2.C- "Allah Vardır" inancının Müslüman Olmak İçin Yeterli Olmaması Hususu

14 5 0
                                    

Dünyanın en ünlü ateistlerinden birisi olan Richard Dawkins, kendisine sorulan "Ya yanılıyorsanız?" sorusuna şöyle cevap vermişti; " Ya Yanılıyorsam. Elbette, hepimiz yanılıyor olabiliriz. Spagetti canavarı hakkında, pembe boynuzlu at veya uçan çaydanlık hakkında da yanılıyor olabiliriz. Siz örneğin, Hristiyanlık inancına sahip bir çevrede yetiştirildiniz, diğer inançlara inanmamak nasıl bir şey bilirsiniz. Çünkü siz, bir Müslüman değilsiniz, bir hindu değilsiniz. Neden bir Hindu değilsiniz? Çünkü siz, Amerika'da doğup büyüdünüz Hindistan'da değil. Hindistan'da doğup büyümüş olsaydınız Hindu olacaktınız. Danimarka'da Vikingler zamanında yaşamış olsaydınız Thor'a inanacaktınız. Klasik Yunan zamanında yaşamış olsaydınız Zeusa inanacaktınız. Orta Amerika antik zamanında yaşamış olsaydınız ulu CuvCuv'a inanacaktınız. Yani Hristiyanlığın tanrısını seçmek için özel bir sebebiniz yok. Sadece şans eseri çevrenizdeki insanlar gibi siz de Amerika'da doğup büyüdünüz. Şimdi bana soruyorsunuz, ya ben yanlış isem. Peki ya denizin dibindeki ulu CuvCuv hakkında siz yanılıyorsanız?"

Bizi atalar dininden kurtulmak için tam 1400 yıl öncesinden uyaran Rabbimiz Tebareke ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır; " Onlara: Allah'ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, «Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız» dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler?(Bakara 170)

Ateistler şöyle derler; " Sizin Müslüman olmanızın tek sebebi Müslüman bir coğrafyada, Müslüman bir anne baba tarafından yetiştirilmiş olmanızdır." Çağımız inkârcılarının hemen hemen hepsinin tutunduğu bu batıl halat, onların İslam'ı anlamak için değil, eleştirmek için araştırdıklarını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Çünkü İslam'ı hakkıyla araştıran bir insan bu hakikati çok basit bir şekilde elde edebilir. İlginç olan şudur ki; İslam'ın tebliğ edicisi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem kendi öz yurdundan sürgün edilmiş ve yabancı bir şehirde inancına destek bulmuştur.

Daha önceki konularda insanın Müslüman olması için, "Ben Allah'ın var olduğuna inanıyorum" demesinin yeterli olmadığını; kendilerine Kuran'da açık açık kâfir denen ve bozuk inançlarından vazgeçsinler diye gönderilen peygamberlerinin eline kılıç verilen Mekkeli müşriklerin bile Allah'a inandığını belirtmiştik. Hatta bu, sadece Mekkeli müşriklerin inancı değildir. Onlardan önce kendilerine Rasul gönderilen nice kavimler de tıpkı Mekkeli müşrikler gibi Allah'ın yaratan, rızık veren, kâinatın işlerini düzenleyen ve hayat ile ölümün sahibi olduğunu biliyorlardı. Kur'an'ı okuyan bir kimse bu hakikati çok net bir şekilde görebilir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır; " Andolsun ki, Nuh’u kavmine (peygamber olarak) yolladık. Demişti ki: “Ey kavmim! Allah’a ibadet edin. Sizin O’ndan başka bir ilahınız yoktur. Şüphesiz ki ben, sizler için o büyük günün azabından korkmaktayım.” (7/A'râf 59) O subhanehu ve Teâlâ yine şöyle buyurmaktadır; " Âd Kavmi'ne de kardeşleri Hud’u (peygamber olarak yolladık). Demişti ki: “Ey kavmim! Allah’a ibadet edin. Sizin O’ndan başka bir ilahınız yoktur. Korkup sakınmayacak mısınız?” (7/A'râf 65) Yine şöyle buyurur; " Ve Semud Kavmi'ne de kardeşleri Salih’i (peygamber olarak yolladık). Demişti ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk/ibadet edin. Sizin O’ndan başka (ibadeti hak eden) bir ilahınız yoktur.( A'raf 73) Yine şöyle buyurmaktadır; "Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı (yollamıştık). Demişti ki: “Ey kavmim! Allah’a ibadet edin. Sizin O’ndan başka bir ilahınız yoktur. ( A'raf 85) Bu gibi ayetler Kur'an'ı Kerim'de çoktur. Yine Yahudi ve Hristiyanlar'ın Allah inancının varlığı Kur'an'ı okuyan insanlar tarafından bilinen bir gerçektir.

Ayetlerin hitabını düşündüğümüzde, peygamberlerin muhataplarının ateist insanlar olmadığını, bilâkis Allah'a inanan fakat bir takım varlıkları O'na ortak koşan kimseler olduklarını görmekteyiz. Çünkü eğer onlar ateist olsalardı hitap; " Ey İnsanlar Allah'a ibadet edin, çünkü Allah vardır... Onun varlığının delilleri şunlar şunlardır." şeklinde olurdu. Fakat o Peygamberler Allah inancı olan insanlara gönderilmişlerdi. Allah subhanehu ve Teâlâ Salih Aleyhisselamın kavmi Semud hakkında şöyle buyurmaktadır; " Şehirde dokuz kişilik bir çete vardı. Bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar ve ıslaha çalışmıyorlardı.-Aralarında Allah adına and içerek şöyle dediler: "Mutlaka onu ve ailesini geceleyin öldüreceğiz sonra da velisine; ‘Biz onun ailesinin öldürülüşüne şahit olmadık. Biz kesinlikle doğru söyleyenleriz’, diyeceğiz."( Neml 48/49)  Ayette kendilerinden bahsedilen 9 kişi, Allah'ın mucize olarak göndermiş olduğu deveyi öldürüp helak edecek olan azabı çağıranlardır. Allâh sübhanehu ve Teâlâ onlar hakkında şöyle buyurmaktadır; "Aralarında Allah adına and içerek dediler ki..." Allah'ın Rasulünü öldürmek isteyen o dokuz kişilik çete mensupları bile Allah'ın varlığına inanan insanlardı. Hal böyle iken, "Allah vardır." demek nasıl olur da Müslüman olmak için yeterli bir sebep olarak gösterilebilir?

Richard Dawkins ve onun gibilerinin söylemiş olduğu "Eğer sen Arabistan'da yaşamış olsaydın, Müslüman olacaktın..." şüphesi kendisine itibar edilecek bir söylem değildir. Çünkü bahsettiğimiz İslam inancı, memleket meselesi değil, evrensel bir inanç ve evrenin yoktan var edicisi Allah'ın dinidir. Kur'an ve sünnetin oluşturmak istediği İslam inancına baktığımız zaman, kendisini İslam'a nispet eden insanların çoğunun müslüman olmadığını görebiliyoruz. Dediğimiz gibi Müslüman olabilmek için "Allah vardır." demek yeterli değildir. Aksine Müslüman olabilmek için, Allah'a, meleklerine, peygamberlerlerine, kitaplarına, kaza ve kadere ve ahiret gününe iman etmek şarttır. Allah'a ve Rasulüne iman etmek için de, Allah'ın ayetlerine iman etmek, onlara teslim olmak şarttır. Yüce Allah ona itaati kendisine itaat olarak gördüğü Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'e şöyle buyurmaktadır; " Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp, sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar( Nisa 65)

Böylece Dawkinsin sözünün batıl olduğu ortaya çıkmış oldu. Çünkü Müslüman olmak için Türkiye'de yahut herhangi bir Arap ülkesinde doğmuş, orada yetişmiş olmak yeterli değildir. Müslüman olmak için tertemiz bir İman ve teslimiyet gereklidir. Şirkten, küfürden ve bidatlerden arı bir iman, İslamın olmazsa olmazıdır. Yani bir Arap ülkesinde doğmuş yetişmiş birisi müşrik olabileceği gibi, Amerika'nın en ücra köşesinde tevhidi yaşayan birisi de Muvahhid olabilir. Hindistan'da yaşayan birisi Allah'ı bütün noksan sıfatlardan tenzih edebilir, fakat Kâbeye en yakın evde yaşayan birisi yöneticileri Allah'a ortak koşabilir. Bizlerin anne ve babaları türbelerden şifa bekleyip şeyhlerden kendilerine çocuk vermelerini, kaderlerini düzeltmelerini umabilirler, bununla birlikte İngiliz bir anne baba "Allahtan başka bereket ve şifa verecek yoktur. Çocuk vermek, kaderleri belirlemek Allah'a aittir" diyen Müslümanlar olabilirler. Avustralya'da yaşayan bir aborjin Allah'ın kanunlarının bütün insanlığın kurtuluşu için gerekli olduğunu savunup onlar ile hükmetmeyen yöneticilerin Tağutlar olduğuna inabilir, buna karşılık Türkiye'yi Allah'ı ağzından düşürmeyerek yöneten ve Kur'an'ı eline alıp meydanlarda sallayan bir Cumhurbaşkanı Allah'ın lanetlediği bir Münafık olabilir! İsrail'de doğup büyüyen bir Yahudi hakkı bulup müslüman olabilir, aynı şekilde Osmanlı Devleti'nin topraklarını kâfirlere peşkeş çektikten sonra halkın gözünü boyamak için elini Allah'a açar gibi yapıp fotoğraf veren birisi Allah'ın düşmanı bir Yahudi olabilir!

Örnekler çoğaltılabilir... Söylemek istediğimiz şey; İslam'a göre hiç kimse doğduğu yere göre hüküm almaz. Bilâkis İslam, zalim efendilerin kölelerini efendi yapıp zalim efendileri yere çalan dinin adıdır. İslam, kendi kavmi tarafından yurdundan çıkarılan bir peygamberin yabancı bir şehirde inancına destek bulduğu bir dindir.

Bizler her gün, bir Hollywood yıldızının Müslüman olduğu haberlerini izlemekteyiz. Buna karşılık Müslüman sandığımız bir çok Müslüman adı taşıyan Türk'ün ateist olduğunu da görmekteyiz. Kendi anne babamızın İslam inancı ile bağdaşmayan davranışlarını gördüğümüz gibi, Avrupalı bir anne babanın tevhid inancına şahit olabilmekteyiz. Başındaki sarıkla ve metrelerce cübbe ile gezinip Allah'ın Kuran'da yasakladığı ne kadar şirk ve küfür varsa işleyen bir dervişe rastladığımız gibi, çekik gözleri ile kürklü anoraklarının tüylerinin altından bizlere bakıp, Allah'a gerektiği gibi iman eden Eskimolar ile de karşı karşıya gelmekteyiz. Bunlar, inanmak istesin yahut istemesin herkesin malumu olan hususlardır. Düşünen bir topluluk için gerçekten bunlarda çok açık ayetler ve deliller vardır...

ALLAH'IN VARLIĞININ İSPATIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin