Soğuk zeminde iki yabancı yan yana oturmuş karşımızda duran binaya bakıyorduk.Hep de bir yerlere bakıyorsun.Erken yaşlanıcaksın.Çok düşünmek zarar.
"Çocuğumuz olmayacak." bir anda söylediğim şey ile ben bile şaşırdım.
"Gerçekten mi?Hayatım bok yolundayken ki seninde öyle gibi oturup bunu mu düşünelim."
Kafamı sağa doğru yatırdım.
Dudaklarımı büzerek "Neden olmasın." dediğimde yüzümde olan bakışlarını ellerime çevirdi ve önüne döndü."Sorunun ne?"
"Hiç,doğduğum gün başka bir bebekle karışmışım.Annem ve babam başka biriymiş.Ha bu arada gerçek zannettiğim babam ben 5-6 yaşlarındayken bizi terk etti.İkiz abilerim bugün bana yalan söyleyerek gerçek kardeşleriyle buluştu.Ha unutmadan biyolojik ikizimde benim ailesini dağıtacağımı düşündüğünden kimseyle muhattap olmamam gerektiğini söyledi.Bu kadar sanırım.Bazen duygularım çok karışıyor.Kesinlikle o ailenin beni umursamaması umrumda değil.Sonuçta bu zamana kadar tanıdığım,değer verdiğim insanlar değillerdi.Ama kendi ailemin benden yavaş yavaş uzaklaştığını hissediyorum.Ve ben en çok yalnızlıktan korkarım."
Sanırım içimdekileri dışıma vurmaya ihtiyacım varmış.
Rahatlamıştım.
"Dizilerde oluyor öyle şeyler zannediyordum.Kendini dışarıya karşı kapatmamaya çalış.20'den fazla duruyor..." konuşmasına izin vermeden söze atladım.
"Pardon!20'den fazla duruyorsun derken.Yaşlı mı gösteriyorum.Hem ben 21 yaşındayım." sitem edişime gülerek baktı.
"21'de 20'den büyük sonuçta."
Açıklaması daha kötüydü.
"Neyse.Ben anlattım sende anlat.Derdin neydi ki kardeşin bunalıp seni buraya getirdi."
"Dert değil aslında.Bende alt tarafı nişanlım tarafından terk edildim.Yani bana evliliğe hazır olmadığını söyledi.Erteleyebiliriz dediğim de kabul etmedi.Artık benden bunaldığını yani sıkıldığını belirtti.Bende konuyu uzatmadan ayrıldım.Ama üzüldüm.Sonuçta liseden beri her anımız beraber geçmişti.24 yaşında evlilik teklifi ettim.1 yıl sözlü kaldıktan sonra nişanımız oldu.İşte nişanı atmasaydı bugün düğünümüz vardı.E tabi ben ne kadar kafamda bitirsemde.Kalp bu dinlemiyor.Üzülüyor."
Anladım dercesine kafamı sallayıp dizlerimi biraz daha sardım.Gözlerimi kapadım kısa anlığına.
"Üşüdün mü?"
"Elçim Abla!"
Aynı anda gelen seslerle göz kapaklarımı araladım.
"Elçim Abla." tekrar gelen sesle oturduğum yerden kalktım.
Ulun'un sesimiydi o?
"Ulun."
Sokağın başında durmuş adımı sesleniyordu.Beni gördüğünde endişeli hali yerini rahatlamaya bırakmıştı.Bana doğru büyük adımlarla gelip hiçbir şey sormadan sarıldı.Bedenim biraz kasılsada bende kollarımı ona sardım.
Hafifçe ayrılıp kaşlarını çattı."Sana bir şey oldu zannettim.Kaç saattir sokak sokak dolaşıyorum bulamayınca korktum.İyisin değil mi?Bir şeyin yok."
Art arda konuşmasına rağmen beynimde dolaşan cümleye odaklanmıştım.
Kaç saattir sokak sokak dolaşıyorum bulamayınca korktum.