BÖLÜM 10🍍

13.9K 829 2.2K
                                    

TAEHYUNG
Gözlerimi açtığımda, canım çok fazla acıyordu ve başım ağrıyordu. Elim istemsizce kafama gidince canım daha çok acımıştı. Elimi geri çektiğimde elime gelen kanla, her şeyi hatırladım. Jungkook'un bana bağırışını, benim koşmamı ve kafamı taşa çarpmamı. Hâlâ düştüğüm yerdeydim ama akşam olmuştu. Ormanlık bir alandaydım, buradan kimsenin geçmemesi normaldi. Kendimi kalkmak için zorladığımda canım daha da çok acımıştı. Haraket edemiyordum ama birinin gelmesi lazımdı, yer kan gölü olmuştu. Kim bilir başım ne zamandır kanıyordu?

Kalkmaktan vazgeçip cebimden telefonumu çıkartmaya çalıştım. Ne kadar bana bağırmışta olsa şu an ölmemden daha önemli olamazdı gururum. Telefonumu çıkartıp hemen Jungkook'u aradım.

Jungkook🐰 Aranıyor...
'Ne var Taehyung? Hangi yüzle beni
arıyorsun? Sevgilimle beni rahat bırak!'
Arama Sonlandırıldı

Daha benim konuşmama izin bile vermedi. Şu an ona ne kadar ihtiyacım olduğunun farkında değildi. Kalbim başımdan daha çok acımaya başladı artık. Telefonu yine elime alıp bu sefer Namjoon'u aradım.

Namjoon Hyung Aranıyor...
'Efendim Taehyung?'
'Sana attığım konuma gelebilir misin hyung?'
'Gelirim tabiki ama neyin var sesin iyi değil?'
'Koşarken düştüm kafamı çarptım çok kanıyor
'Aman Tanrım Taehyung hemen geliyorum'
Arama Sonlandırıldı

En azından beni umursayan endişelenen birisi varmış. Namjoon'a konumu attıktan sonra daha fazla gücüm kalmadığı için telefonum elimden düşmüştü. Ağlamaya yeniden başlamıştım, başım acıdığı için değil kalbim acıdığı için. Ben hep onun yüzünden üzülecek miydim? Hep ihtiyacım varken beni tersleyecek miydi?

Çok fazla vakit geçmeden gelen araba sesiyle bakışlarımı o tarafa çevirdim. Bulanık görüyordum, hiçbir yerimi kıpırdatamıyordum. Yaptığım tek şey ağlamaktı. Koşarak bana gelen silüete daha dikkatli baktım. İki kişi vardı. Namjoon ve Jin'di.

"Aman Tanrım! Taehyung duyuyor musun bizi?" Jin yanıma eğilerek paniklemişti.
"Sizi duyuyorum, hastaneye gitmemiz lazım dayanamıyorum." dediğimde Jin hemen kalkıp arabanın arka kapısını açmıştı. Namjoon'da beni kucağına almıştı. Başımın ağrısı artarken gözyaşlarım devam ediyordu. Namjoon beni arka koltuğa bıraktığında, kafamı Jin'in kucağına koymuştu. Jin bir bezle yarama baskı yapıyordu kanamayı durdurmaya çalışıyordu.

Hastaneye geldiğimizde beni sedyeye almışlardı. Koluma serum taktıktan dakikalar sonra etraf tekrar karanlıktı. Kararmadan önce duyduğum ses kalbimi daha çok ağrıtmıştı. Jungkook'un sesi. "O iyi mi?"

~•~•~•~•

Uyanmaya başladığımda, başım yine çok ağrıyordu. "Ne oldu bana?" dediğimde herkes etrafımda toplanmıştı. Jungkook'ta.
Namjoon hyung endişeli gözlerle bana bakıyordu "Yere düşüp başını çarpmışsın. Beni aradın sonra hastaneye getirdik seni, başına dikiş atıldı. Merak etme izi kalmayacak ama birkaç gün sessiz ortamlarda bulunman ve ağlamaman lazım." dediğinde Jungkook'a baktım. Hayatımda o varken ağlamamak benim için çok zor olacaktı.

Jin hyung, yanıma yaklaşıp elimi tuttu ve konuşmaya başladı. "Taehyung neyin var bilmiyorum ama baygınken bile ağladın. Nedir canını bu kadar sıkan seni bu kadar üzen şey bize anlatabilirsin."
Hayır. Size anlatamam çünkü bende neden üzüldüğümü bilmiyorum. Bu sözleri, davranışları Jungkook yerine başka birisi yapsa üzülürdüm ama bu kadar perişan olmazdım. Neden benim için özeldi o? Bayılmadan önceki iç sesim haklı mıydı? Gerçekten ona aşık mı olmuştum? Hayır bu imkansız canımı acıtan birine aşık olamazdım.

Aphelandra// TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin