''hey! çocuklar'' diye önündeki gruba seslendi Clint. Herkes her zaman oturdukları büyük salonda, masanın şöminenin önündeki kısmındalardı. Herkes sohbet ediyor ya da kendi halinde bir şeyler yapıyordu.
''naber Clint. Seçme nasıldı'' dedi Natasha. Clint Quidditch seçmelerinden geliyordu. Gideceğini söylemiş ve seçmelere de gerçekten girmişti. Quidditch'i ne kadar sevdiğini grupta bilmeyen yoktu ya da gözlerinin ne kadar iyi gördüğünü.
''eh...şöyle böyle VE HUFFLEPUFF'IN YENİ ARAYICISINA BAKIYORSUNUZ!'' diye bağırdı Clint kollarını iki yana açarak. Loki hariç bütün grup heyecanla alkışladı ve Clint'ten daha fazlasını anlatmasını istedi. Çocuk en kenardaki Loki'nin yanına oturdu ve kolunu tanrının omzuna attı ''o kadar iyiydim ki inanamazsınız. Övünmek gibi olmasın ama süpürgeye de herkesten iyi bindim ve Sntichi de-''
''bana dokunma'' dedi Loki sert bir sesle araya girip
Clint hemen kolunu çekti ve abartılı hareketler ile Loki'den uzaklaştı ''nasıl istersen huysuz şirin''
Loki anında kalktı ve uzun adımlarla, arkasına bile bakmadan büyük salondan dışarı çıktı. Arkasında ona şaşkınlıkla bakan bir grup çocuk bırakarak elbette.
''neyin tribinde bu'' dedi Lilith en son
''bilmiyoruz'' diye cevap verdi Natasha ''bi-iki gündür böyle. Kimseyle konuşmuyor, güldüğünü görmedik, ne olduğunu sorunca ise sadece kötü kötü bakıp uzaklaşıyor''
Stephen normalde böyle bir durumda Loki'yi bir muayene ederdi çünkü üçlüye başka dünyadan tehditlere karşı çok dikkatli olmalarını, mistik yaratıkların ilk tercihinin hep yabaniler olduğunu tanımadıklarınızdan şeker almayın der gibi söylemişti. Fakat bugün başka bir derdi vardı. Anthea sabahtan beri yoktu, Stephen bile onu ancak derslerde görebilmişti.
''ne oldu acaba dedi'' dedi Clint bir yandan da hala kapıya bakan tek kişi olarak önüne döndü. Eksik kişiyi o da fark etti ''Anthea da yok''
Natasha burun kıvırdı. Aslında onun sabahtan beri olmaması işine gelmişti. Anthea'yı sevmediğini zaten biliyorlardı ama yokluğundan bu kadar zevk alacağını kimse düşünmemişti.
''Evet yok, sizce iyi midir'' diye sordu Stephen okuduğu gazeteden kafasını kaldırarak. İlk sayfada büyük harflerle tek kişinin adı yazıyordu: Cassius Damon
Onun neden olmadığı hakkında Lilith'in bir fikri vardı. Babasının ölüm yıldönümü yaklaşıyordu ve bu günlerde Anthea üzerine gelen aile baskısı vesaire derken resmen çöküyordu. Asla yardım istememesi ya da dertleşmemesi ise bunu daha çok etkiliyordu.
''gidip bakayım mı?'' diye sordu Stephen
''harika olur be kanka'' dedi Clint. Bunun üzerine Stephen normalde üşeneceği bu görev için büyük bir hızla kalkarak kapıya yöneldi. Başka gün olsa böyle bir durumda söylenip yüzlerce bahane uydururdu ama şu anda onu gerçekten merak etmişti.
Kapının pervazındayken duyduğu son şey Natasha ile Clint'in atışmasıydı
''bu kız bir şeyler karıştırıyor'' diye homurdanmıştı Natasha
''hadi ama Tasha'' dedi Clint ''paranoyayı bırak bunu dediğin son kişi huzurevi çalışanıydı''
İçeri yoldan kuleye geçmeye karar verdi. Dışarısı o kadar soğuktu ki bahçedeki kestirmeden giderse daha kapıya ulaşamadan donardı. O saatte etrafta dolaşan pek olmazdı zaten kolay giderdi. Artık ezberlediği yoldan geçerken ise durmasını sağlayacak bir ses geldi çatalın ucundaki diğer koridordan.
''SEN'' diye bağırıyordu ses ''SEN O STEPHEN'A SALDIRAN ZÜPPESİN'' Stephen bu sesi havada karada tanırdı. Bu Wanda'ydı
''bir dakika o herif bu mu? Ona sadece ben sataşabilirim dostum'' dedi diğeri de Stephen yine sesten bunun Pietro olduğunu çok net anlayabiliyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/257894694-288-k668932.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Accio Odinson's
Fiksi PenggemarLoki ve Thor Odinson bir gün odalarına gelen baykuş ile Hogwarts cadılık ve büyücülük okuluna davet edilirler... ne olursa da ondan olur zaten Garip bağlantılar, değişik hikayeler daha da değişik öğrenciler arasında süzülüp gideceğiz Orijinal her şe...