X.DÖNÜŞ

270 22 39
                                    

Yirmi beş kişilik sınıfımızda tamı tamına yirmi üç kişi bana bakıyordu. Daisy lavabodaydı. Diğeriyse... sırasında kitap okuyordu. 

''Hey, biraz açılabilir misiniz? Boğuluyorum!'' sinirli gözlerle sıramın çevresini kaplayan sınıfıma baktım.

''İlk önce sorularımıza cevap isteriz. Tam olarak neden yaralandın?'' sesin geldiği tarafa baktım. Sınıfın başkanı Valerie'ydi. Uzun ve dümdüz çikolata kahvesi saçları ve kendinden emin bakan gözleri vardı. Bakışlarına merak hakimdi veya ben öyle umuyordum. 

''Evet! Her ağızdan bir ses çıkıyor. Merak ediyoruz.'' konuşan Jack'ti. Kollarını bağdaş yapmıştı. 

''Ne kadar da meraklı çıktınız.'' diye mırıldandım.

Sol tarafta iki kız aralarında fısıldaşıyorlardı. Biri diğerinin dediğine güldü ve sus sus dercesine dirseğiyle dürttü. Sonra dürtülen kız arkadaşına sinirli gözlerle bakıp konuşmaya başladı. 

''Şey, Ted'le sevgili olduğunuzu duydum, doğru mu?'' 

Arkadan biri seslendi: ''Ben de duydum! Ortaokulda da çıkıyormuşsunuz hatta. Sen onu aldatmışsın ve-'' 

''Hayır, öyle olmamış. Aralarında kavga çıkmış, Ted de 'yeter artık' demiş ve bir ders vermek için onu çağırmış.'' dedi başka biri.

''Sahi, Ted niye gelmiyor? Depresyona mı girdi yoksa?''  bunu diyen Valerie'e kafamı çevirdim. 

Tam ağzımı açmıştım ki biri beni durdurdu: ''Niye gelmiyor sanıyorsun? Sevgilisine zorla sahip olmaya çalışan biri okula gelebilir mi sence?'' 

Joseph'in öksürdüğünü gördüm. Durdurmaya çalışıyor gibiydi. 

Kimse umursamadı ve başka bir kız ''Aa! seni yaraladığı silah bir makastı değil mi?'' diye sordu.

''Hayır, bir bıçakmış.  Evinden almış.''

''Ben de tornavida olduğunu duydum.''

Herkes bir anda konuşmaya başladı. Sözcükler daha fazla ortaya çıkmak için birbirleriyle kapışıyordu. 

Ellerimi sertçe sıraya vurup ayağa kalktım. ''Yeter! Bu söylediklerinizin hiçbiri olmadı! Gidin başımdan!''

Herkes tepkime şaşkınca bakıp kendi aralarında fısıldaşarak dağılmaya başladı. 

Biri de ''İyi misin, geçmiş olsun'' demedi yahu! Başımı ovaladım. Bu dedikodu kuşları amma ses çıkartıyorlardı.

Bu sırada Daisy yanıma oturdu. ''Jas, insanların senin hakkında dedikleri şeyleri-''

''Duydum maalesef.''

''Ah.. ama merak etme! Birkaç gün sonra unuturlar.'' bana güven verircesine gülümsedi. 

''Zaten şu an aklımda o yok. ''

''Öyle mii? O zaman sonunda anlatmak istediğim şeyi anlatabilirim.'' heyecanlı gözlerle baktı. Ben de ona sinirli bir şekilde baktım. 

Bakışımdan heyecanı sönse de konuşmasına devam etti.

''Hani şu söylemediğim şey var ya? Artık hastaneden çıktığına göre anlatabilirim!''

''Ne yani Daisy? Anlatman için illa ölümden dönmem mi gerekiyordu?!''

''Olur mu öyle şey?'' dedi ve elini garip bir gülümsemeyle öne doğru savurdu. 

''Madem şu an okuldayız ve senden başka elimde daha iyi bir seçenek yok. Anlat bakalım.''

''Sam var ya? Hani bir de annesi var. Hani şu ingiliz olan, kocası Japon olan.'' dedi kısık bir sesle.

SIRA DIŞI (Extraordinary)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin