TAEHYUNG
Bu durumdan nasıl çıkacağımızı düşünmeye çalışıyordum. Gözlerimle etrafı aramaya başladım, bir çıkış yolu olmak zorundaydı. Herkesin çığlıklarla kaçtığı yöne baktım. Orada 3 tane adam vardı ve biz kaçana kadar ateş edip birimizi vurabilirlerdi. Aklıma hiçbir yol gelmiyordu.Jungkook'un yumruk attığı adam yerden kalkmaya başladığında Jungkook beni arkasına çekmişti.
"Şimdi ne bok yiyeceksiniz ha?" adamın bağırışı bizi korkutmamıştı, ama sanırım Jungkook'un daha da sinirlenmesine sebep olmuştu. Jungkook'un seyiren çenesini ve boynundaki damarı çok net görebiliyordum. Adama biraz daha yaklaşıp o da bağırdı "Ne istiyorsun adi?" Jungkook bağırınca bütün silahlar ona çevrilmişti.Adam eliyle 'indirin' gibi işaret yapınca, diğerleri de silahlarını indirdi. "Şu arkandaki güzelliği istiyorum." diyerek sırıttığında bana bakıyordu. Ne yani bunca olay benim yüzümden mi olmuştu? Jungkook kafasını çevirip bana baktı, sonra da tekrar adama baktı. "Rüyanda bile göremezsin!" ikisi de kahkaha atıyordu. Bu durum sanki çok karışacak gibime geliyordu.
Adam kahkaha atmaya devam ederken, başını yere eğdi ve kahkahası kesildi. Panikle yerdeki kağıdı alıp hemen cebine koydu.
Jungkook hemen bakışlarını Namjoon'a çevirdi. Namjoon, Jungkook'a bir bakış attıktan sonra konuşmaya başladı. "Bay Park, iflas edeceğinizi biliyorum. Eğer bizi rahat bırakırsanız size yardım edebiliriz." dediğinde şaşkınlıkla ona bakıyordum. Adamın soyadını ve iflas edeceğini nereden biliyordu?
"İflas falan edeceğim yok! Blöflerinize kanmam hem size nasıl inanabilirim ki?"
Hoseok bir iki adım daha adama yaklaşıp gülümsedi. "Eğer bize zarar vermeden buradan çıkartırsanız bizde size teşekkür etmiş oluruz." diyerek daha büyük gülümsedi.Adam adeta büyülenmiş gibi bakıyordu. Kafasını onaylar gibi salladı. "Çekilin!" dedi adamlarına. Adamları çekildiğinde çıkışa doğru sakince yürüyorduk, Jungkook'un yüzünde zafer gülümsemesi vardı. Birkaç saniye sonra Hoseok bize daha çok yaklaşıp "5 saniye sonra herkes koşarak arabalara binecek ve depoya gidecek gülüşümün büyüsü ancak o kadar sürüyor." dediğinde gülümsemiştim. Ne yani adamı hipnotize etmişti ve 5 saniye sonra bizi kovalayacaklar mıydı?
"HEY NEREYE? DURUN ORADA!" adamın bağırmasıyla bakışlarımı Hoseok'a çevirdim 'ben demiştim' der gibi bakıp koşmaya başladı. Herkes koştuğunda Jungkook elimi tutarak koşmaya başlamıştı.
Arabaların yanına geldiğimizde elimi bırakarak arabasına bindi bende bindim. Hızlıca arabayı çalıştırıp son gaz depoya doğru sürmeye başladım. Arkama baktığımda adamlar artık peşimizi bırakmıştı. Burada olanların hiçbirini anlamamıştım ama depoda hepsine sorucaktım neler olduğunu.
Çok fazla adrenalin yüklemesi olmuştu vücuduma ve bunu bir şekilde atmam lazımdı. Radyoyu açtım, moduma uygun müzik aramaya başladım.Sonunda şarkımı bulmuştum 'Gece- Bana Bir Şarkı Söyle' son ses açıp gaza daha da yüklendim. Hem şarkıyı söyleyip hemde olanları idrak etmeye çalışıyordum.
Birkaç dakika sonra depoya vardığımızda müziği kapatıp, arabadan indim. Jungkook hariç herkes deli gibi gülüyordu, bende dahil olmak üzere. İçeri girip kendimi koltuğa attım.
"Adamın soyadını ve iflas edeceğini nereden biliyordun hyung?" dedim Namjoon'a dönerek.Namjoon daha çok gülerek cevap verdi. "Jungkook adama yumruk attığında ceketinin cebinden kağıt düştü, bende okudum haciz ihbarnamesiydi."
"Aa panikle eğilip aldığı şey o muydu?" dediğimde kafasını sallayarak beni onayladı.
"Peki Hoseok Hyung sen nasıl adamı ikna ettin?"
"Benimde özelliğim bu miniğim. Hiçkimse gülüşüme hayır diyemez ama sadece 15 saniye" diyip kahkaha attı. Kendimi biraz mahçup hissediyordum bunlar benim yüzümden olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aphelandra// Taekook
RomansTaehyung'un babası ünlü iş adamlarından birisidir. Babasının Jungkook'un annesiyle evlenmesiyle olaylar başlar. seme: jungkook uke: taehyung SMUT!🔞 [TAMAMLANDI]