XVII.KAPAN

167 7 21
                                    

''Jasmine!''

İsmimi duymamla yataktan sıçramam bir oldu. Ses bahçeden geliyordu. Yataktan hızlıca kalktım ve beni Joseph'li tatlı rüyamdan uyandıran kişiyi haşlamak için perdeyi hışımla açtım. 

Joseph dış kapının önünde duruyordu. Bahçenin dışında da bisikleti vardı.

Joseph.

Joseph!

Evin pencerelerine bakıyordu. Okul üniformasının üstüne kapüşonlu geçirmişti. Biraz dağılmış saçlarını hafifçe silkeleyip düzeltti. Beni fark etti ve gülümseyerek el salladı. Ben de hafifçe el sallayıp gülümserken aklıma yeni uyandığım geldi. Yüzümü yıkamamıştım, saçlarım darmadağınıktı ve üzerimde üstü farklı ayıcıklı, altı farklı tavşanlı pijama takımından vardı. Dehşet vücuduma yayılırken ağzımı istemsiz açtım ve pencereden ani bir şekilde yana kayıldım. Joseph'den gözlerimi çekmeden önce anlamamış bir şekilde başını hafifçe eğdiğini fark ettim. Koşarak tuvalete gidip yüzümü jet hızında yıkadım ve saçlarımı topladım. Merdivenleri takır tukur inerek kapıya ışınlandım ve rezilliğime rezillik katarak banyo terliğine benzer mavi terliklerimi geçirdim. Kapıyı açtığımda Joseph'le göz göze geldik. 

''Günaydın.'' dedim yeni uyanmanın verdiği bozuk sesimle.

Başını eğerek hafifçe öksürdü ve ''Günaydın. Okula bisikletle gitmek için güzel bir gün gibi. Beraber gidelim mi?'' dedi meraklı bakışlarını yollayarak. 

 ''Olur.'' dedim gergin bir sesle. Joseph evime gelmişti yahu!

''Kahvaltı yapmadıysan...'' diye eklerken baş parmağımı geriye atarak evi gösterdim. 

Başını iki yana sallayarak ''Teşekkürler, ben yapmıştım.'' deyip gülümsedi.

''Ama sen yapacaksan ben...''

''Yok, sorun değil okulda da yaparım. Üstümü değiştirip geliyorum hemen.'' 

Joseph'in onaylayan baş sallaması eşliğinde apar topar eve girdim. Heyecanım hat safhadaydı, elim ayağım birbirine dolanmıştı. Hızlıca üstümü giyinip saçlarımı taradım ve çantamı koluma taktım. Meraklı bakış atan amcamı da öptükten sonra Joseph'in yanına gittim. Bisikletinin kilidini açıyordu. Beni görünce hafifçe gülümseyip elini uzattı. Ne yapacağımı şaşırdım. Ben de mi elimi uzatmalıydım? Bir şey mi vermeliydim? Afallamıştım. Bir sağa bir sola  baktım. Joseph bu halimi görünce gülmeye başladı.

''Benim hatam, çantanı sepete koymak istiyordum da.''

''Ah, doğru.'' dedim hafif mahcup bir sesle ve çantamı uzattım.

Bisiklete oturdu ve benim oturmamı bekledi. Arkadaki o rahatsız yere yan bir şekilde oturduğumda bir şey dank etti. Ben böyle elim kolum salınık gidemezdim! Düşmemek için Joseph'e sarılmam gerekiyordu ve bunu düşünür düşünmez kıpkırmızı kesildim. Buna mecburdum. Hadi kızım Jas!

Elimi uzattım, parmaklarımda hafifçe ceketinden tutup yolculuğun başlamasını bekledim. Dudaklarımı birbirine bastırmıştım gerginlikten. 

''İşte gidiyoruz!'' dedi Joseph. Yutkundum.

Pedala aniden yüklendi ve gitmeye başladık. Az kalsın düşüyordum. Düşme korkusuyla kollarımı Joseph'in beline doladım. İşte şimdi gerçek yüz kızarıklığım gün yüzüne çıkmış oldu. Joseph de fark etmiş olacak ki hızını düşürdü. 

Bundan sonrası sessizlik içinde geçti. Kendimi güvene alınca ellerimi eski haline getirdim. Öyle durmak her saniye kalp krizi riskimi artırıyordu. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 23, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SIRA DIŞI (Extraordinary)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin