Güneş ve ayın hareketlerinden tutun fotosenteze, arıların sosyal hayatlarından tutun örümceğin durumuna, yaradılışın başlangıcından tutun, evrenin sonuna kadar her konuda söz söyleyen Kur'an'ın bir diğer mucizesi bulutların ağırlığı hakkında verdiği bilgidir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır; " Rüzgârları rahmetinin önünde müjde olarak gönderen O'dur. Sonunda onlar (o rüzgârlar), ağır bulutları yüklenince onu ölü bir memlekete sevkederiz. Orada suyu indirir ve onunla türlü türlü meyveler çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Her halde bundan ibret alırsınız.( A'raf 57)
İnsan aklı, herhangi bir araç olmadan bulutların ağır kütlelere sahip olduğunu anlayamaz. Bulutların ağırlığı hakkında herhangi bir video izlemeyen yahut herhangi bir bilimsel bulguya rastlamayan kişi, gözle gördüğü duman şeklindeki bulutların ağır olduğunu kesinlikle bilemez. Böyle bir tahminde bulunsa bile, bulutların ağır olması hiç bir mantığa uymaz. Fakat buna rağmen Kur'an, bu hususta da yine bütün teorileri yıkan ifadeleri ile çekinmeden söz söylemiştir. İşin ilginç tarafı ise, bunu insanlara "Bulutlar ağırdır" şeklinde bilimsel bir bilgi olarak değil, sanki zaten bunu milyarlarca yıldır biliyormuş gibi bir eda ile aktarmasıdır. Yine ayetin iniş sebebi bulutların ağırlığı hakkında fikir vermek değil, ölülerin diriltilmesi hususunda insanları düşünmeye sevk etmektir.
Ayet hakkında İslam müfessirlerinden İmam Taberi şu yorumlarda bulunmuştur; " Rahmetinin önünde müjdeleyici olarak rüzgarları gönderen Allah'tır, Bu rüzgarlar su ile yüklü olan bulutu sevkedince biz o bulutu, kuruyup ölü gibi olmuş bir memleketi diriltmek için oraya göndeririz. Ve o memlekete yağmur indiririz. O yağmur vasıtasıyla her türlü mahsulleri çıkarırız. İşte biz, ölüleri de böylece diriltip kabirlerinden çıkaracağız. Umulur ki düşünüp ibret alırsınız. Ve Allah'ın kudretini anlamış olursunuz." Bir diğer müfessir İmam Kurtubi ise şöyle bir yorumda bulunmaktadır; " Nihayet bunlar, ağır yüklü bulutları kaldırınca..." âyetinde geçen ve "bulut" anlamındaki; kelimesi hem müzekker olarak hem de müennes olarak kullanılır. Çoğulu ile tekili arasında sonuna "be" (yuvarlak "te") alan bütün kelimeler de böyledir. Bunun, tekil bir kelime ile sıfatının yapılması da caizdir. Mesela: "Ağır bulutlar" denilerek ağır kelimesi tekil olarak da çoğul olarak da getirilebilir. Âyet da: Rüzgârlar su ile ağırlaşmış bulutları taşıyınca, anlamına gelir."
Başka bir ayette ise şöyle buyurulmaktadır; " Size korku ve ümit içerisinde şimşeği gösteren ve ağır bulutları meydana getiren O'dur.( Ra'd 12) Airosol adı verilen hava kabarcıklarının su buharı ile birleşmesi sonucu bulutlarda toplanan su, bulutlara ağır bir yük bindirmektedir. Öyle ki bir fırtına bulutunun içerisinde yaklaşık olarak 300 bin ton su birikmektedir. Gökyüzünde, duman gibi görünen bulutların içerisinde bu kütlede bir su birikintisinin öylece tutulması mutlak güçlü bir yaratıcıya işaret eden delillerdendir. Bu haberin Kuran'da verilmesi ise, Aziz ve Hakim olan Allah'ın bütün bu olayları meydana getiren yegâne güç olduğunu ortaya koymaktadır.
Ayet ile ilgili âlimlerin soyledikleri bir önceki zikrettiğimiz ayetin yorumları ile hemen hemen aynıdır. Yine İslâm âlimleri kendilerine verilen ilimlerin gölgesinde, hadlerini aşmadan ayetin genel lafzına tezat teşkil etmeyecek yorumlarda bulunmuşlardır. "Madem bu ayetler Kuran'da vardı, neden hiç bir müslüman bu konuları keşfetmedi." diyenlerin sözlerinin aksine, İslam âlimleri bunları bin yıl öncesinden beridir bizlere iletmektedir. Fakat ellerinde herhangi bir teknolojik alet olmadığından, sadece bilimsel olarak tespit edememişlerdir.
Tüm bunlardan ayrı olarak hiç bir İslam âlimi, bilimsel olarak bu olayları keşfetmiş olsa bile, "bunları ben buldum" diyerek Allah'a karşı yalan söyleyemez. Çünkü bu bilimsel bulgular 14 asır önce zaten kendilerine yüce Allah tarafından haber verilmiştir. İşte Allah, her şeyin sahibi olan tek hak İlahtır. O, ortağı bulunmayan, dengi olmayan, çocuk ve eş edinmekten uzak olan yegane yaratıcıdır. Kullarını ayetleri ile destekleyen Allah Yüceler yücesidir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALLAH'IN VARLIĞININ İSPATI
Non-FictionBir bedeviye denildi ki; "Rabbini ne ile tanırsın? Dedi ki; "Yoldaki bir iz yolculuğa, gübre deveye delalet ederken, içinde burçlar bulunan gökyüzü, yolları, vadileri olan yeryüzü ve dalgalı denizler, her şeyi işiten ve her şeyi gören Allah'ın varlı...