#14

14.5K 1.5K 285
                                    


Yazardan...

Bebeklerin karıştırılma olayının,
öğrenilmesinin üstünden bir yıl geçmiş ve her iki aile de normal yaşantılarına devam etmişlerdi.

Elçim bu dönem boyunca çok yıpratılsa da ayakta kalmış ve kendini derslerine adamıştı.Artık onun için aile kavramı sadece Ulun'du.Bu bir yıl da kardeşiyle bir çok anı biriktirmişlerdi ve yeri geldiğinde arkalarını kollamışlardı.

Elçim,Ulun'u hem kardeşi hem abisi olarak görüyordu.Ulun'un yaşı ondan küçük olmasına rağmen daha olgun düşünerek ablasına akıl veriyordu.

Elçim ise bu durumdan oldukça memnundu.Birilerinin onun yanında olduğunu hissettirmesi,anne ve baba boşluğunu bile hatırlatmıyordu.

Tabi bir de hoşlandığını düşündüğü ama günden güne bağlandığı Giray vardı.Bir süre liseli ergenler gibi davransalarda, birbirlerine hissettikleri utanç zamanla geçince ciddi bir ilişkiye adım atmışlardı.

Giray,Elçim'in bir daha üzülmemesi için karşısına çıkmaya çalışan Erim'i hep engellemişti.Ve bu bir yıl da Elçim sadece Ulun,Menekşe Hanım ve Mehmet Bey ile görüşmüştü.

Menekşe Hanım ve Mehmet Bey...Ailesine bağlı anne ve baba.Kızlarının karıştığını öğrendikleri zamanda İmay'a olan düşkünlükleri daha da artmıştı.Ama kızları her defasında onları yok saymış ve Saygın ailesiyle temelli kalmaya başlamıştı.Menekşe Hanım o zaman yaptığı hatayı anlayarak Elçim ile görüşmek istemişti.

Elçim olanların farkındaydı ama yaralı kalbi ve bir anneye ters davranıp üzmek istemediğinden görüşmüştü.Aralarında belli bir mesafeli ilişki vardı.Menekşe Hanım'a anne diyememişti.

Mehmet Bey ile ilişkileri daha iyi gibiydi.Menekşe Hanım'ın aksine her gün aramış,gününün nasıl geçtiğini,ihtiyacı olduğunda çekinmeden söylemesi gerektiğini söylemiş bazen de Elçim geçiştirici cevaplar verdiğinde kendisinin gün içinde neler yaptığını anlatmıştı.

Bunlar Elçim'in çocukken hayal ettiği baba figürüydü.Ama Mehmet Bey'e adım atmamıştı.Daha doğrusu cesaret edememişti.Bir gün Mehmet Bey'in de ona "Benim çocuklarım ve sen bir değilsin." demesinden korkuyordu.

Baba konusu her zaman kalbinin kapanmayan yarasıydı...

Simay ise her gün kapısına kadar gelmiş ve Elçimden özür dilemişti.Ve her defasında Elçim geri çevirmişti.Elçim için ne ikizi ne de abileri yoktu.Ve bu süre içerisinde Simay hem aşk acısı hemde kardeş acısı çekerek içine kapanmıştı.Eski egolu halinden eser yoktu.

Duygularını bir gün Fırat'a açtığında,Fırat tarafından red edilmişti.

Fırat,Elçim'in başına gelenleri biliyordu ve ona karşı oluşan abilik iç güdüsüyle kardeşine zarar verenleri hayatlarında barındırmak istemiyordu.Simay da bu listenin başındaydı.

Tolun ise sosyal medyada Ulun ve Elçim'in paylaştığı fotoğraflara bakarak kıskançlık krizine giriyordu.Yaptığı her şey için pişmandı.Ve Elçim'in karşısına geçip özür dilemek için yüzü yoktu.Öz abisi olabilirdi ama Elçim'in ona karşı beslediği bir sevgisi yoktu.Seni affettim dese bile iki yabancıdan ileriye gidemeyeceklerdi.Bunu bildiği için normal yaşantısına devam etmeye çalışmıştı.

Ve yaşanılan diğer olaylardan biri de İmay'ın herkesin ortasında Günberk'in sırrını açık etmesiydi.

5 ay önce...

Çelik ailesi evlerinin salonunda oturmuş sohbet ediyorlardı.İçlerinde sadece İmay,Simay ve Ulun yoktu.

Simay ruhsal olarak kendini iyi hissetmediğinden içine kapanık biri olmuştu ve odasından okul haricinde çıkmıyordu.

ELÇİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin