Düello Rakibi •22

43 4 7
                                    


“Thor’u neden bıçaklayıp durduğunu bir daha hatırlatsana” dedi Stephen hastane yatağında kolları başının arkasında yatarken. Loki ziyarete gelmişti, yanında oturuyordu ama Anthea’nın yerini almamıştı yatağın diğer ucuna bir sandalye çekmişti çünkü kız her zamanki yerindeydi, tek fark kafasını arkaya yatırmış bir şekilde uyuyakalmış olmasıydı.

Stephen kendini çok daha iyi hissediyordu, zaten yarın da taburcu olacaktı, tam Noel zamanı. Madam Pomfrey’e göre tam iyileşme için son içtiği iksirlerin de etki etmesini beklemesi gerekiyordu ama kendisi şu anda da gayet iyi olduğunu düşünüyordu. Gitmek istiyordu buradan, hastane odasından nefret etmeye başlamıştı.

Stephen’ın dalgacı sorusunun yüzünde muzurca bir gülümseme oluşturduğu Loki, hastane yatağının yanındaki abur cuburlardan birini avuçladı ve ağzına attı “neden yapmayayım”

Stephen da sırıttı “bunun geçerli bir sebep olmayışını göz ardı edeceğim” sonra gözü Loki’den ayrıldı ve diğer tarafına, Anthea’ya döndü. Kızın uyurken çok huzurlu göründüğünü düşündü ve en azından uyurken daha az sorun çıkarırdı. Yüzünde bir gülümseme oluştuğunu zor fark etmiş, hâlâ ona bakarken Loki’ye sordu “gerçekten de uyuyor mu?”

“Sanırım” diye dudaklarını birbirine bastırdı Loki “yoruldu bu aralar”

Stephen başını öne eğdi ve iç çekti “Benim yüzümden” ama gözleri yine kızı buldu ve ayrılmadı dudaklarının düz bir çizgi haline gelmesiyle tekrar iç çekti ve “boynu tutulacak” dedi nefesinin altından. Ellerini başının arkasından kaldırıp dirseğine yaslanarak doğruldu. Kendi yastığını aldı, yavaş hareketlerle, uyanmamasına özen göstererek Anthea’nın başını kaldırıp altına koydu.

“Dikkat et de yine hastanelik olma” diye dalga geçti Loki onunla Madam Pomfrey mor hemşire kıyafeti üstünde, yanlarına çamaşır sepeti ve birkaç şişe ile gelirken. Hemşire sepeti yatağın ucuna, şişeleri de sehpaya bıraktı ve ellerini beline koyup Stephen’a baktı “arkadaşın haklı, son iksirleri içmeden kendine iyileştim diyemezsin, yat yerine bakayım.”

Stephen hemşirenin dediğini yapıp -ki son haftası onun dediklerini yaparak geçmişti- yastıksız yatağa başını koyarken Loki sert sandalyede rahat bir pozisyon bulmak adına arkasına yaslanıp işi şakaya vurdu “son dakika öleyim falan deme”

Stephen kaşlarını kaldırdı ve Madam Pomfrey’e baktı “ölme şansım var mıydı ki?”

Hemşire “onlarca omurga kırığı, kan kaybı ve yüksek ateş geçirdin, elbette vardı!” dedi sonra ise gözlerinde bir acıma ile kenarda uyuklayan Anthea’ya döndü. “Bunu kızcağıza söylemeyin tabi”

Madam Pomfrey özellikle Stephen’ın daha uyanmamış olduğu o iki günde onu çok net hatırlıyordu. Ondan da önce Stephen’ı ilk getirdiği gün. Madam Pomfrey her onu teselli etmeye çalıştığında -ki ilk başlarda Stephen’ın uyanacağından o bile umutlu değildi- kızın sürekli “iyiyim” deyişini unutamıyordu ya da kaç kere yalnız olduklarını sandığı bir anda onu Stephen’la konuşurken gördüğünü, duyduğunu ama rahatsız etmediğini. Hemşire sözüne devam etti “yeterince şeyin üstesinden geldi”

Loki hemşirenin sözü üzerine bir saniye Anthea’yı süzdü ve yeşil gözlerini tekrar hemşireye dikip sırıttı “Madam, inanın bana” dedi “O, ikimizin kapasitesinin toplamından bile daha çok şeyin üstesinden gelebilir”

“Eh bu, bunu yapması gerektiği anlamına gelmez değil mi” dedi hemşire birkaç şişedeki sıvıları birleştirip tek bir bardağa dökerken. İki oğlan büyülenmiş gibi onun çabuk el hareketlerini izlerken bitirdiği anda bardağı Stephen’a uzattı “hadi bitecek bu”

Accio Odinson'sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin