BÖLÜM 1: FIRTINA

7 1 0
                                    

Ölüm, dört harfe sığdırılabilecek en çok anlama sahip kelime midir?

Gökyüzü karanlığı ile şehrin ışıklarını bile yutmuş, yalnızca kendi şimşeğinin etrafa saçtığı anlık ışığı layık görüyordu tüm insanlara.

Yağmur sanki gök delinmiş gibi yağıp sokaklardaki yollardan araba geçmesine bile izin vermezken insanlar ya elektriği kesik dükkanlara ya da evlerine sığınmış felaketin son bulmasını diliyorlardı.

Rüzgar yağmur damlalarının yere vurma sesini arttırırken akan suların sesini bile bastıran, camları titreten bir gürültü geldi bulutların arasından.

O gece şehrin evsizleri dışında sokakta olan yalnızca iki insan vardı. Çıkmaz sokağın dibine kadar kovalamaca oynayan ama oyunun sonuna varmış iki insan.

Biri bir adamdı, orta yaşlarda sıradan bir şirketin üst düzey çalışanlarından biriydi. Üstünde mavi takımı ile uyumlu kabanı artık yağmurdan bedenini korumayı bırakmış yalnızca ıslak ve ağır bir kumaş parçasına dönmüştü. Elinde ölümüne sebep olacak deri dosya çantası, gözlerinde ölümünü gerçekleştirecek kişinin yansıması. Korku ve soğuk yüzünden titreyen bedeni arkasındaki tuğla duvara iyice yaslanmış sanki duvar yarılacak içeri alıp onu kurtaracak gibi daha çok gitmek istiyordu.

Bu sırada gök tekrar kükredi ve yıldırım tekrar çaktı havada. Ama ilk kez bu kadar uzun aydınlatmıştı gökyüzünü ve adam ilk kez karşısındaki katilinin siyah, bebeklerinde bile ışık kalmamış gözlerini gördü. Ve o an anladı Azrail kesin olarak kapısındaydı.

O sokaktaki diğer kişi ise genç bir kadındı. Sapsarı saçları ıslanıp kumrala dönmüş, üstündeki kalın kıyafetlere rağmen her bir zerresinde hissettiği soğuk havayı belli etmeyen bir kadındı. Eldiven geçirdiği parmaklarında tuttuğu silahı yavaşça adama doğru uzattı ve dudaklarını yaladı sanki yağmur onu sırılsıklam yapmamışcasına.

"Mehdi'nin sana selamı var."

Kız biraz bağırsa da yağmur sesi onun sesini bastırmıştı. Ama o bunu umursamadı, diğer elini kapüşonlusunun cebine atıp telefonu çıkardı ve görüntülü aramaya tıkladı.

Sadece 2 çalış ardından açılan konuşma ile beraber kız telefona yasladı dudaklarını ve yağmur ile rüzgar sesini bastırmayı umarak bağırdı.

"Param yatmadan işim bitmez!"

Karşısında sıcacık odasında oturmuş yaşlı adam, ekranı izlerken telefonun arkasındakilere bir komut verdi. Kız da gözlerini kendi telefon ekranında gezindiriyordu. Ekrana çarpan damlalar arasında hesabına para yattığını belirten bildirimi gördüğü anda tetiğe bastı. Hemen ardından aramayı kapatıp yere attı telefonu ve bir el de ona sıktı.

Şiddetle gürleyen gökün arasında iki el silah sesi ne kimsenin dikkatini çekmişti ne de uzunca bir süre çekecekti.

O çıkmazda kafasındaki delikten oluk oluk akan kızıl kanlı adamı en erken yarın sabah fark edecekti insanlar. Ama o zamana kadar kanı tüm şehrin sularına karışmış, yalnızca şişmeye başlamış bir cesete dönecekti aciz herif.

Genç kız arkasını döndü ve tabancayı olduğu yerde bırakarak karanlığın içinde kayboldu.

***

Yüzüme sertçe çarpan yağmur damlaları artık soğuk yerine acı hissettiriyordu. Her seferinde daha da sert yanaklarıma vurup süzülüyordu aşağıya doğru.

Normalde gün içinde iğne atsan yere değmeyecek bu işlek sokaklar şu an bomboştu. Birkaç kişi arabalarına sığınmış, birkaç kişi de kafelere sığınmış karanlığın dinmesini ve yağmurun biraz olsun azalmasını bekliyordu.

KIZIL KUZGUN +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin