DAİSY
Gözlerini kırpıştırdı şaşkınlıkla. Bu, Jasmine'nin hiç yapmayacağı bir şeydi. Üç ayda öğrendiği bir şey varsa bu da Jasmine'in hayatı kadar önemli bir işi olsa da Daisy'ye ''bye bye'' demeden gitmeyeceğiydi. Her şey çok hızlı gerçekleşti. Daisy kitaplarını çantaya koyuyordu ve puff! Jasmine ortadan kaybolmuştu.
Daisy de hiçbir zaman yapmayacağı bir şeyi yapıp çantasını alelacele sırtına taktı ve ona yetişmek için koşturmaya başladı. Koridorun sonunda Jasmine'i görmüştü sonunda. Durup ne yaptığına bakmaya başladı. Jasmine birine kilitlenmişti ve onun arkasından küçük adımlarla gidiyordu. Gözünü ondan hiç ayırmıyordu. Bu Ted'di. Daisy Jasmine'i taklit etmeye başladı. Ufak tefek olduğu için şükretti. Neden onları takip ediyordu? Bir yanı ona bunu yapmasını söylüyordu. ''Bunu yapmazsan hayatın boyunca pişman olacaksın!'' diye bağırıyordu içinde bir şeyler.
Dışarıya çıktığında rüzgar saçlarını uçuşturdu. Yavaş yavaş gidiyordu çünkü Jasmine her an yerde gördüğü bozuk parayı almak için durduğunda onu görebilirdi. Onlara o kadar da yakın değildi. konuşsalar duyabileceğini sanmıyordu. Birden durdu çünkü onlar da durmuştu. Sonra yanındaki çitin arkasına saklandı. Konuşmaya başladılar. Ted'in yüzündeki alaycı gülümseme buradan bile kendini gösteriyordu. Sonra bir şey oldu. Ted kayboldu ve bir saniye sonra Jasmine'in arkasında tekrar belirdi. Şaşkınlıktan Daisy elleriyle ağzını kapattı. Işınlandığını sanmıyordu. Çok hızlı hareket ettiğini tahmin etti. Bir sürü anlamadığı olay dizisi gerçekleşiyordu. Bu çocuk Jasmine'i neden arkadan kaldırmıştı şimdi? Müdahele etmeli miydi? Eli titriyordu. ''Korkak bir bebekten farklı değilsin'' diye kızdı kendine.
Jasmine'in elinde bir tornavida vardı! Birisinin başına bir kaza gelebilirdi. Ne yapmalıydı? Çabuk olmalıydı. eli ayağı birbirine karışmış şekilde çantasından telefonunu çıkardı. Küçücük parmaklarıyla arama bölümünü açtı. Neydi polisin numarası? Hatırla, hatırla, hatırla. Olmuyordu. Yere çöküp ağlamaya başlayabilirdi. Hayır, güçlü olmalıydı. En yakın arkadaşı için bu küçücük şeyi başarmalıydı. hatırlamıştı! Heyecanlandı. Tam 911'i tuşluyordu ki bir çığlık sesi duydu. Olduğu yerde kaldı. Bakmak istemese de, deli gibi korksa da bakışlarını Jasmine'in olduğu tarafa çevirdi.
En yakın arkadaşı yerde kanlar içinde yatıyordu. Geç kalmıştı... Başaramamıştı. olduğu yerden çıktı. Jasmine'in altından çıkmaya çalışan pisliğe sert bir yumruk atmak istiyordu. Jasmine'e doğru koşmaya başladı. Ted, Sonunda Daisy'yi görmüştü. Gördüğü gibi de oradan kaçmaya başladı. ''Aptal, seni başından beri izliyordum zaten'' diye düşündü Daisy. Jasmine'in yanına vardı ve yere diz çöktü. Baş ve orta parmağını birleştirip Jasmine'in boynundaki nabız yerine koydu. Hala nabzı atıyordu! Korkusu biraz da olsa hafiflemişti şimdi. Ölmesine izin veremezdi. Vermeyecekti. Onun buraya gelmesine vesile olan yanına teşekkür etti ve odaklandı. Yıllardır yapmadığı şeyi yapacaktı. ''Bugün için bu özelliğe sahibim belki de.'' diye aklından geçirdi.
Gözlerini kapattı. Anıların, Ted'in, her şeyin aklını kurcalamasını engelledi. Elini yavaşça Jasmine'in yarasına koydu. Küçük bir inleme çıkardı Jasmine. Tornavidayı çıkartacak gücü yoktu. Bu işi Doktorlara bırakacaktı. Gözlerini açtı ve etrafına baktı. Hiçbir şey görünmüyordu. Her taraf pembe olmuştu ve küçük parıltılar uçuşuyordu. Aynı o zamanki gibi... Büyük bir ihtimalle gözleri masmavi, saçları da fosfor pembesi olmuştu. Bu ana ''tam dönüşüm'' ismini koymuştu. Elini koyduğu an saçları da güçle uçuşmuştu. Yaranın olduğu yere baktı. Kanlar çekiliyordu. Amacı ölmesini engelleyecek kadar iyileştirmekti. Zaten bu ruh haliyle daha da fazlası elinden gelmezdi. Jasmine'in kaslarının gevşediğini hissetti. Tam olarak bilincinin kapandığının göstergesiydi bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRA DIŞI (Extraordinary)
FantascienzaUyandım. Sanki biri içime bir güç topu atmıştı. Sonra ne olacağını umursamayıp gitti sanırım çünkü kendimi hiç de iyi hissetmiyordum. Yavaşça kalktım. Aynaya bakma ihtiyacı duydum ve aynanın olduğu dolaba çevirdim kafamı. Gözlerim. Aman tanrım, böyl...