DÜĞÜN

5.8K 403 27
                                    



Merhaba arkadaşlar biliyorum uzun zaman oldu bölüm atmayalı ama benim okulum başladığı için Yalova'dan ayrıldım. Yani şuan Kütahya'dayım. Bu arada İnstagram sayfamız SenaHera'ya bakın lütfen sizleri orada da görmek istiyorum. Bol bol ve uzunca yorumlarınızı bekliyorum.

SİZLERİ SEVİYORUM : )))))

BERİL AKGÜN

Büyük kavgadan sonra iki gün geçmişti ve yarın düğün vardı. Yani mantık olarak yoktu aslında. Ben hala evlenmemekte kararlıydım. Her ne yaparsam ikide bir başıma kakıp duracak. Daha fazla bunları düşünmek istemiyordum. Ders çalışmalıydım ama Yiğit sağolsun. Sanki ben evlenmeyeceğim dememişim gibi davranıyordu ve tam gaz düğün hazırlıkları devam ediyordu. Tekrar test çözmeye başladığım da kafam hiçbir şeyi algılamadığı için kitabı geri kapattım. Şu an ders çalışıyor olmam lazımdı. Eğer böyle giderse bu yılda kazanamazdım. Zaten bir buçuk ay kalmıştı şunun şurasında. Sıkıntıyla çalışma masasından kalkıp yatağa uzandım. Ne yapacaktım? Nasıl davranacaktım? Tamam u kadar büyütmeye gerek yoktu belki ama yine de söyledikleri basit değildi. Daha fazla düşünmemeye çalışarak ışığı kapatıp yatağın içine girdim. Telefonumun titremesiyle alıp araya baktım. Yiğit arıyordu. Ne yani iki gün boyunca aramamıştı ve şimdi mi arıyordu? Düğünden bir gün önce.

Açmamak çocukça bir davranış olduğu için mecbur açtım.

'' Efendim. '' dedim.

'' Merhaba Beril nasılsın? ''

'' İyiyim Yiğit. Sen nasılsın? ''

'' Teşekkürler bende iyiyim. '' dedi.

Bir şey demedim. Konuşmayı açıp hiçbir şey olmamış gibi konuşmayacaktım. Ben sessiz kalınca Yiğit konuşmaya başladı.

'' Yarın düğünümüz var. '' sesi sıkıntılı geliyordu.

'' Hayır yok. '' dedim sessiz olmaya çalışarak. Annem ve babamda odalarındaydı ama yine de rahatsız oluyordum.

'' Beril lütfen. Özür dilerim. Daha kaç kez bu konuşmayı yapacağım sana? Pişmanım. ''

'' Yiğit. Bak eğer evlenirsek ve sen yine bu şekilde davranırsan bavulumu alıp babamın evine dönemem. Buna ne annem ne de babam izin verir. Ayrıca kendimi bir daha o duruma sokmak istemiyorum. Çünkü yine zor durumda olan da utanan da ben olacağım. ''

'' Beril hayır bak sana söz veriyorum. Bir daha böyle bir durum olmayacak. ''

'' Yiğit yeter. Uzatma artık. İstemiyorum. '' dedim ama bir müddet cevap gelmedi. Sonradan telefondan hışırtı ve kapı sesleri geldi.

'' Yiğit. '' dedim bir kez daha.

'' Beril aşağı in yanına geliyorum. Yüz yüze konuşmamız lazım. ''

'' Yiğit nasıl ineyim. Annem ve ya babam fark ederse bir daha bana güvenmezler. ''

'' Beril uzatma. Zaten geleceksin. '' dedi ve suratıma kapattı telefonu.

İnmesine inerdim de korkuyordum işte. Annem ve ya babam akşam üstüm açılmış mı diye hep bakarlardı ve beni göremeyince olacakları düşünmek istemiyordum. Fakat konuşacağım kişi Yiğit'ti. Yani onların gözünde yarın kocam olacak kişi. Yataktan kalkıp üzerimde ki her yerinde hello yazan pijamayı çıkarıp eşofman altı giydim. Üstümü değiştirmeye gerek yoktu. Saçlarımı tekrardan toplayıp kapıya doğru minik ve sessiz adımlarla ilerlemeye başladım. Hadi buraya kadar bir sorun yoktu da şimdi ne bok yiyecektim? Bizim kapı demir değil tahtaydı ve eskiydi. Ayrıca babam her akşam iki kere kitlerdi. Ve emin olun anahtarı her çevirişimde tak tak diye ses çıkarır. İçimden besmele çekerek anahtarı bir kere çok çok yavaş hareketlerle çevirdim. Fazla olmasa da yine de ses çıkarmıştı. Hemen koridora baktım. Ama bir kıpırdanma yoktu. Zaten hemen kalkıp gelecek halleri de yoktu ama insan kendisi adrenalinin içinde olunca mantıklı düşünemiyordu belli ki. Yine aşırı yavaş hareketlerle anahtarı çevirdim. Sonrada sürgüyü çektim. Daha fazla zaman kaybetmeyerek kapının kolunu yavaşça indirdim. Biraz ses çıkardı ama şuan bunu umursamadım. Nedenini bende bilmiyorum. Kapıyı arkamdan yavaşça kapatıp merdivenlerden inmeye başladım.

KÜÇÜK SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin