Hasarlı Duvar •19

66 9 76
                                    

Vayne önünde mevsim gereği ancak tek tük sarı yaprakları olan cılız bir ağacı gördüğü kısa bir duvarın tepesinde oturmaktaydı. Burayı Anthea ile keşfetmişlerdi dolayısıyla da onunla barışmak için en iyi yerin bu olacağını düşünmüştü. Onun geleceği de kesin değildi zaten ve eğer ki gelmezse Vayne'in ne yapacağı konusunda hiçbir fikri yoktu. Yapmış oldukları sadece Anthea'yı üzmekle kalmamış onun üzülmesiyle kendini de parçalamıştı. Onunla barışamazsa parçalanmaya devam ederdi. Mahvolurdu hatta çoktan olmuştu

Önündeki tek ağaçta kargalar dolaşıyor, bir daldan diğerine sekiyordu. Bu görüntü belki başka birine kasvetli gelebilirdi ama Vayne'in hoşuna gidiyordu. Karşısındaki kargalar ona bir çeşit huzur veriyordu. İzlerken istemsizce onları saydı, yedi tanelerdi. Sanırım bu iyiye işaretti. Yedi sayısı büyücülük dünyasındaki en güçlü sayıydı.

Yanına biri oturduğunda irkildi. Bu birinin beklediği kişi olması ise onu bir heyecana sürükledi. Gelmişti. Anthea gelmiş ve yanına oturmuştu ama yüzüne bile bakmıyordu.

Vayne bir süre sonra göz teması kurmaya çalışmaktan vazgeçip önüne döndü. Kız da onun gibi ağacı izliyordu. O bununla bir ortak nokta kurmaya çalışıyordu ama asıl olan önlerinde ağaçtan başka izlenebilecek bir şey olmamasıydı.

Çocuk sessizliğin beraberinde getirmiş olduğu huzursuzlukla biraz daha düşündü. O kötü biriydi, kendini hep böyle görmüştü. Küçük de olsa bir güç belirtisi ile şeytana uyuyordu. O halde neden Anthea'yı üzdüğü için bu kadar suçluluk duyuyordu? Bunun cevabını o da biliyordu ama görmezden geldi. Kız ona karşı hep sabırlı olmuştu. Yaptığı çoğu şeyi görmezden gelmiş, resmin tamamına bakmıştı fakat Vayne'nin son yaptığı görmezden gelinecek gibi değildi.

Anthea'nın babasına laf atmıştı. Orion Marlow'a laf atmıştı ve bu konuda ketçaplı pilav yemiş gibi hissediyordu. Onun ölüm yıldönümüne günler kala, Anthea zaten keder ve gereksiz bir suçluluk duygusu içindeyken, ona bir de o vurmuştu.

''Niye çağırdın beni'' dedi Anthea sessizlikten apaçık rahatsız olmuş bir şekilde. Bu iş hemen bitsin istiyordu ''bu sefer de abime mi hakaret edeceksin- Ah dur onu da yapmıştın değil mi''

''Thea bak çok özür dilerim'' diye savunmaya geçti Vayne, Anthea ona bakmasa da bütün vücudunu kıza döndürerek ''Bilirsin Orion'u severim o gün niye öyle oldu bilmiyorum''

''sever-din Vayne, o öldü''

Kızın bu cümlesi bütün söylenenleri, söylenecekleri yardı geçti. Vayne önüne döndü. Ortama yine bir sessizlik hakimdi

Kargalar üstlerindeki iki çift huzursuz gözden habersiz o daldan o dala sekiyor, buldukları yemişleri yiyorlardı. Vayne bile yanındaki kıza kaçamak bakışlarını bırakmıştı.

O kuşlar belki de şu anda çok saçma kaçan bir şey hatırlattı Vayne'e. Kargaları sayma tekerlemesini. Anthea ile küçükken çok söyledikleri ve bunun üstüne çok oyun kurdukları bir tekerlemeydi bu. Kaç tane karga çıkarsa o dizedekini en abartı şekilde taklit ediyor. Olabildiğince şımarıyorlardı. O zamanlar daha çok küçüklerdi tabi ama güzel anılardı.

''tekerlememizi hatırlıyor musun?'' dedi Vayne ağzına tatlı bir gülümseme yerleştirip ''unutmanın imkânı yok Hadi ama! Bir tanesi haber verir kederi,
İkisi neşeyi''

Kız geldiğinden beri belki de ilk defa çocuğa baktı ve ağzında kısmi bir gülümseme ile devam ettirdi ''Üç, düğün var hazırla gelini
Dört, doğum için giydir peştamalini''

İkisi tek bir ağızdan söylemeye başladı

''Beş gümüş
Altı altın
Yedi haberi söylenmemiş sırrın
Sekiz bir buse
Dokuzda bir dilek dile
Ondaki kuşu kaçırma
On bir sağlık yarana
On iki buldurur para
On üç iblisin ta kendisi aman ha!''

Accio Odinson'sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin