BÖLÜM 22🍤

5.4K 257 74
                                    

TAEHYUNG
Jungkook'la evleneli tam 2 ay olmuştu. Artık ikimizde evli olduğumuza alışmıştık, ve ben tamamen iyileşmiştim. Jungkook beni kaybetme korkusu yaşadıktan sonra çok değişmişti. Elimi asla bırakmıyordu ve benimle evli olduğunu söylemekten asla çekinmiyordu. Ufak tefek kavgalarımız dışında her şey o kadar mükemmel ilerliyordu ki, kötü bir şey olmasından çok korkuyordum. Ne zaman bunu düşünsen hep kötü bir şey oldu Tae!

Babam ve Jungkook'un annesi de bizim evli olduğumuza alışmıştı. İlk başlarda üvey kardeş sayıldığımız için bu konudan tartışsakta, artık bize tamamen destek olmuşlardı. Hatta ayrı eve çıkmamız için emlakçıyla görüşmeye başlamışlardı, aradığımız gibi bir ev bulunca babaların yanından taşınıp birlikte yaşamaya başlayacaktık. Jungkook ve ben şu sıralar çok yoğun olduğumuz için pek fazla vakit geçiremiyorduk, hem okul işlerimiz hemde 7F'deki işler bizi birbirimizden mahrum bırakıyordu. Bazen keşke Amerika'dan dönmeseydik orada yaşasaydık, hayatımız nasıl olurdu diye hayal ediyorum.

"Bebeğim ne düşünüyorsun?" diyen Jungkook'a baktım. Gülümseyen gözlerle tüm dikkati bendeydi. "Hiç, evliliğimizi düşünüyordum." diyerek bende ona gülümsedim.

Masanın üzerindeki elime uzanıp, tuttu. Baş parmağıyla elimin üstünü okşamaya başladı. Bu haraketi bana güven veriyordu, içimde korku yada olumsuz bir duygu varsa alıp götürüyordu.

"Şu anda kalalım Taehyung. Evliliğimiz çok güzel." diyerek tavşan dişlerini gözler önüne serdi. Kurduğu cümle içimi eritse de belli etmemeye çalıştım. Başımı olumlu anlamda sallayıp, gözlerimi Jungkook'tan ayırdım ve oturduğumuz kafenin manzarasını izlemeye başladım. Denizi ayaklarımın altna almış gibiydim, boydan boya camlar, harika gün batımı ve karşımda da tüm kusursuzluğuyla kocam...

"Tae artık yavaş yavaş kalkalım mı?" diyen kocama çevirdim bakışlarımı. Gözlerindeki o parıltıya hala daha ilk günki gibi aşıktım.
"Olur kalkalım ama bir şey istiyeceğim!" dedim aniden. Şaşkın bakışları bana 'söyle' der gibi bakıyordu. Şaşırmasının sebebinin genelfe bir şey isteyeceğim zaman bunu açık bir dille belitmemem olduğunun farkındaydım.

"Dönüşte arabayı ben kullanmak istiyorum." dedim hevesle. Jungkook rahatlamış bakmaya başlayarak, ayağa kalktı ve benim kalkmam içinde elini uzattı. Neden isteğime bir şey dememişti ki? Saçma bir şey mi demiştim ve bu yüzden de cevap verme gereği mi duymuyordu? Yüzüm istemsiz asılırken, Jungkook beni umursamadan kasaya adımlamaya devam ediyordu.

Kasaya geldiğimizde. hesabı ödemek için ceketinin cebinden cüzdanını çıkarttı. Cevap bekleyen gözlerle onu süzüyordum, bunu fark etmiş olmalı ki parayı uzatırken bakışlarını bana çevirdi ama kısa süre sonra tekrar önüne döndü ve cüzdanını tekrardan ceketine koyup, yürümeye başladı. Dışarıya geldiğimizde artık sessizliğe daha fazla dayanamadım ve olduğum yerde durup, "Jungkook!" diye seslendim. Sesim istemsizce biraz pürüzlü çıkmıştı.

Benden 2 adım önde durduğunda bakışlarını bana çevirdi. "Neden durdun Tae? Bir şey mi unuttun?"
"Hayır Jungkook ama sen galiba unuttun!" dedim kollarımı birbirine bağlayarak.
"Yok ben bir şey unutmadım." diyerek aramızdaki 2 adımlık mesafeyi kapattı.
"Sana bir şey istediğimi söyledim ama hiçbirşey söylemedin!" bu seferde bir bebek gibi dudaklarımı büzmüştüm. Kısa çaplı bir kahkaha atmaya başladığında, hayran hayran bakıyordum. Sanırım dudaklarımı büzmem ona tatlı gelmişti.

