma oturdu. Elini yarama koyduğunu hissettim ve bir inleme çıkardım. Tamamen karanlığa dalmadan önce fosfor pembesi bukleler gördüm. Bir de buz mavisi parlayan gözler.

BÖLÜM SONU

Merhaba arkadaşlar. Biliyorum, bu bölüm biraz kısa oldu. Bu yüzden diğer bölümü erken koymaya çalışacağım inşallah ^-^ Bir de, YGS'ye giren herkese geçmiş olsun demek istiyorum ^-^ Görüşmek üzere ^-^

SIRA DIŞI (Extraordinary)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin