''Anthea! Anthea!" Gelen ses üzerine dersliğin kapısının önünde durakladı ve arkasına baktı. Stephen ona doğru geliyor bir yandan da adını sesleniyordu. Sonunda önünde durdu ve Anthea üstünü inceleme fırsatı buldu. Biraz önceki hırpalanmış halinden eser kalmamıştı. Üstünü değişmiş, saçlarını taramış ve her zamanki gibi seyrekçe jölelemişti. Ve gözleri diye düşündü, gözleri her zamanki gibi ışık saçıyordu.
''İyi ki üstünü değişmişsin. Diğer halinle savaştan çıkmış gibi duruyordun" dedi gülerek. Çocuk gülmedi, Stephen biraz sakin, biraz da kafayı yemiş gibi duruyordu.
''Konu o değil" dedi ve birkaç saniye kendini toplamaya çalışıp devam etti ''Bak az önce olanlar, sana yapılmış olanlar gerçekten dehşet şeyler. Olmaması gereken şeyler ama dediğim gibi nasıl olması gerektiğini bilmiyorum, hiç yaşamadım ve eğer gerçekten böyle devam etmek istersen seni anlarım. Karışmamı istemezsen anlarım. Görmezden gelmekte ne kadar zorlanacak olsam da buna saygı duyarım."
''Hah neden görmezden gelmekte zorlanasın ki"
Stephen biraz kızın gözlerine baktı sonra da uzun kemikli elini kaldırıp onun küçük suratına koydu. Parmakları Anthea'nın yanağını okşarken tatlı bir fısıltıyla ekledi ''çünkü sana değer veriyorum... Lanet olsun ki seni umursuyorum"
Kızın resmen dili dolandı, konuşamıyordu. Konuşsa ne diyebilirdi ki! Birkaç saniye sadece etkilenmiş bir yüz ifadesi ile ona baktı ve boğazına yapışmış yumruyu başarısızca yutmaya çalıştı ''Bu hayatında yaptığın en büyük hata olabilir" dedi en sonunda kayıtsız görünmeye çalışarak.
''Umurumda değil" dedi Stephen tamamen ikisinin dünyasında kaybolmuşçasına. Fakat Anthea çoktan gerçek dünyaya dönmüştü ve anlık hallerinin farkındaydı. Çocuğun bir eli yanağındaydı ve kızın göğsüne bastırarak tutmuş olduğu kitapları bile Stephen'a değiyordu. Tek düşünebildiği gereğinden fazla yakın olduklarıydı, bunu durdurması şarttı. Sert bakışlar ve kaldırdığı kaşıyla bir Çocuğun eline bir de ona baktı. Stephen mesajı anlamış ve kafası yerine gelmişti. Elini hızlıca çekti ve mahcup bir tavırla sırıttı
''Şey özür dilerim Anthea" diye geveledi hızlıca ve hemen kendine çekidüzen verdi ''sana bir şey sormak istiyorum. Birkaç gündür aklıma takıldı"
''Sor bakalım"
''Sana sorduğumda bana tek çocuğum demiştin ama Profesör Snape bir gün sana abin ile ilgili bir şey söylemişti"
Anthea'nın gözleri büyüdü ''söyledi mi"
''Evet"
''Ha aslında o şey ya" dedi ve biraz güldü Anthea ''yani biyolojik olarak abi değil daha çok bir aile dostu"
''hmm kim bu?"
''James Evans" dedi kız kaçamak bir hızla ''hadi sınıfa, geç kalacağız" ve hızlıca aradan sıyrılıp sınıfa ilerledi.
Dersleri Karanlık Sanatlara Karşı Savunmaydı ve içeri girdiklerinde Anthea ne kadar en arka sıralara geçmeye çalışmış olsa da Stephen bir şekilde onu ikinci sıraya oturtmayı başarmış yanına da kendi geçmişti. Kısa bir süre sonra ise Profesör Lockhart küçük balkonundan sınıfa girdi.
''bendeniz Gilderoy Lockhart, Merlin Nişanı, Üçüncü Sınıf, Karanlık Sanatlar Savunma Birliğinin onur üyesi ve en büyüleyici tebessüm ödülünün 5 kere üst üste sahibi tabi ben bunlardan bahsetmem sonuçta onlarca kahramanlığımı gülerek yapmadım...'' dedi ve onun her sözüne gülen Slytherin'li ve Ravenclaw'lı kızların içini eritecek bir gülümseme attı sınıfa ''her neyse bu muhteşem yere ilk geldiğimde birinize bir tişört sözü vermiştim. Sözümün eriyimdir. Biraz önceki gruba sordum ama orada değildi o şanslı arkadaş buradaysa gelip alabilir''
![](https://img.wattpad.com/cover/257894694-288-k668932.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Accio Odinson's
ФанфикLoki ve Thor Odinson bir gün odalarına gelen baykuş ile Hogwarts cadılık ve büyücülük okuluna davet edilirler... ne olursa da ondan olur zaten Garip bağlantılar, değişik hikayeler daha da değişik öğrenciler arasında süzülüp gideceğiz Orijinal her şe...