"Arabayı her zaman ben kullanıcağım diye bir kural yok ki Tae. Eğer kullanmak istiyorsan" diyerek elini cebine attı ve anahtarları çıkarttı. "Al bakalım." dedi. Böyle bir tepki beklemediğim için ilk başta suratına anlamsız anlamsız baktım. En sonında durumu idrak edince, sevinçle yerimde zıplayıp, kollarımı boynuna doladım. "Niye bu kadar sevindin sen?" dediğinde geri çekilip yüzlerimizi eşitledim. Aslında bende niye bu kadar sevindiğimi yada niye bu kadar araba kullanmak istediğimi bilmiyordum. Sanırım uzun süredir Jungkook'un arabasıyla okula gidip geldiğimiz için ve genelde o kullandığı için araba kullanmayı özlemiştim.

"Sadece araba kullanmayı özledim" diyerek yavru kedi bakışlarımla, arabanın yanına yürümeye başladım. Arkamdan Jungkook'un gülüşlerini duyduğumda yüzümdeki gülümseme suratıma daha çok yayılmıştı. Çocuksu davranışlarımı çok sevdiğini biliyordum ve tepkileri çok hoşuma gidiyordu.

Arabanın yanıma geldiğimizde, sürücü koltığuna yerleştim, ve Jungkook'unda yerleşmesini bekledim.

Arabayı çalıştırıp, radyodan bir müzik açtım. Ed Sheeran- I'm a Mess çalmaya başlayınca sevinçle ellerimi birbirine vurdım, en sevdiğim şarkılardan birisiydi. Jungkook bana garip bir şekilde bakmaya başladığında biraz kızarmıştım. Bağıra bağıra şarkıyı söylemeye başladım. Jungkook'un bakışlarını üzerimde hissetsemde gözlerimi yoldan ayırmıyordum.

See the flames inside my eyes
It burns so bright I wanna' feel your love, no
Easy baby maybe I'm a liar
But for tonight I wanna' fall in love

Gözümü yoldan ayırıp, Jungkook'a kaçamak bir bakış attım. Gülümseyerek tamamen bana odaklanmış izliyordu. Bi an için utansamda hemen kendimi toparlayarak tekrar tüm dikkatimi yola verdim.

~

"Biz geldik!" diyerek eve girdik. Evden hiç ses gelmeyince evin boş olduğunu anladım. "Nerdeler ki?" dedim Jungkook'a bakarak. Çok umursamadan salondaki koltuğa fırlattı kendini. Bende mutfağa ilerlerken babamı aradım. Telefon üçüncü kez çaldığında cevaplamıştı.

"Alo baba?"
"Efendim oğlum?"
"Nerdesiniz? Biz eve geldik"
"Biz bugün eve gelmeyeceğiz olum şehir dışına çıktık"
"Tamam baba görüşürüz"
"Görüşürüz"
Arama Sonlandırıldı

"Nerdelermiş?" dedi Jungkook, yayıldığı koltuktan biraz doğrulurken. "Nerede olduklarını söylemedi ama şehir dışındakarmış ve bu gece gelmeyeceklermiş." diyerek Jungkook'un yanına ulaştım ve başımı kucağına koyarak koltuga iki seksen uzandım.

"Uu desene bu akşam baş başaymışız" dedi çapkınca gülümseyerek ve göz kırparak. "Aklından geçen şeyler bugün olmayacak çok üzgünüm." diyerek birazcık daha yayıldım ve gözlerimi kapattım. Aklından neler geçtiğini tahmin etmek hiç zor değildi ama bugün gerçekten çok yorulmuştum ve kolumu kaldıracak halim yoktu.

"Aklımdan bir şey geçmiyor ki. Sen fesatsın" şu an cevap vermek gerçekten çok istiyordum ama bedenim buna müsaade etmiyordu. Uyanıktım ama dışardan uyuyor gibi görünüyordum sadece enerjim tamamen bitmişti. "Tae, uyudun mu?" son duyduğum ses buydu, gerisi tamamen karanlık.

Bölüm Sonu


Bu bölüm geçiş bölümü gibi oldu biraz kusura bakmayın. Fic yazmayı unutmuşum, bu 2. kitabın ilk bölümüydü.

İYİ OKUMALAR💜

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 24, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aphelandra// TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin