Canlar hikayeniz tüm hızıyla başlamış bulunmaktadır. Keyifli okumalar.
SIZLERI SEVIYORUM :)))Eymen bey ' in iş yerine geldiğimde kendimi oldukça huzursuz hissediyordum. Ne yapacağımı bilemez bir şekilde öylece durmuş binaya bakarken daha ne kadar salak olabileceğimi dahi düşünüyordum. En sonunda böyle durmakla bir şey olmayacağını - yani ilahi bir güç tarafından bir şey olmayacağını - anlayınca küçük küçük adımlarla içeri girdim. Resepsiyonda kızıl saçlı bilgisayar ile uğraşan kızın yanına doğru ilerledim ;
'' Merhaba. Ben Eymen bey ile görüşecektim. '' dedim.
Önce güzelce(!) beni süzdükten sonra yavaşça gülümseyerek ;
'' Adınız nedir acaba ? '' dedi ince bir ses tonuyla.
'' Derin Gürmen. '' dedim. Sesim mi titremişti benim ? Sakin ol Derin.
Kız telefondan birisi ile konuşup sonra bana döndü ;
'' 12. kat 32 numaralı oda Derin hanım. '' dedi tebessüm ederken.
Farkına varmadan bende gülümsemiştim bile. Asansöre binip 12. numaraya bastım. Acaba ne iş yapacaktım. Yani ne yapabilirim ki ? Asansör durduğunda inip 32 numaralı odaya bakmaya başladım. Beşinci odadan sonra 32 numarayı gördüğümde odanın hemen dışında küçük bir çalışma masasın da oturan genç bayanın yanına gittim. Hafifçe gülümseyerek ;
'' Merhaba. Ben Derin Gürmen bugün Eymen bey ile görüşecektim. '' dedim.
'' Bir dakika haber veriyim. '' diyip yerinden kalkarak odanın kapısına vurdu ve içeri girdi. Çıktığında içeri girebileceğimi söyleyerek kapıyı açık bıraktı. Derince bir nefes alıp verdim minik minik adımlarla odaya girdim. Eymen bey masasın da otumuş beyaz gömleğinin üstten bir düğmesi açık gravatı biraz bol bırakmış ve şimdi de ellerini saçlarının arasından geçirdiği için saçları hafif kabarmış ve dalgalıyd. Ama oldukça hoş görünüyordu. Geldiğimden beri başını kaldırıp bana bakmadığı için ve bir şey söylemediği için hafifçe öksürdüm. İlgisiz bir şekilde başını kaldırıp dik dik bana baktı ve yanda ki koltuğu gösterip ;
'' Otur. '' dedi.
Emredersiniz beyefendi demeyi çok isterdim ama şu durum da zaten emir veren taraf kendisi olduğu için abes kaçardı bu durum. Fakat feci halde sinirlenmiştim. Çalışan dahi olsam bir konuşma üslubu vardır. Koltuğa oturduğumda etrafı incelemeye başladım. Ama incelenecek pek fazla bir şey yoktu. Hatta hiçbir şey yoktu. Sadece duvarda iki tane tablo vardı. Tamam daha önce bir şirket odası görmemiştim ama film ve dizilerde gördüklerim bu kadar boş değildi. Eymen bey bir süre daha dosya ya baktıktan sonra başını kaldırarak bana baktı. Yüzünde oldukça bezmiş bir ifade vardı. Biraz daha bana baktıktan sonra ;
'' Başıma nasıl bela açtığının farkında mısın küçük hanım ? '' dedi.
Anlaşılan bizim depoyu patlattığımızda oluşan hasarlarla ilgili bir durum vardı. Ne diyebilirdim ki adama. Ama tek suçlusu ben değildim.
'' Bilmiyorum ama dün karakolda da konuşuldu eğer duyduysanız suç benim değil. İlk günde size bahsettiğim yanımda olan arkadaşımın. Tamam tüm suç onunda değil ama tek ben değilim. Ve babama verdiğiniz hesaba artık onlar para yatıracak. Zaten biz hiç yatırmamıştık. '' dedim.
Dediklerim üzerine biraz düşündükten sonra alaycı bir sesle ;
'' Sence arkadaşının her ay 200 , 300 Tl yatırması benim ne işime yarar ? Elimde belli bir mevla olması lazım depoyu en azından temizletip yenilerini istemek için. Ayrıca tamda şirketin kötü bir zamanın da oldu bu olay. Yoksa kendimiz de hallederdik zaten. Şimdi burada nasıl çalışacağını düşünüyorsun değil mi ? '' dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK SIR
ChickLitKarakoldan çıktıktan sonra yeni ve asabi patronumun yanına gittim. Gerçekten havai fişek deposunu patlatmak istememiştim. Yanına yaklaştığımda; '' Simdi içeriye gireceğiz ve sen kimseye depoyu senin patlattığını söylemeyeceksin. Bu Bizim küçük sırr...