IX.ZİYARET

288 25 29
                                    

Daisy yutkundu.

''Anlamadığın bir yer var mı?''

Biraz duraksadım ve düşündüm. ''Hiçbir şey anlamadım Daisy!''

''Umutsuz vakasın.'' başını aşağı indirdi ve sağa sola salladı.

''Tamam, baştan alıyoruz. Yani sen de benim tabirimle bir mutantsın ve peşimde adamlar var, öyle mi? '' şu an şaşırmış olmasaydım korkudan tabanları yağlamıştım. 

''Evet, özetle böyle. bir de anlamadım diyorsun Jas.''

''Peki, sen bu kötü adamları nereden öğrendin? Ted benim mutant olduğumu nasıl öğrendi de beni götürmeye çalıştı? Senin gücün... Daisy buna alışmak kolay olmayacak...''

''Benim için de kolay olmuyor Jas... Bunları nereden öğrendiğime gelince, Ted konusunu öylece bırakamazdım değil mi? Onu takip ettim ve karşıma bir nükleer santral çıktı. Sonra ne olduğunu ben de anlamadım zaten. Bir baktım karşımda güzel bir kız, Ted ve şu diğer anlattıklarım. Diğer sorunun cevabını ben de bilmiyorum.'' üzülmüş görünüyordu.

Daisy benim tanıdığım tatlı ve masum kızdan farklıydı. Bir şeyler onu olduğundan daha sert gösteriyordu. 

''Daisy, bütün gün birlikteydik, bunları neden şimdi anlatıyorsun?'' diye sordum.

''Fırsat oldu mu ki Jas?!'' sesini yükseltmişti. 

Bekledi, ellerini kalbine koyup derin bir nefes aldı. ''Dinle, bağırmak istemedim. Sadece... bu olanlar beni yoruyor.''

Bana ağlamaklı bir şekilde baktı. Ben de ona anlayışlı bakışlarımdan birini gönderdim. 

''Hey, biz güçlü kızlarız değil mi? Bunu gösterecek herhangi bir şey yapmasak da öyleyiz. Bu yüzden ağlamak zırlamak yok! Hadi gidiyoruz. Onlara gününü göstereceğiz!''

Ayaklarımı yataktan sarkıtıp aşağı atladım. Bir saniye sonra yaramın hala acıttığını hissettim ve yatağın direğine tutundum.

Daisy kolumdan tuttu, bana bir süre baktı ve güçlüyüm diyene bak dercesine gözlerini devirdi.

''Yapacağımıza eminim, sadece şu ağrı... ah.'' Sözlerim geveleme şeklinde çıkıyordu. Sesim bile güç barındırmıyorsa ben ne yapacaktım?

''Bana bırak.'' sesi önceki Daisy gibi heyecanlı çıkmıştı. Geri dön önceki Daisy!

Beni yatağa oturttu. Küçücük ellerini yaramın olduğu yere koydu ve gözlerini kapattı. Bunun olmasıyla birlikte saçları uçuştu. Onu incelemek çok garipti. Saçları uçlardan tepelere doğru fosfor pembesine dönüşmeye başladı. Birkaç dakika sonra parlayan buz mavisi gözlerini açtı. dört beş saniye sonra gözleri koyu maviliğine dönerken ben de acımın azaldığını hissettim. 

''Nasıl?'' diye sordu bir hemşire şevkatiyle.

''Tanrı bize bu güçleri verirken kişiliklerimizi düşünmüş olmalı. Artık iyiyim!'' 

Konuşmama devam ettim: ''Düşündüm de buraya nasıl gelecekler ki? Sonuçta burası bir hastane değil mi? Birini öylece kaçıramazlar.''

''Doğru... ama ben bunların normal insanlar olduklarını düşünmüyorum ki zaten değiller. Buraya geleceğiz diyorlarsa bunu düşünmüşlerdir.''

''Hah, evet... Hadi o zaman!'' Kalktım ve serumu kolumdan çektim. Biraz acı verdi.

Daisy kımıldamıyordu. ''Jas, biz tam olarak ne yapacağız?''

''Tabii ki de... kaçacağız aptal! Senin gücün şifa benimkisiyse renk görme gibi dandik bir şey. Ne yapabiliriz ki?''

''Daha demin gününü göstermekten kim bahsediyordu...'' diye mırıldandı. Ve ekledi: ''Ah, gücün bu muydu, işimiz bitik...''

SIRA DIŞI (Extraordinary)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin